Davacının manevi tazminat talebi açısından davaya konu olan olayda; manevi tazminat miktarı tümü ile ilk derece mahkemesi tarafından toplanılacak deliller ve yapılacak yargılama sonucunda takdir hakkı da kullanılmak suretiyle tespit edileceğinden bu aşamada, manevi tazminat olarak talep edilen miktar yönünden somut bir miktar belirlenmesinin mümkün olmadığı ve dolayısı ile ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Bu haliyle, manevi tazminat bakımından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacının maddi tazminat talebi açısından davaya konu olan olayda; Davacının, davalı aleyhinde açtığı iş bu davada fazlaya dair haklar saklı tutarak şimdilik 60.000,00- TL maddi tazminat talep edilmiştir....
Mahkemece, davalı tarafından ikinci kez alınan ihtiyati haciz kararının ve bu kararın infazının haksız haciz niteliğinde olduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden 818 sayılı BK’nın 49. maddesindeki (6098 sayılı TBK'nın 58.maddesi) koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B....
Maddi tazminat davasına ilişkin ihtiyati haciz talebi yönünden ise, uğranılan maddi zararlardan ötürü tazminat alacağı kazanın meydana geldiği tarih itibarıyla istenebilir hale gelmiş olmakla birlikte, davanın geldiği aşamada trafik kazasından kaynaklanan maddi zararın hesabının bilirkişi incelemesini gerektirmesi ve hak edilen tutarın yaklaşık olarak dahi henüz belli olmaması göz önüne alınarak, ihtiyati haciz talebinin maddi tazminat davası yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalı ... Taş. Tek. Gıda San. ve Tic. Ltd....
HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları, İİK'nın 257. ve devamı maddelerindeki düzenlemeler ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; Alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulması demek olan ihtiyati haciz İİK'nın 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olması şartları aranır. Muaccel olmayan alacaklarda ise; borçlunun belli bir yerleşim yerinin olmaması, mallarını gizlemeye-kaçırmaya çalışması, kendisinin kaçmaya hazırlanması veya alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gibi hallerde ihtiyati haciz kararı verilebilir. Davacı tarafça trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açılmıştır....
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminat taleplerinin tamamını kapsar mahiyette ihtiyati haciz kararı verilmesi yasaya aykırı olduğu gibi maddi ve manevi tazminat taleplerinin tamamı sigorta poliçesi ile kasko poliçesi kapsamında teminat altına alındığı, teminat altına alınmış olan davadaki taleplerin ihtiyati haciz ile bir kez daha teminat altına alınmasında hukuki gereklilik olmadığını, müvekkillerimin mülkiyet hakları açıkça ihlal edildiğinden öncelikle ihtiyati haczin kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati haciz talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/587 Esas sayılı dosyasından ihtiyati haciz talep ettiklerini, taleplerinin mahkemesince 07/10/2019 tarihli ara karar ile reddedildiğini, Yargıtay yerleşik kararlarına göre ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davalarında ihtiyati tedbir kararının reddedilmesi durumunda ihtiyati haciz talebinin kabulünün gerektiğini, İİK'nun 257 maddesi gereği mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken talebin tümden reddine karar verilmesi nedeni ile verilen ara kararın bozulması gerektiğini, tüm bu nedenlerle istinaf kanun yolu başvurularının kabulü ile Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/587 Esas sayılı ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Talep; trafik kazasından dolayı istenilen maddi ve manevi tazminat sebebiyle ihtiyati haciz istemine ilişkindir....
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz BAŞVURU TARİHİ : 29.11.2021 İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 09.03.2022 KARAR TARİHİ : 16.03.2022 YAZIM TARİHİ : 16.03.2022 İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekili ihtiyati haciz dilekçesinde, davacı şirket ile davalılar arasında Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1671 esas, 2021/728 karar sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat davası görüldüğünü, davada kısmen kabul kararı verildiğini, bu ilam uyarınca talep eden şirket lehine ...'ın manevi tazminat isteminden kaynaklı 4.080,00 TL, ...'ın manevi tazminat isteminden kaynaklı 3.000,00 TL ve ...'...
Kişiler üzerinde bulunan hak ve alacaklar üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasını. mahkememiz aksi kanaatle ise uygun görülecek teminat karşılığı ihtiyati haciz konulmasını talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesinin 17/01/2022 tarihli ara kararı ile ; davanın maddi ve manevi tazminatın tahsiline yönelik olduğu, manevi tazminatın belirlenebilen bir alacak olmadığı dikkate alınarak manevi tazminat yönünden ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kabul edilmiştir. Davacı tarafın maddi tazminat talebinin fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyda 500,00 TL olduğu, 500,00 TL üzerinden maddi tazminat talebinin harçlandırıldığı, 500,00 TL'nin günün ekonomik şartları içerisinde herkesin üzerinde bulunabilecek bir miktara karşılık geldiği anlaşıldığından, maddi tazminat yönünden de ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. ( benzer olaya ilişkin Samsun BAM 5....
Davacıların manevi tazminat talebi açısından davaya konu olan olayda; manevi tazminat miktarı tümü ile ilk derece mahkemesi tarafından toplanılacak deliller ve yapılacak yargılama sonucunda takdir hakkı da kullanılmak suretiyle tespit edileceğinden bu aşamada, manevi tazminat olarak talep edilen miktar yönünden somut bir miktar belirlenmesinin mümkün olmadığı ve dolayısı ile ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Bu haliyle, manevi tazminat bakımından ihtiyati haciz uygulanması mümkün görülmemiştir. Davacıların maddi tazminat talebi açısından davaya konu olan olayda; Fazlaya dair haklar saklı tutulmuş olsa dahi ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından davacıların dava dilekçesinde şimdilik istediği maddi tazminat miktarının esas alınması gerekir....
Davacı, davalı şirket tarafından aleyhinde açılan istirdat davası sonucu verilen kararın kesinleşmeden ihtiyati haciz alınarak icraya konulduğunu, istirdat kararlarının İİK 72/5 maddesi uyarınca kesinleşmeden icraya konulamayacağını, bu nedenle karara itiraz ettiğini ve ihtiyati haczin kaldırıldığını ancak bu arada menkul ve gayrimenkullerine haciz konulduğunu bundan dolayı maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı şirket ile birlikte ihtiyati haciz kararını veren hakimin kanunun açık hükmüne karşılık böyle bir karar vermiş bulunması nedeni ile doğan zarardan sorumlu tutulması gerektiğini bildirerek ihtiyati haciz kararını alan şirket ile birlikte ... aleyhinde maddi ve manevi tazminat ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar usul ve esas yönlerden davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır....