AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 01.04.2022 NUMARASI : 2021/1727 ESAS, 2022/501 KARAR DAVA KONUSU : YOKSULLUK NAFAKASI KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğundan; Dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, tarafların İstanbul Anadolu 7. Aile Mahkemesinin 2013/541 Esas sayılı dosyasında verilen karar ile boşandıklarını, boşanma kararının kesinleştiğini, boşanma kararında davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedildiğini belirterek davacı kadın lehine dava tarihinden itibaren tedbir olmak üzere aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine ve her yıl ÜFE- TÜFE oranında artış uygulamasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK'nın 341/2 " Miktar veya değeri 8.000,00 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir....
kısmen kabul kararının hatalı olduğu, yapılan kusur belirlemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve erkeğe yüklenecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı, asıl davanın fer'îleri ile birlikte reddine karar verilmesi gerektiği, erkeğin nafaka ve tazminat taleplerinin reddi ile kadın yararına yoksulluk nafakası takdirinin hatalı olduğu, yoksulluk nafakasının toptan ödenebileceği ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı belirtilerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve nafaka talepleri, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden temyiz yoluna başvurmuştur....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından maddî ve manevî tazminat miktarları, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve müşterek çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-İlk derece mahkemesince, davacı kadının boşanma davasının kabulü ile taraflar eşit kusurlu kabul ederek karşılıklı tazminat taleplerinin reddine ve kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Hükme karşı, kadın tarafından kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri; erkek tarafından da kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesi, tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle, başvuruların esastan reddine karar vermiştir....
Hal böyle iken, tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulu doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 2-Boşanmaya sebep olan olaylar da yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu olduğundan, boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan, davalı-karşı davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2 maddesi gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, kadının bu isteklerinin hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak reddi doğru görülmemiştir. 3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, kişisel ilişki, yoksulluk nafakasının reddi ve iştirak nafakasının miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı erkek tarafından 23.07.2013 tarihinde açılan ve erkek boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olduğu için reddine karar verilen davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri, bu sebeple davacı kadına kusur yüklenemeyeceği, erkeğin reddedilen davasında aleyhine belirlenen kusurlar dışında da erkeğe kusur yüklenemeyeceği ve fakat güven sarsıcı davranışlarda bulanan erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğunun...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından, erkeğin boşanma davası, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadın, davacı-karşı davalı erkeğe nazaran daha fazla kusurlu kabul edilerek karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların mahkemece belirlenen kusurlu davranışları yanında erkeğin annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı ve yatağını ayırdığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda taraflar eşit kusurludur....
Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden sonra açılan boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur; boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Türk Medeni Kanununun 178. maddesine göre tazminat ve nafaka talepleri için; sonradan yeni vakıalara dayanılması, yeniden kusur dağılım ve derecesinin tespit edilmesi mümkün değildir. Hâkim kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp tazminat ve nafaka taleplerini buna göre karara bağlayacaktır. Boşanmaya nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir (TMK. Mad. 174/1). Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz....
itirazları yersizdir. 2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır....
Yargıtay'ın yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.12.2001 tarih ve 2001/2-1158 E., 1185 K; 01.08.2002 tarih ve 2002/2-397 E., 339 K.; 28.02.2007 tarih ve 2007/3-84 E., 95 K.; 16.05.2007 tarih ve 2007/2-275E., 275 K.; 11.03.2009 tarih ve 2009/2-73 E, 118 K.; 13.05.2009 tarih ve 2009/3-165 E., 186 K.; 04.05.2011 tarih ve 2011/2-155 E., 2011/278 K. sayılı kararları). 17. Ne var ki, asgari ücret seviyesinde gelir elde edilmesi yoksulluk nafakası bağlanmasına engel değilse de bu durumun nafaka miktarının tespitinde esas alınacağı da unutulmamalıdır. Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. 18....