Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince tarafların ticari defterlerinde inceleme yapılarak cezai şart ve kâr kaybı alacağı belirlenmiş, davalı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, tacir olan bayinin 2009 ve sonraki yıllarda 27.087,52 TL kâr yaptığı ödenmiş sermayesinin 125.001,00 TL olduğu belirlenerek kâr mahrumiyeti ile birlikte 142.500 TL cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebebiyet olabileceği değerlendirilmiştir. Bilirkişi raporlarında kâr kaybı 146.802 TL olarak belirlenmiş, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 142.500 TL cezai şart alacağı bulunduğu belirlenmiştir. Bilirkişi raporunda ayrıca sözleşme maddesinde, davalının sözleşmenin sona ermesine sebebiyet vermesi halinde ödeneceği, somut olayda davalının sözleşmenin sona ermesine sebebiyet vermediği, ancak sona ermesine sebebiyet verdiği görüşü ortaya konulmuştur. 31.05.2016 tarihli raporda borçlunun mahvına sebep olabilecek cezai şartın indirilebileceği değerlendirilmiştir....

    önüne alındığında, belirlenen cezai şart miktarının fahiş bir miktar olduğunu, her ne kadar taraflar hisse bedellerini 11.12.2014 tarihli "Zeyilname" başlıklı belge ile 1.900.000,00-TL'ye yükseltmiş olsalar da bu miktara göre de belirlenen cezai şart bedelinin fahiş olduğunu, müvekkili aleyhine gerek hisse devri nedeniyle olan alacak gerekse cezai şart alacağı için.........

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ticari İşletme Kirası Sözleşmesinden Kaynaklanan K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kiraya veren tarafından açılan kira alacağı, haklı fesih nedeniyle tazminat, cezai şart, ek teminat alacağı ve tahliye istemine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 14.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 20.01.2017 günlü ve 2017/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2017 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 04.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır....

          dan 06/05/2019 tarihinde alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; İncelenen davacı şirkete ait 2014-2015-2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdik/beratlarının yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacı yanın kendi ticari defterleri ve cari hesap durumuna nazaran 12.07.2016 dava tarihi itibariyle davalı yandan 105.869,78 TL alacaklı göründüğü, davalı yan incelemeye gelmeyip ticari defterlerini ibraz etmediğinden, davalı ticari defterleri nezdinde herhangi bir inceleme yapılamadığı, davacı yanın sözleşmenin feshi ile cezai şart talebinde bulunabileceği değerlendirilmekle birlikte, sözleşmenin, Anlaşma Hükümlerinin İhlali başlıklı VI/c maddesinde cezai şart bedelinin rakamla 10.000,00 USD yazıldığı halde parantez içerisinde yazıyla (elli bin Amerikan Doları) yazılmış olması hususunda takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, dava dosyasında davacı yanın davalıya uyguladığı nakliye marjının ne olduğu yönünde bir bildirim bulunmamakla...

            Ayrıca ticari sırrın ne olduğunun değerlendirilmesinin uzman mahkemelerce yapılması gerektiği de yadsınamaz bir gerçeklik olduğu gibi, "Rekabet Yasağı" kavramı da piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesiyle kanun koyucu çok açık bir şekilde 818 sayılı Kanun'un 348. maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardandır....

              değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5.maddesi, “a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,b)İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu...

                Davacının ceza işart talebi yönünden ise,taraflar arasındaki sözleşmeleri davacı şirket kiralayan,davalı şirket ise kiracı olarak imzalamışlardır.Sözleşmelerin 18.maddesinde kiralayanın cezai şart ödeyeceği haller düzenlenmiş olup,bu madde de veya sözleşmenin diğer maddelerinde kiracının cezai şart ödeyeceğine dair düzenleme olmadığından davacının cezai şarta ilişkin talebinin de reddine karar verilmiştir. Davalı taraf her ne kadar davacının icra takibinde kötü olduğundan haksız takip tazminatı talep edilmiş de; davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığı, yasal koşulları oluşmadığından davalının haksız takip tazminatı istemi yerinde görülmemiştir. Açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi KARAR Mahkemenin nitelendirmesine göre dava, ticari işletmenin devrinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 11.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, ticari işletmenin devrinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, kararın temyizen incelenmesi görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi uyarınca 11.Hukuk Dairesinindir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu