Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...Her ne kadar davalı yan ortak çocuğun 03/11/2018 tarihinden başlayarak babanın yanında kaldığını ancak her sabah okula gitmeden annesine uğradığını ve kahvaltısını yaptığını aynı şekilde okul çıkışlarında da annesinin yanına geldiğini ileri sürmüş ve davalının annesi bu yönde tanıklık yapmışsa da, ortak çocuğun babada kaldığı dönem içinde zaman zaman annesinin yanına gitmesi çocuğun annesi ile birlikte yaşadığı anlamına gelmeyeceği, annesinin çocuk babada kaldığı dönem içinde çocuk için yaptığı giderlerin çocuğun annesi olarak ahlaki bir görev olduğu, buna dayanarak davacı babadan herhangi bir istemde bulunamayacağı da açıktır. Bu nedenle davalının bu yöndeki savunması mahkememizce kabul edilmemiştir....

O halde bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde annesi ile babasının evli olup olmadığına bakmak gerekir. Doğum gününde anne ve baba evli ise çocuk babanın, diğer bir anlatımla ailenin soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra onun soyadını velayet hakkına vesair nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak çocuk, ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı anne ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması hallerinde velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması onun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir....

    Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının eski eşi ... ile olan evliliklerinden oğlu ...'un dünyaya geldiğini, daha sonra aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle boşandıklarını ve küçüğün velayetinin kendisine verildiğini, boşanmadan dolayı davacının soyadı ile oğlu ...'in soyadlarının farklı hale geldiğini, bu durumun çocuğu ve kendisini de resmi işlemlerde zora soktuğunu ileri sürerek ...'un soyadının annesinin soyadı olan ...şeklinde değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı ile davalı ...'un evliliklerinden 11.08.2006 tarihinde soyadının değiştirilmesi istenen ...'un dünyaya geldiği, davacı ... ile ...'...

      O halde bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde annesi ile babasının evli olup olmadığına bakmak gerekir. Doğum tarihinde anne ve baba evli ise çocuk babanın, diğer bir anlatımla ailenin soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra onun soyadını velayet hakkına vesair nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak çocuk, ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı anne ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması hallerinde velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması onun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir....

        O halde bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde annesi ile babasının evli olup olmadığına bakmak gerekir. Doğum tarihinde anne ve baba evli ise çocuk babanın, diğer bir anlatımla ailenin soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra onun soyadını velayet hakkına vesair nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak çocuk, ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı anne ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması hallerinde velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması onun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Irza geçme HÜKÜM : Mahkûmiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi; Sanık müdafiin kanuni süresinden sonra yaptığı duruşmalı inceleme talebinin, tayin olunan cezanın miktarı da nazara alınıp 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 318. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü: Mağdurun, muhakkik tarafından alınan idari ifadesinde, okuldaki eylemle ilgili olarak, suç tarihini hatırlamayıp ramazan ayından önce diye tarif ettiği, 20.10.2004 tarihli kolluk ifadesinde ise, bundan bir hafta öncesi olduğunu söylediği, mağdurun annesinin ifadelerinde suç tarihini bir hafta öncesi olarak ifade ettiği, mağdur ve annesinin beyanlarından ikinci eylemin ise, sünnet mevlüdünün okunduğu günün 18.10.2004 veya 19.10.2004 tarihi olduğu anlaşıldığı, bu durumda okulda yapıldığı söylenen eylemin takribi Ekim ayının...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK'nın 234/1 maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda on sekiz yaşını bitirmeyen çocuğun annesi ile babasının çocuk üzerinde sahip oldukları velayet haklarının koruma altına alınması nedeniyle atılı suçun mağdurun anne ile baba olması ve çocuğun velayet hakkına sahip annesinin, gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen beraat hükmünü temyiz etmemesi karşısında, mağdurun hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 24.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              VASİ ADAYI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Henüz reşit olmayan T1 annesinin vefatından ciddi derecede etkilendiğini aynı zamanda gerek annesinin vefatı nedeniyle yapması gereken başvurular gereksede depremzede olmasından kaynaklı olarak yapması gereken resmi işlemleri tek başına yürütemeyeceği izahtan vareste olup, müvekkili Fehmi Gül ise torunu ile birlikte ikamet etmekte olup, çocuğun her türlü ihtiyacınında yalnızca müvekkili dede tarafından sağlanmakta olduğunu, bu nedenle müvekkilinin kendisine vasi tayini istenen T1 vasi olarak atanması her zaman öncelik olarak benimsenmesi gereken çocuğun üstün yararına uygun olacağını, bu nedenlerle kendisine vasi tayini istenen T1 herhangi bir hak kaybına uğramasını önlemek, annesinin vefatı ve depremzede olması nedeniyle adına gerekli her türlü resmi işlemler yapabilmek için ivedilikle dedesi müvekkili Fehmi Gül'ün vasi tayin edilmesi gerekmekte olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talebin kabulü yönünde hüküm...

              in bu arada görüşmek için maktulü telefon mesajı ile evine davet ettiği, maktulün saat: 20.45 sıralarında olayın gerçekleştiği eve geldiği, evde görüştükleri esnada suça sürüklenen çocuğun anne ve babasının da eve geldiği, bunun üzerine suça sürüklenen çocuk ...'in, maktule kendi odasındaki gardrobun içine saklanmasını söylediği ve maktulün gardroba saklandığı, ancak; suça sürüklenen çocuğun annesinin maktulün bulunduğu odadan elbise istemesi üzerine telaşlanan suça sürüklenen çocuk ...'in maktule, odada bulunması halinde anne ve babasının her an odaya gelebileceğini söylemesinden sonra, maktulün 12. katta bulunan dairenin odasının penceresinden dışarıya çıkarak pencere denizliğine ayaklarını koymak suretiyle gizlenmeye çalıştığı, suça sürüklenen çocuk ...'in annesinin suça sürüklenen çocuk ...'...

                Küçük Elif, 1.11.2000 doğum tarihiyle, o tarihte yürürlükte olan Türk Kanunu Medenisinin 290. maddesine göre annesinin bildirimi üzerine “evlilik dışı çocuk” olarak 11.12.2000 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir. Küçüğün resmi sicildeki doğum tarihi, annenin evliliğinin sona ermesinden 315 gün sonradır. Mahkemece; çocuğun muhtemel doğum tarihinin 2000 yılının ilk yarısı içinde olduğuna ilişkin Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 13.12.2006 tarihli radyolojik tetkike dayalı raporu esas alınarak “bu rapora göre küçüğün, annesinin evliliği içinde doğduğu, evlilik içinde doğan çocuğun babasının da koca olduğu, bu soybağı reddedilmeden babalığa karar verilemeyeceği” gerekçe gösterilerek dava reddedilmiştir. Adli Tıp Biyoloji İhtisas Dairesi ise, 24.4.2003 tarihli raporunda “davalının, ...in %99,99 ihtimalle babası olabileceğini” bildirmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu