Davacının birleşen dosyadaki talebinin düğünde takılan ziynet eşyalarının düğünden sonra ev alınacağı gerekçesiyle kendisinden alınıp bir daha iade edilmediği yönünde olduğu, dinlenen tanık beyanları ile davacının bu iddiasının ispatlandığı, davacının altınları rıza ile vermiş olmasının davalıyı iade yükümlülüğünden kurtarmayacağı, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı, davacının mal rejimi tasfiyesi davasında davalı adına kayıtlı ev nedeniyle işbu dava konusu ziynet eşyaları ile katkı yaptığı iddiası kapsamında değer artış payı alacağı talebinde bulunmasıyla birlikte aynı zamanda ziynet eşyaları için ayrı bir davada talepte bulunulmasının mükerrer talep olmakla birlikte mahkeme tarafından ziynet alacağına hükmedilmesi halinde mal rejimi tasfiyesi davasında da ayrıca davacı lehine değer artış payı alacağına hükmedilemeyeceğinden davalının bu yöndeki istinafının yerinde olmadığı değerlendirilmekle birleşen davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı...
Somut olaya gelince; eşler, 22.03.1993 tarihinde evlenmiş, 03.07.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu .... plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 31.12.2007 tarihinde ve .... plakalı araç da, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 03.08.2004 tarihinde satın alınarak davalı/karşı davacı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179)....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; mal rejiminin tasfiyesi ile ziynet eşyalarının iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsiline yöneliktir. Mahkemece mal rejiminin tasfiyesine yönelik talep bu dosyadan tefrik edilerek Tokat Aile Mahkemesinin 2021/102 esasına kaydedilmiş ve derdesttir. İncelemeye konu karar sadece ziynet eşyalarına yönelik talebe ilişkin olup davacı kadının aynı ziynet eşyaları ile ilgili mal rejiminin tasfiyesine yönelik devam eden davada talebinin bulunması halinde mahkemece eldeki davada verilen karar gereğince değerlendirme yapılabileceği değerlendirildiğinden davalı tarafın her iki davanın birlikte görülmesi gerektiği yönündeki itirazları sonuca etkili görülmemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı ile davalı Hakan evlenirken düzenlenen mehir senedindeki ziynet eşyalarının düğün sırasında davacının zilyetliğine teslim edildiğinin davacının kabulünde olduğu, davacının işbu ziynetlerle ilgili iddiasının davalı Mevlüt tarafından güvenlik gerekçesiyle alınarak sarrafa emaneten verildiği yönünde olduğu, hal böyle olunca işbu ziynetler yönünden davalı Hakan'a husumet yöneltilemeyeceği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/3- 451 Esas 2019/355 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, ziynet eşyalarının davalı Mevlüt tarafından alındığı konusundaki iddia karşısında davalı Mevlüt hakkındaki davanın tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilmek sureti ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmakla davacının sair istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK 353/1- a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILARAK dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir...
Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasında 2015/657 Esas 2017/520 K. Sayısı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın 07.09.2017 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki mal rejiminin boşanma dava tarihi olan 29.07.2015 tarihinde sona erdiği, ancak işbu davanın boşanma davası açılmadan önce, yani taraflar arasındaki mal rejimi sona ermeden önce 01.09.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Mal rejimin tasfiyesi davasının boşanma davasından önce açıldığı bu nedenle kanunda belirtilen dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın USULDEN REDDİNE"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün; tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir....
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesinin ve buna bağlı alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği hususu öteden beri Yargıtay 8. Hukuk Dairesince ilke olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay 8. HD'nin 20/02/2019 tarih ve 2017/13253 Esas, 2019/1687 Karar, 10/04/2019 tarih ve 2018/12846 Esas, 2019/3941 Karar vs.) Mal rejiminin tasfiyesi davalarında görülebilirlik koşulu dava şartı niteliğindedir....
Somut olaya gelince; eşler, 25.10.1991 tarihinde evlenmiş, 24.03.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir(TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu taşınmaz, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 07.02.2000 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının dava dilekçesinin iptaline dair Hatay 1.Aile Mahkemesinden verilen 25.05.2011 gün ve 1030/654 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen dava dilekçesinde kısmen ada ve parsel numaraları, kısmen adresleri belirtilen taşınmazların, 31 DR 733 plakalı aracın, şirket hisseleri ve banka hesaplarının davalı eş adına kayıtlı bulunduğunu, dava konusu tüm mal varlığının edinilmesine vekil edeninin katkısı olduğunu açıklayarak, mal rejiminin tasfiyesi ile şimdilik 1.000 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Davalı-karşı davacının bu talebi mal rejiminin tasfiyesi niteliğindedir. Mal rejimi sona ermeden tasfiyeye gidilemez. Rejim ise, evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde buna ilişkin davanın açıldığı, ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden, mal ayrılığına geçilmesi kararı verilmesi halinde ise, buna ilişkin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK m. 225). Bu hükme göre, boşanma kararı kesinleşmedikçe tasfiye talebi incelenemez. Boşanma hükmü kesinleşmediğine göre, tasfiyeye ilişkin bu talebin boşanma davasından tefrik edilmesi, boşanmanın kesinleşmesinin beklenmesi ve bundan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu hususun nazara alınmayarak yazılı gerekçe ile talebin kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir....
değiştiğini, davacı eşine karşı olan yakınlığının gitgide azalmaya ve sürekli olarak kendisini eşinden fiziksel olarak uzak tutmaya başladığını, bir süre sonra da boşanma isteğini ilettiğini, müvekkilin eşine şüpheli davranışlarının sebebini sorduğunda davalının kendisini aldattığına dair imalarda bulunacak cevaplar verdiğini, son yaşanan olayda davalının ailesinin müvekkile yönelik hakaret ve onur kırıcı konuşmaları sonrası davalının müvekkili evden kovduğunu, müvekkil baba evine geldikten sonra davalı eşin müvekkili hiçbir surette arayıp sormadığını, aradan yaklaşık yirmi gün geçtikten sonra müvekkilin davalı eşin onu dinen boşadığını çevredeki insanlardan öğrendiğini, tüm bu sebeplerle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla, tedbir/ yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat, mal rejiminin tasfiyesi, düğünde takılan ziynet ve para alacağına yönelik taleplerle birlikte, davalı tarafın mal kaçırma ve telafisi imkansız zararlara neden olması ihtimaline binaen davalının adına...