TMK'nun 176/3-4.maddesine göre "irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır" hükmünü getirmiştir. Somut olayda; davalı kadına boşanma kararı ile birlikte 04.11.2004 tarihinde ayda 250 TL yoksulluk nafakası ödenmesine karar verildiği, davalının boşandıktan sonra otelde asgari ücretle temizlik işinde çalışmaya başladığı, davacının ise kuaför salonu işlettiği ve boşanmadan sonra ekonomik durumunda önemli bir değişiklik olmadığı tespit edilmiştir....
Karşı davacı kadın tarafından karşı dava dilekçesinde boşanma, 1.500 TL tedbir nafakası, 100.000'er TL maddi-manevi tazminat talebinde bulunulduğu, karşı davacı kadın tarafından 2.cevap dilekçesinin sunulmadığı, bu halde kadının karşı dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talebinin olmadığı anlaşılmasına göre mahkemece, karşı davacı kadına yoksulluk nafakası bağlanmasının hatalı olduğu, bu sebeple bu yöndeki istinaf talebinin kabulü gerektiği görülmüştür. Birleşen dava dosyası TMK 197. maddesine dayalı tedbir nafakası isteminden ibaret ayrı bir davadır. Davanın birleştirilmiş olması onun birleşen dosyadan bağımsız ve ayrı bir dava olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-davalı için takdir edilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra 300,00 TL yoksulluk nafakası takdiri ile davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya ödenmesine, davalı-davacının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı-davalının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davalı-davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kusuru, kadın lehine maddi manevi tazminat verilmemesini, kadın lehine verilen tedbir-yoksulluk nafaka miktarını istinaf etmiştir....
Yoksulluk nafakasına, evlenmekle sahip olunan refah durumu ile boşanmadan sonra oluşacak gelir yoksunluğu arasındaki fark olarak hükmedilemez. Yoksulluk nafakası Türk Medeni Kanununun 2/1. maddesindeki dürüstlük (objektif iyiniyet) çerçevesinde değerlendirilerek; aynı koşullara sahip bir kadının yaşamını sürdürmesi için gerekli asgari yaşam ihtiyaçlarına ve yükümlünün ödeme gücüne göre takdir edilmelidir. Bu bakımdan yapılan değerlendirmede yaklaşık iki yıllık bir evlilik sonucunda emekli maaşı olarak belirli bir miktar gelire sahip olan kadın yararına hükmedilen aylık 1500 TL yoksulluk nafakası fazla/çok olmuştur. Hükmün diğer bölümlerinin onanmasına katılmakla birlikte; daha az/makul miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmek üzere hükmün sadece bu yönden bozulması gerektiğini düşünüyorum....
Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/07/2011 tarihli 2010/15-2011/106 Esas ve Karar sayılı kararı ile, tarafların ayrı yaşadığı süreç içinde davacı kadın için 175,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, tarafların sözkonusu nafaka davası devam ederken aynı mahkeme nezdinde açılan 09/04/2012 tarihli 2011/90-2012/96 Esas ve Karar sayılı, 24/01/2013 kesinleşme tarihli ilamı ile boşandıkları; boşanma davasında davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmolunmadığı anlaşılmıştır. Birleşen davada uyuşmazlık; taraf vekillerince sehven yoksulluk nafakası olarak nitelenen Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/07/2011 tarihli 2010/15 - 2011/106 Esas ve Karar sayılı kararı ile hüküm altına alınan 175,00 TL tedbir nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. Somut olayda boşanma kararı 24.01.2013'de kesinleşmiş, eldeki dava boşanmadan sonra 08.05.2015'de açılmıştır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların yaklaşık 5 yıl önce evlendiklerini, müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, taraflar arasında şiddetli geçimsizlik olduğunu bu sebeple tarafların boşanmalarına, davacı için 500 TL tedbir nafakasına boşanmadan sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, müşterek çocuklar için dava sonucu beklenmeksizin ayrı ayrı 250 TL tedbir nafakasına boşanmadan sonra iştirak nafakası olarak devmına, davacı için 50.000,00 TL maddi 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
Kendisine aylık 250 TL yoksulluk nafakası bağlanmış, boşanmadan sonra yetim aylığı almaya başlamış, dava tarihinde aldığı 930,23 TL aylık ile asgari ücret seviyesinde bir gelire kavuşmuştur. Aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmemektedir. Aldığı nafaka ile maaşının toplamı ise; davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira, yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin, boşanmaya neden olan olaylarda, diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerekir. Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir. Boşanmaya neden olan olaylarda, tamamen veya daha fazla kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası talep edemez. Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında boşanma ile ilgili hüküm kesinleşinceye kadar istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılmış ayrı bir dava ile de istenebilir. Evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (TMK m.178) Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonuçlandıktan sonra, bir yıllık süre içinde ayrı bir dava ile de istenebilir....
Davacı, boşanmanın kesinleşmesinden sonra Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi içinde maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1- 2) ile yoksulluk nafakası (TMK m.175) talep etmiştir. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden sonra açılan boşanmanın fer'i niteliğindeki nafaka ve tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur, boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Kesinleşen boşanma davası tarafların anlaşmalarına dayandığına göre, davacının boşanmadan sonra, boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat (TMK md. 174/1,2) ile yoksulluk nafakası (TMK m.175) talep etmesi mümkün değildir. Çünkü böyle bir durumda tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettikleri kabul edilir....
Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysaki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D.: Aile Hukuku, C.2, İstanbul 2019, s. 302)....