Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki davacı anne tarafından açılan çocuğun annesinin soyadını kullanmaya izin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

    Bu hâle göre; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, davacı-davalı kocanın ailesinin evliliğe müdahalesine izin verdiği, eşi ve çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği, eşine "sen köyden geldin, sonradan görme" diyerek eşini aşağıladığı, sık sık evi terk edip 3- 6 ay eve gelmediği, davalı-davacı kadının ise kocasına ve kocasının ailesine bağırıp hakaretler ettiği, kocasını aşağıladığı, "sen adam mısın, sen yapamazsın, çalışmıyorsun" diye sözler söylediği belirlenmiştir. Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkek ağır, davalı-davacı kadın az kusurludur. İlk derece mahkemesince asıl davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi yerinde olmakla birlikte, davalı-davacı kadının kusur belirlemesine yönelik istinaf isteminin kısmen kabulü ile, kusur belirlemesinin yukarıda açıklandığı şekilde düzeltilmesine karar verilmiştir....

    Uyuşmazlık ve hüküm kooperatifçe davacıya tahsis edilen işyeri niteliğindeki taşınmazı, boşanmadan sonra da davalının kullanmaya devam etmesinden kaynaklanan şahsi hakka dayalı elatmanın önlenmesi ve haksız kullanım nedeniyle ecrimisil isteğine ilişkin olup inceleme görevi 14. Hukuk Dairesine aittir. Bu dairece de görevsizlik kararı verildiğinden görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 09.09.2008...

      Dairemizin 12.12.2018 tarihli kararı ile sözlü yargılamanın usule uygun yapılmadığından bahisle karar bozulmuş, bozma ilamına uyan mahkeme en son 19.09.2019 tarihi kararı ile bu kez “Davalı kadının kocasının ailesini aşağıladığı, çocuklarıyla ilgilenmediği evde temizlik ve ev işlerini yapmadığı, davacı adamın ailesinin ise müdahale ettiği, davalı kadını hakir gördükleri ve şiddet izi bulunduğu” davacı erkeğin ağır kusurlu, davalı kadının ise az kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, söz konusu bu karar yine davalı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Kadın yönünden oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle ilk kararlarda kadına yüklenmeyen “Kocasının ailesini aşağıladığı, çocuklarıyla ilgilenmediği, evde temizlik ve ev işlerini yapmadığı” vakıaları kadına kusur olarak yüklenemeyecektir....

        Bu bakımdan yerel mahkemenin davacının evliliğinin, kocasının 18.12.2013 tarihinde ölümüyle sona erdiğini kabul eden gerekçesi kanuna aykırıdır. Yabancı ilamın tanınması halinde, kesin hüküm etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ve sonuç doğuracağına göre, davacının ilamın tanınmasını istemekte korunmaya değer hukuki yararı vardır. Çünkü, boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları (aksi tasarruftan anlaşılmadıkça) kaybederler. (TMK. m. 181/1) Dolayısıyla mirasçılık sıfatları bulunmadığı için mirasbırakının borçlarından da sorumlu tutulamazlar. Bu bakımdan davacının, kocasının ölümünden önce verilmiş ve kesinleşmiş olan bir boşanma kararının tanınmasını istemekte hukuki yararı mevcuttur. ......

          Davalı-davacının mahkemece sabit kabul edilen kusurlu davranışları yanında eşine "salak, geri zekalı" dediği ve kocasının soyadını taşımak istemediğini ifade ettiği ve küfrederek evden kovduğu da gerçekleşmiştir. Bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların aynı oranda kusurlu kabul edilmeleri gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu kocanın ağır kusurlu kabul edilmesi, buna bağlı olarak kadın yararına manevi tazminat takdiri hatalı olmuştur. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26.05.2015 (Salı)...

            Bir kadının evli bir erkekle evlilik dışı birlikte yaşaması ve o kişiden evlilik dışı bir çocuğunun olması ona birlikte yaşadığı bu kişinin soyadını taşıması hakkı kazandırmaz ve Türk Medeni Kanununun yukarıda değinilen 27. maddesinde öngörülen soyadını değiştirmek için haklı neden olarak kabul edilemez. Mahkemece yukarıda değinilen hususlar gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile davacının soyadının değiştirilmesine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.2.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kadının Sadece Bekarlık Soyadını Kullanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, sadece evlenmeden önceki soyadını kullanmak istediğini ileri sürerek, "....." olan soyadının bekarlık soyadı olan "....." olarak tashihini istemiştir. Dava, davacı adına vekili Avukat ... tarafından açılmış ve takip edilmiş, hüküm, aynı avukat tarafından temyiz edilmiştir. Ad ve soyad değişikliği, şahsa bağlı hakkın kullanması niteliğinde olup, vekaletnamede vekile bu hususta açık yetki verilmiş olmasını gerektirir (HMK.m.74). Dosyadaki vekaletname, genel dava vekaletnamesi olup, kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanımına ilişkin özel yetkiyi taşımamaktadır....

                İlk derece mahkemesince verilen karara karşı, davacı taraf, reddedilen velayet talepleri ile annenin soyadını kullanmaya izin verilmemesi yönünden, davalı kararın tamamı yönünde süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK.nun 355. maddesi) inceleme sonucunda; Somut olayda; Müşterek çocuk yönünden DNA incelemesinin yaptırıldığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumu uyarınca iştirak nafakasına hükmedildiği, davanın usulüne uygun anne tarafından açıldığı, TMK'nun 337. Maddesi uyarınca velayetin annede olduğu, kadının da usulüne uygun kendi soyadını kullanılmasına yönelik bir dava bulunmadığından mahkemenin kararı isabetlidir....

                AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/11/2020 NUMARASI : 2020/20 E 2020/476 K DAVA KONUSU : Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin KARAR : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen mahkemenin kararına karşı, davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiği ve istinaf isteminin süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmakla dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dosyanın bütün halinde tetkikinden; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı T3 ile olan evlilik dışı ilişkisinden 03/01/2013 doğumlu T5 dünyaya geldiğini, çocuğun anne ve babasının evlenmediğini, babanın tanıma yoluyla müşterek çocuğu nüfus kayıtlarına işlediğini, İskenderun 1....

                UYAP Entegrasyonu