Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

boşanmasından sonra müvekkili ile hiç ilgilenmediğini, ve hiçbir maddi desteği olmadığını, davalının boşanmadan sonra yeniden evlendiğini ve ikinci evliliğinden de bir çocuğunun bulunduğunu, davalının devlet memuru olduğunu, Tekirdağ Kapaklı İlçe Devlet Hastanesinde çalıştığını, buna rağmen davalının cüz'i miktarda olan nafakayı ödemediğini, birikmiş nafakayı Amasya İcra Müdürlüğünün 2018/1857 Esas sayılı dosyasıyla cebri icra yoluyla tahsil edildiğini, müvekkilinin bugüne kadarki eğitim ve zorunlu ihtiyaçlarının annesi tarafından karşılandığını, enflasyon nedeniyle annesinin artık bu ihtiyaçlarını tek başına karşılamasının mümkün olmadığını, müvekkilinin özel bir lisede okuduğunu ve evde özel ders aldığını, annesiyle yaşadığı evlerinin kira olduğunu, annesinin asgari ücretle çalıştığını, müvekkilinin ergin olması ve eğitiminin devam etmesi nedeniyle işbu davayı açtıklarını, bu nedenlerle aylık 750,00 TL yardım nafakasının davalı babadan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine, nafakanın...

ile çocuğun soyadının farklı olmasını diğer çocukların sorulduğunda çocuğun olumsuz etkilendiğini, ve üzüldüğünü, çocuğun ad ve soyadının değiştirilmesinde çocuğun menfaatine olacağı, tüm bu nedenlerle çocuğun Keziban Erva olan isminin Erva olarak Cerit olan soyadının annesinin soy adı olan Kula olarak değiştirilmesini talep etmiştir....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece davacının davasının kabulü ile Müşterek çocuk Doruk Berk Durmuş’un nüfustaki “Durmuş” olan soyadının “Ağır” olarak değiştirilmesine ve bu şekilde nüfusa tesciline, davacı tarafın mahkememizden alacağı resmi yazı ile hüküm özetinin mahalli bir gazetede ilanına, gazete ilanının ve makbuzun dosyamız arasına sunulduktan sonra kararın kesinleştirilmesine, karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, çocuğun üstün menfaati gözetildiğinde verilen kararın yerinde olmadığını, davacının müşterek çocuğu babasından uzaklaştırmak için uğraştığını bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) talebine ilişkindir....

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/09/2020 NUMARASI : 2019/843 ESAS 2020/399 KARAR DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2004 yılında evlendiklerini, müşterek üç çocuklarının olduğunu, davalının evin geçimini sağlamadığını birlik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalının müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, velayet hakkının çocukların soyadını belirleme hakkını da kapsadığını belirterek müşterek çocukların soyadlarının müvekkilinin kızlık soyadı olan ŞİMŞEK soyadı ile değiştirilmesini talep ve dava etmiştir....

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Kısıtlı adayı hakkında vesayet hukukuna ilişkin olarak açılan davada ... 2. Sulh Hukuk ... 1. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, evlilik dışı doğan, annesinin yaşı küçük olan ve babası tarafından tanınmayan çocuğa vasi atanması istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce, TMK'nın 337/2. maddesine göre anne ve babanın evli olmaması halinde, annenin de yaşı küçük ise çocuğun menfaatine göre velayetin babaya verilebileceği veya vasi atanabileceği hükmü gereğince öncelikle çocuğun menfaatinin, velayetinin babaya verilmesini gerektirip gerektirmediği husususun araştırılması gerektiğinden Aile Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

    Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davacı tarafından açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin Kayseri'de kurulu düzeni ve iyi bir işi olduğunu, müvekkilinin annesinin vefat ettiğini, annesinin vefatından sonra davacıya annesinin ölüm belgelerini düzenlemek ve kardeşlerine destek olup düzenlerini kurmalarına yardımcı olmak için kısa süreliğine Hollanda'ya gidip döneceğini söylediğini, müvekkilinin Hollanda'ya yerleşme gibi bir düşüncesinin olmadığını, müşterek çocuk ile davacı arasında güzel bir baba çocuk ilişkisi olduğunu, davalı ile müşterek çocuğun her fırsatta sesli ve görüntülü konuştuklarını, müvekkilinin bu durumu zedeleme niyetinin olmadığını, müvekkilinin iyi niyetine karşılık davacı tarafından çocuk teslimi sırasında hakerete maruz kaldığını, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir....

    Dava dilekçesinde, boşanmadan sonra yapılan araştırmalarda davacının çocuğun kendisinden olmadığını anladığı, davalının da durumu bildiği, ancak çocuk için nafaka aldığından dava konusu yapmadığı, bu nedenle davayı açtığı bildirilmiş, 01.03.2016 günlü dilekçe ile de 05.06.2013 tarihinde oğlu olmadığının öğrenildiği açıklanmıştır. Bu tarih esas alındığında 02.01.2014 tarihinde açılan soybağının reddi davasının sürede olduğu, aksi kanıt bulunmadığından davanın 1 yıllık sürede açıldığının kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın hak düşürücü süreden reddi doğru görülmemiştir....

      kamu davalarının 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, II)Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Suça sürüklenen çocuk ... hüküm tarihinde onsekiz yaşını doldurmamış olması karşısında; suça sürüklenen çocuğun yasal temsilcisi olan annesinin, suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükmü CMK’nun 262/1. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuğun annesinin temyize hakkı bulunduğuna karar verilerek yapılan incelemede; UYAP ortamından alınan nüfus kayıt örneğine göre, suça sürüklenen çocuk ...’ın karar tarihinden sonra, 07/08/2020 tarihinde öldüğü anlaşılmakla, TCK’nun 64/1 ve CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca, ölüm nedeniyle hakkında düşme kararı verilip verilmeyeceğinin yerel mahkemece değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafii ve annesinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan...

        Aile Mahkemesinin 2014/225 Esas -2014/533 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açtıklarını, davalının olumsuz hareketlerini düzelteceğini söylemesi üzereni açılan davadan feragat ettiklerini, ancak zaman içerisinde düzelme olmadığını bu nedenle Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2020/219 Esas 2020/327 Karar sayılı ilamı ile tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiğini, tekrar boşanmadan vazgeçildiğini, bu vazgeçmenin ertesi günü davalının Nihat Aba isimli kişi ile fotoğraflarını internet ortamında paylaştığını, davalının çocuğu da alarak bu kişinin yanında yaşamak için kaçtığını belirterek tarafların zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti kanun uyarınca (TMK. 337/1 md.) annede olacağı belirtilmiş ise de, bu husus annenin fiil ehliyetine sahip olması durumu ile sınırlıdır. Çocuk, evlilik birliği içerisinde dünyaya gelmediği gibi tanınmaması nedeniyle de babası ile soybağı kurulamamıştır. Annenin yaşı küçük olup çocuğun velayetini kullanamayacağından, halihazırda çocuğun velisi bulunmamaktadır. Kanun, anne küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmış ise hâkimin çocuğun menfaatine göre vasi atayacağını veya velayeti babaya vereceği hükme bağlanmıştır (TMK m. 337/2). Soybağı kurulmayan babaya velayetin verilmesi söz konusu olamayacağına göre, küçüğe vasi atanması hususunundaki uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29.05.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          UYAP Entegrasyonu