Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eşler, anlaşmalı boşanmada mal rejiminin tasfiyesine karar verdikleri takdirde bu durum doğmamış bir hakkın kullanımı anlamına gelmeyecektir. Zira boşanma ile sona eren evlilikler yönünden mal rejiminin tasfiyesi davasının görülebilirlik koşulu olarak boşanmanın gerçekleşmesi aranmakta ise de eşler arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarih kabulle sonuçlanan boşanma davasının dava tarihi olup (TMK m. 225/2), mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı dava tarihi itibariyle doğmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, mal rejiminden kaynaklı hakkın dava yolu ile kullanılabilmesi, diğer bir ifadeyle mal rejiminin tasfiyesine karar verilebilmesi için eşlerin boşanmalarına ilişkin kararın kesinleşmesi gerektiğidir. Anlaşmalı boşanmada ise eşler boşanma davası açmakla doğmuş hakları olan mal rejiminin tasfiyesine yönelik tasarrufta bulunabilirler. Uygulamada eşler boşanma davası ile eş zamanlı mal rejimin tasfiyesi davası açmaktadırlar....

    GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, mal rejiminin tasfiyesi talebine ilişkindir. Davacı-b.davalı kadın istinafında, tarafların miras hukukuna göre yapmış oldukları taksim sözleşmesinin mahkeme tarafından mal rejiminden feragat olarak değerlendirilip davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek yanlış kararın kaldırılmasını talep etmiştir. TMK madde 225 'te " Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer." demekte olup bu halde eşlerin ölümü halinde de mal rejiminin tasfiyesi talep edilebilcektir. TMK madde 236 te " Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir." denilmektedir. Davacı Mine ile muris eşi Cem'in 25/05/2009 tarihinde evlendikleri, eş Cem Kara'nın 14/01/2017 tarihinde vefat ettiği, mal rejiminin vefat ile sonlandığı anlaşılmıştır....

    alacaktan takas mahsup edilmek suretiyle mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine karar verilmesini talep etmiş, 500 gram mehir alacağı yönünden açılan davanın hükümle birlikte tefrikine karar verilmiştir....

    Dava, TMK'nın 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma, ferileri ve ziynet-mehir alacağına ilişkindir. Davacının, ziynet ve mehir alacağına yönelik davasının bu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesine ve istinaf itirazların tefrik edilen dosya üzerinden yapılmasına karar vermek gerekmiştir....

    Öte yandan, diş hekimliği ofisi olarak kullanılan taşınmazın davalı tarafından kiraya verilmediği ve boşanma davasının açıldığı 9.12.2003 tarihi itibariyle taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği gerekçesiyle isteğin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki mal rejiminin boşanma davasının açıldığı 9.12.2003 tarihinde sona erdiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak tarafların boşanmalarına ilişkin Kocaeli 1. Aile Mahkemesinin kararı 3.5.2006 tarihinde kesinleşmiş olup, aynı tarih itibariyle nüfusta gerekli işlem yapılmıştır. Boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren davalının anılan iş yerini kiraya verip vermemesi önemli olmayıp, söz konusu olan bu taşınmazın davalı tarafından işgal edilip edilmediği veya kiraya verilmesi halinde olağan koşullarda getirebileceği kira bedeli söz konusu olmaktadır....

      Aile Mahkemesinin 2020/12 Esas, 2020/16 Karar sayılı dosyasının incelenmesiyle gerek dava dilekçesi, eki olan bahsi geçen protokol ile duruşma sırasında alınan tarafların beyanları gerekse boşanma ilamı uyarınca tarafların arasında yapılan boşanma anlaşmasında tarafların boşanma ve fer'ileri ile mal rejiminin tasfiyesi yönünde anlaştıkları, davacının tasfiye alacağından hak talep etmediği, boşanma davasının yapılan duruşmasında da aynı yönde özgür iradesi ile beyanda bulunduğu görülmüştür. Davacının sundu tüm deliller kapsamında boşanma davası ve bunun eki olan protokolün imzalanması sırasında davacının iradesinin fesada uğradığı ispatlanamamıştır. Davacı iddialarını ispatlayamamıştır. Boşanma davası ilamı, bunun eki olan ve mahkeme tarafından onaylanan prokol uyarınca davacının davalıdan mal rejimi tasfiye alacağı bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

      Aile Mahkemesinin 2020/12 Esas, 2020/16 Karar sayılı dosyasının incelenmesiyle gerek dava dilekçesi, eki olan bahsi geçen protokol ile duruşma sırasında alınan tarafların beyanları gerekse boşanma ilamı uyarınca tarafların arasında yapılan boşanma anlaşmasında tarafların boşanma ve fer'ileri ile mal rejiminin tasfiyesi yönünde anlaştıkları, davacının tasfiye alacağından hak talep etmediği, boşanma davasının yapılan duruşmasında da aynı yönde özgür iradesi ile beyanda bulunduğu görülmüştür. Davacının sundu tüm deliller kapsamında boşanma davası ve bunun eki olan protokolün imzalanması sırasında davacının iradesinin fesada uğradığı ispatlanamamıştır. Davacı iddialarını ispatlayamamıştır. Boşanma davası ilamı, bunun eki olan ve mahkeme tarafından onaylanan prokol uyarınca davacının davalıdan mal rejimi tasfiye alacağı bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

      Mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir (TMK m.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlenme tarihinden 01/01/2002 tarihine kadar 743 sayılı TMK uyarınca mal ayrılığı, TMK nun yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihinden boşanma dava tarihine kadar taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasa m.10, TMK m.202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m.179). Mahkememizce davaya konu eşyaların bulunduğu mahalde keşfen inceleme yapılarak alanında uzman bilirkişi marifetiyle eşyaların tasfiye tarihindeki değerleri hesap edilmiştir....

      Protokole yönelik yukarıdaki açıklamalar ışığında boşanma davasında davalı olan kadınının boşanmanın fer'ilerinden olan maddi, manevi tazminat vb. açıkça feragat ettiği sabit ise de, mal rejiminin tasfiyesine konu olan evlilik birliği içinde edinilen taşınır veya taşınmazlardan kaynaklanan haklarından ve ziynet talebinden feragat ettiği kabul edilemez. Anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin bulunması ve bu yöndeki anlaşmanın geçerli olabilmesi için düzenlemenin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tek tek ve ismen sayılmak suretiyle açıkça belirlemiş olmaları gerekir. Uyuşmazlık konusu protokolün bu haliyle TMK 226 ve 226/1 maddesi uyarınca eşlerden birinin diğerinde bulunan ziynetlerin talebini ve mal rejiminin tasfiyesini de kapsamadığı görülmekte bulunan dava yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır....

        Dava; ziynet eşyalarının değerinin iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasında görülen boşanma davasının derdest olduğu anlaşılmıştır. Kişisel malların, bu nitelikte oldukları kanıtlanması koşuluyla geri istenebilmesi için, mal rejiminin sona ermiş olması gerekmez. Başka bir ifade ile ziynet eşyası davasının görülebilmesi için boşanma davasının kesinleşmesine gerek bulunmamaktadır. "Davalının bunları iade edilmemek üzere davacının rızası ile verdiğini kanıtlayamadığı, buna göre davacı tarafından varlığı ve bozdurularak harcandığı ispatlanan ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur." (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2019/4538 Esas 2019/9313 Karar) Somut olayımızda; yukarıda yazılı Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, dosya kapsamında toplanan delillere göre davacının iddia ettiği gibi ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde harcandığı tanık beyanlarıyla ortaya konulmuştur....

        UYAP Entegrasyonu