Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu ... parsel 1,3,5 ve 7 nolu bağımsız bölümler, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerliği olduğu 04.11.2008 tarihinde kat irtifakı tesisi nedeniyle davalı adına tescil edilmiş ise de; taşınmaz arsa vasfında iken eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 23.01.1997 tarihinde davalı adına imar uygulaması işlemi ile tescil edildiği, taşınmazın tapuda davalı adına tescilinden önce 14.09.1988 tarihinde adi yazılı sözleşme ile edinildiği anlaşılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179)....

    Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların ziynet davasına ve davalı-karşı davacı kadının münhasıran ziynet alacağına bağlı vekalet ücreti yönünden temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-karşı davalı erkek, TMK'nun 166/son maddesi uyarınca boşanma davası açmış, davalı-karşı davacı kadın ise karşı dava dilekçesinde erkeğin boşanma davasını kabul ederek, erkeğin boşanma davasına yönelik olarak fer'i talebinde bulunmuş, karşı davasını ise münhasıran ziynet ve mal rejimi tasfiyesi talebine yönelik olarak ikame etmiştir. Öyleyse, davalı-karşı davacı (kadın) tarafından boşanmaya ilişkin açılmış bir karşı dava mevcut değildir. Karşı dava sadece ziynet ve mal rejimi tasfiyesi davalarına ilişkindir. Hakim iki taraftan birinin talebi olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK m. 24/1)....

      Mal rejiminin tasfiyesi boşanmanın eki niteliğinde olmadığından, anlaşma gerekli değildir. Ancak anlaşma olduğu takdirde boşanmayla birlikte hüküm altına alınmasına da yasal bir engel yoktur. Bu bakımdan boşanma dava dosyasındaki tarafların karşılıklı olarak eşya, tazminat ve nafaka ile ilgili beyanları ve anlaşmalarının boşanmanın feri (eki) niteliğindeki konulara ilişkin olduğu, ayrıca eldeki davada yargılama sırasında kadının karşı tarafla ev alınması konusunda anlaştıklarına ilişkin beyanının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak taleplerinden vazgeçtiği anlamına gelemeyeceği,mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir anlaşma yapılmadığı, davacının boşanma dava dosyasında mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkından feragat ettiğine ilişkin açık bir beyanı olmadığı gibi, mal rejiminin tasfiyesine yönelik, hükme esas alınan bir protokol (anlaşma belgesi) de bulunmadığına göre, davacı tarafından eldeki davanın açılmasına engel bir durum yoktur....

        Asıl dava yönünden, düğünde takılan ziynet eşyalarının davacı adına alınan araç alımında kullanıldığını bu durumun davacı tarafından kurumuna sunduğu mal beyannamesinde de bildirildiği, diğer talep konusu eşyalar yönünden ise talebin tefrik edilmesi gerektiğini ileri sürerek asıl davanın reddini savunmuştur....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; altınların müvekkilinde olmayıp iş bu altınların bedelinin müvekkilinden alınıp davacıya verilmesine karar verilmesinin hatalı bir karar olduğunu, ziynet eşyalarında kadın ve erkeğe takılanların ayrımı yapılmadığını, bu hususun hukuka aykırı ve hatalı olduğunu, tanık beyanlarının tutarlığı olmadığını, davacının evi terk etmesi esnasında ziynet eşyalarını yanında alarak gitmesinin hayatın olağan akışına en uygun olduğunu, buna rağmen ziynet eşyalarını müvekkilinin aldığı kanaatine varılmasının hatalı olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu , ziynet eşyası alacağı davasıdır....

          AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/09/2021 NUMARASI : 2020/127 ESAS, 2021/496 KARAR DAVA KONUSU : ZİYNET EŞYASI VE ÇEYİZ EŞYASI ALACAĞI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacının dava dilekçesinde özetle; davalı ile 24/03/2019 tarihinde severek evlendiğini, 22 ayar 7 adet her biri yaklaşık 20 gram olmak üzere toplamda 140 gram altın bileziklerin bir altın turanın 20 çeyrek ile 20.000 TL tutarında takılan paranın ve çeyiz eşyalarının tarafına verilmesini talep ederek dava açmıştır....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yurtdışında tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararının tanınması ve tenfizine karar verildiği, kararın kesinleştiği, boşanma kararının eki niteliğindeki protokolün 8 ... maddesinde bunların dışında tarafların kendi adına olan mal varlıklarının tüm borçları ve giderleri ile kendi üzerinde kalmasını kabul ettiklerinin düzenlendiği, tarafların yurt dışında görülen boşanma davası sırasında yaptıkları protokol ile kendi adlarına olan taşınmazların kimin adına kayıtlı ise onun adına olmaya devam edeceği diğer taşınmaza yönelik ise tasfiye yapılacağı konusunda anlaştıkları, boşanma tarihinde davacının dava konusu taşınmazın varlığından haberdar olduğu da nazara alınarak davacının dava konusu taşınmaza yönelik mal rejiminden kaynaklı alacak hakkı bulunmadığı; mal rejimine yönelik alacak davalarında ayni hak talebinde bulunulamayacağı, mal rejiminin tasfiyesi halinde tarafların...

            istemi veya boşanma davasının bulunmadığının tespitine, davalının manevi tazminat isteminin reddine, mal rejiminin tasfiyesine yönelik davanın bu dosyadan tefriki ile mahkemenin yeni bir esasına kaydına karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen 19.01.2017 tarihli bu hükme karşı davacı-karşı davalı kadın tarafından lehine hükmedilen tazminatların miktarı ve vekalet ücreti yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından kadının tefrik edilen mal rejiminin tasfiyesi davası, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat ve kendisinin reddedilen manevi tazminat talebi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur....

              Öyle ki mal rejiminin tasfiyesi davasının, mal rejiminin sona erme koşuluna (somut olayda boşanma kararının kesinleşmesine) bağlı olması nedeniyle, davanın açılması ile dava şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususu davalı tarafından ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden göz önünde bulundurulacaktır. Dava şartlarının mevcut olup olmadığı, davanın açıldığı tarih itibariyle denetlenecektir (ALANGOYA/YILDIRIM/DEREN-YILDIRIM, s. 235) Şu halde davanın açılma tarihinin bilinmesinde zorunluluk bulunmaktadır....

                Somut olaya gelince; eşler, 21.09.1990 tarihinde evlenmiş, 22.07.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir(TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1. m). Tasfiyeye konu 169 ada 1 parseldeki 2 nolu bağımsız bölüm, 25.06.1996 tarihinde yapılan sözleşme ile TOKİ'den vadeli olarak satın alınıp ödemelerin tamamlanması üzerine 03.02.2006 tarihinde davalı eş adına tapuya tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m)....

                  UYAP Entegrasyonu