Yabancı mahkemelerinin boşanma ve boşanma davasının eki niteliğinde olan velayet, nafaka, tazminat, çocukla kişisel ilişkinin kurulmasına yönelik kararlarının Türk Mahkemesinde yasal koşullarının oluşması durumunda tenfizi istenebilir. Yabancı Mahkeme kararının kısmen tenfizine de karar verilebilir. Yabancı mahkemenin boşanma kararında velayetin düzenlenmemesi veya velayetle ilgili düzenlemenin Türk kamu düzenine aykırı görülüp, tenfizine hükmedilemeyeceğinin anlaşılması durumunda kısmi tanıma ve tenfiz söz konusu olacaktır. Yabancı mahkemece verilen bir kararın tanınması ve tenfizine ilişkin dava boşanma ve bunun eki niteliğindeki talepler hakkındaki davayla aynı nitelikte değildir. Bir başka deyişle yabancı mahkemenin boşanma kararının tanınması ile o yabancı mahkeme kararında yer almayan velayete ilişkin konuda hüküm kurulması ayrı ayrı davalardır. ... Aile Mahkemesinin tanıma ve tenfiz kararı ......
Asliye Hukuk Mahkemesinin ... sayılı kararıyla boşandıkları, boşanma kararı ile müşterek çocukların velayetlerinin annelerine bırakılarak, davacıya iştirak ve yoksulluk nafakası bağlandığı, daha sonra davalı tarafca, davacıya karşı .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan velayetin nezi davası sırasında tarafların velayet ve nafaka yönünden anlaşarak 29/04/2002 tarihli protokol imzaladıkları, protokol gereğince müşterek çocukların velayetlerinin annede bırakılarak, ... tarafından ödenecek iştirak ve yoksulluk nafakası hususunda anlaştıkları ayrıca protokolün 7. maddesinde ... tarafından protokol hükümlerine uyulmadığı takdirde 30.000.000.000.-TL tazminat ödemeyi taahhüt ettiği, mahkemece de bu protokol hükümlerinin uygun bulunduğu, iş bu dosyada ise davacı ...'in 29/04/2002 tarihli protokol gereğince nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalıdan protokolün 7. maddesi gereğince tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır....
Bundan ayrı, istek sahibi için çok zorunlu ve yaşamsal bir değer taşıyan, aynı zamanda boşanmanın fer'i niteliğinde olan nafaka, maddi ve manevi tazminat davaları ve benzerleri bakımından daha kısa süre olan bir yıllık, mal rejimi bakımından ise oldukça uzun bir süre sayılan on yıllık zamanaşımının kabulünün bir çelişki oluşturacağı açıktır. Yargıtay ve Daire uygulaması gereğince uygulanması gereken zamanaşımı süresi boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren başlar. Bugünkü koşullarda bir boşanma davasının temyiz süreci de dahil en az 4-6 yıl sürdüğü bilinmektedir. Kesinleşmeden itibaren on yıllık sürenin son yılı ya da gününde mal rejimine ilişkin davanın açıldığı da gözönünde tutulduğunda sosyal problemin asgari 15 – 20 yıla taşınacağı da bir gerçektir....
Birbirimizden maddi-manevi tazminat, nafaka ve ev eşyası talebimiz yoktur. Ortak mallar konusunda ve kişisel eşyaların paylaşımı konusunda tam bir mutabakat halindeyiz. Protokol gereğince boşanmamıza karar verilsin. Birbirimizden mahkeme masrafı talep etmeyecek olup yargılama giderlerinden ben sorumlu olacağım" şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı duruşmada: "Davacı eşim ile anlaşarak boşanmaya karar verdik. Birbirimizden maddi-manevi tazminat, nafaka ve ev eşyası talebimiz yoktur. Ortak mallar konusunda ve kişisel eşyaların paylaşımı konusunda tam bir mutabakat halindeyiz. Protokol gereğince boşanmamıza karar verilsin. Birbirimizden mahkeme masrafı talep etmeyecek olup yargılama giderlerinden davacı eşim sorumlu olacaktır" şeklinde beyanda bulunmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davacı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece takdir edilen tazminat ve nafaka tutarlarının yetersiz olduğunu beyan etmek suretiyle bu yönlere ilişkin kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda tazminat ve nafaka takdirine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, velayetin anneye verilmesine ilişkin kararın da doğru olmadığını, takdir edilen tazminat ve nafaka tutarlarının da fahiş olduğunu beyan etmek suretiyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava ve karşı davanın konusu 166/1 maddesi uyarınca boşanma ve fer'ilerine ilişkindir....
Bir başka anlatımla mal rejimi boşanma davası ile sona eren evlilikte, boşanma davasından verilen hükmün kesinleşmesi koşuluyla geriye etkili olarak, boşanma dava tarihinden geçerli olarak sona erer. Evlilik sona ermeden mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili olarak yapılan anlaşmalar hükümsüzdür. Mahkemenin davanın reddine gerekçe yaptığı, davacının tek taraflı olarak düzenlediği 10.08.2011 tarihli ibraname başlıklı belgede, davacı boşanma davasından verilen nafaka ve maddi tazminat alacaklarının tahsili yanında mal rejimine ilişkin tasfiye niteliğinde açıklamada da bulunduğu, aldığı alacaklar karşılığında mal rejiminden kaynaklanan hakları da dahil her türlü alacağından davalıyı ibra ettiğini beyan etmişse de; bu ibraname, mal rejimi yönünden evliliğin devam ettiği süre içinde yapılmış olduğundan hükümsüz olup mal rejiminin tasfiyesi yönünden hukuki sonuç doğurmaz....
Davacı (kadın) vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin vermiş olduğu boşanma kararını ve manevi tazminat kararını yerinde bulduklarını, ancak, 10.000,00 TL maddi tazminat ve 400,00 TL yoksulluk nafakasının az olduğunu, davanın bu kısımları açısından istinaf başvurusunda bulunduklarını bildirmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı-davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müşterek çocuklar lehine hükmedilen nafakaların yerinde olmadığını, yabancı mahkeme kararı gereğince çocukların velayetinin, nafaka, çocuklar ile şahsi ilişki kurulması konusunda karar verildiğini, müvekkillinin Türkiye'den maaş almadığını, Hollanda da asgari ücretin altında maaş aldığını, çocuklar için 500 Euro nafaka ödediğini, bu nedenle iştirak nafakasına yönelik kararın yerinde olmadığını, yerel mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Asıl dava, Velayet, Nafaka, Maddi ve Manevi tazminat talebine, birleşen dava Velayetin değiştirilmesi, Maddi ve Manevi tazminat talebine ilişkindir. Davalı-davacı taraf çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası, vekalet ücreti yönünden süresinde istinaf başvuru talebinde bulunmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı-davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müşterek çocuklar lehine hükmedilen nafakaların yerinde olmadığını, yabancı mahkeme kararı gereğince çocukların velayetinin, nafaka, çocuklar ile şahsi ilişki kurulması konusunda karar verildiğini, müvekkillinin Türkiye'den maaş almadığını, Hollanda da asgari ücretin altında maaş aldığını, çocuklar için 500 Euro nafaka ödediğini, bu nedenle iştirak nafakasına yönelik kararın yerinde olmadığını, yerel mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Asıl dava, Velayet, Nafaka, Maddi ve Manevi tazminat talebine, birleşen dava Velayetin değiştirilmesi, Maddi ve Manevi tazminat talebine ilişkindir. Davalı-davacı taraf çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası, vekalet ücreti yönünden süresinde istinaf başvuru talebinde bulunmuştur....
TMK nun 182. maddesine göre, boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de göz önünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir (TMK m.330). TMK nun 331.maddesine göre, durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler....