Böylece mahkememiz yargılaması sırasında taraflar hakkında daha önce verilmiş olan boşanma kararı kesinleştiğinden konusuz kalan boşanma talebi hakkında esas yönünden bir karar verilmemiştir... Daha önceki davada verilen boşanma kararının kesinleşmiş olması karşısında davacının aynı zamanda boşanma sebebi oluşturan eyleme dayanan manevi tazminat isteği artık boşanma sebebine bağlı olmaktan çıkmış, bağımsız bir talep haline dönüşmüştür. Böyle bir durumda manevi tazminat talebinin hukuksal dayanağı artık Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi olmaktan çıkmıştır....
Hukuk Dairesince; tarafların boşanmalarına ilişkin kararın 24.06.2010 tarihinde kesinleştiği, davacı-karşı davalının manevi tazminat talebinin boşanma kararı kesinleşmeden, davalı-karşı davacının bir başka erkekle fiilen beraber yaşamaya başladığı iddiasına dayandığı, davacının bu durumu yeni öğrendiğini ileri sürdüğü, kesinleşen boşanma kararında boşanma sebebi olarak kabul edilen olayın davacı-karşı davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi olduğu, davacının boşanma kararının kesinleşmesinden sonraki boşanma sebebi olmayan bir olaya dayanan manevi tazminat talebinin Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi çerçevesinde incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı, çünkü boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle manevi tazminat talep edilebileceği, manevi tazminat talebinin dayandırıldığı olayın boşanmaya sebep olan bir olay olmadığı, bu olayın boşanma kararının kesinleşmesinden önce meydana gelmiş olmasının da manevi tazminat talebini Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi kapsamına dâhil etmeyeceği...
-YTL de maddi tazminat isteminde bulunduğu, yargılamanın 06.07.2005 tarihli oturumunda ise maddi ve manevi tazminat istemlerinden feragat ettiği anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi o davada, davacı boşanma ile birlikte boşanmanın eki niteliğinde maddi ve manevi tazminat istemiş, ayrıca harcını vererek altın ve ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili için bir istekte bulunmamıştır. Eldeki ziynet ve çeyiz eşyalarının tazminine ilişkin bu dava boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Bu nedenle davacının altın ve ziynet eşyaları üzerindeki hakkından vazgeçtiği kabul edilemez. Taraflar arasında görülerek kesinleşen boşanma kararı kesin hüküm teşkil etmediğinden, altın ve ziynet eşyalarının tazmini için dava açılmasına engel değildir. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgu karşısında davanın açılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Yoksulluk Nafakası-Maddi ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-davalı erkek evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma isteminde bulunmuş, davalı kadın ise süresinde verdiği karşı dava dilekçesi ile tazminat ve nafaka talebinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, her iki boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir....
Davalı-karşı davacı kadın kabul edilen karşı boşanma davasında 300.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş, zina nedeniyle açtığı birleşen boşanma davasında 100.000 TL maddi ve 400.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Islah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklı kalmak kaydıyla ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. Davacı-karşı davalı kadın, ayrıca ön inceleme duruşmasından sonra, 23.02.2015 tarihli esasa ilişkin verdiği dilekçede maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Kabul edilen boşanma davasında davalı-karşı davacı kadının maddi tazminat talebinin bulunmadığı ve maddi tazminat talebini içeren 23.02.2015 tarihli dilekçenin de ön inceleme duruşmasından sonra verilmiş olmasına göre, davalı-karşı davacı kadının maddi tazminat talebiyle ilgili "karar verilmesine yer olmadığına" karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....
Aile mahkemesi (=yoksa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi) hâkiminin boşanma düzenlemesinde yer alan “Kendi aralarında anlaştıkları günler ve tarihlerde babanın çocukla şahsi münasebetini gidereceği” anlaşmasını da “yok sayarak” tarafların iradelerine “aykırı” bir uygulama içinde olduğu da tartışmasızdır. Kaldı ki bir anlaşmalı boşanma davasında tarafların boşanma ile mali sonuçları ve çocukların durumu hususunda “anlaşmayarak” hâkimin takdirine bırakaları olanağını Kanun tanımamaktadır. Örneğin “Maddi tazminat miktarını hâkimin takdirine bırakıyoruz” denilse; -Hâkim sadece 1 YTL maddi tazminat verse “Maddi tazminat az” şeklinde temyize gelinse anlaşmalı boşanma kararı kesinleşir mi? -Ya da 500.000 YTL gibi aşırı bir maddi tazminat verilirse ““Maddi tazminat çok” şeklinde temyize gelinse anlaşmalı boşanma kararı kesinleşir mi? Tarafların asla kabul edemeyecekleri bir düzenlemeye rağmen “anlaşma” vardır denilebilir mi? “Siz artık boşandınız!”...
Davalı, taraflar arasında görülen boşanma davasında aynı nedenle tazminat istendiğini, ancak bu talebin reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, aynı eylem nedeniyle yeniden tazminat istenemeyeceğini savunmuştur. Mehkemece, davacının boşanma davasında aynı eylem nedeni ile manevi tazminat talep ettiği, yapılan yargılama sonucunda bu talebinin reddine karar verildiği, eldeki davada manevi tazminat istemine konu edilen olayın aynı olduğu, manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi gereğince aynı eylem nedeniyle farklı bir yasal düzenleme niteliğindeki Borçlar Yasası'nın 41 ve devamı maddeleri gereğince yeniden manevi tazminat istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki belgelerden, davalının davacıyı kasten yaraladığı ve bu eylem nedeniyle ceza mahkemesinde mahkum olduğu görülmektedir....
Davacı (kadın) bu davada tazminat ve nafaka talebinde bulunmamıştır. Davacı boşanma kararının kesinleşmesinden sonra temyize konu davayı açmış ve davalıdan maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. TMK.md.178) Davacının maddi ve manevi tazminat talebi, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra Türk Medeni Kanununun 178. maddesi uyarınca talep edilmiştir. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden sonra açılan, boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur....
olduklarından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada ve birleşen ... 2.Aile Mahkemesinin boşanma davasında davacı kadın yararına 200.000,00 TL maddî tazminat ile 100.000,00 TL manevî tazminat takdirine kabul edilen boşanma davalarında davalı erkeğin taleplerinin reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından, kadının açtığı boşanma davası ve velayet, kadın yararına takdir edilen tazminatlar, yoksulluk nafakası ve reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-karşı davalı kadın 26.09.2017 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirmiş ise de, davalı-karşı davacı erkeğin açtığı davada verilen boşanma hükmü temyiz edilmeden kesinleştiğinden, kadının açtığı boşanma davasının konusu kalmamıştır....