WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Boşanma, nafaka, velayet ve diğer talepler hakkında kesin hüküm olduğundan dolayı davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır. 2- Velayetin babadan kaldırılarak anneye verilmesini gerektirir dosyada delil olmamasına rağmen müşterek çocuk Melih Nurullah Yılmaz'ın velayetinin anneye verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3- Mahkemece hükmedilen nafaka miktarı çok fahiş olup, müvekkilin bunu ödeyecek durumu yoktur, hükmedilen nafaka miktarının düşürülmesini talep ederiz. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, velayetin düzenlenmesi ve iştirak nafakasına hükmedilmesi talebine dairdir. HMK'nın 355. maddesine göre; "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir." İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı ve kili ve davalı vekili süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....

Somut olayda, tarafların boşanma davası sonucunda velayetin anneye verildiği ve müşterek çocuk için 250 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, daha sonra 21.04.2015 tarihinde kesinleşen velayetin değiştirilmesi kararı ile velayetin babaya verildiği ve iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yapılan Velayetin Değiştirilmesi Protokolünde ‘Baba ... anneye verdiği iştirak nafakasının kaldırılmasına ve çocuğun eğitim ve bakımı için anne ... herhangi bir nafaka ödemeyecektir.’ şeklinde düzenleme mevcuttur. İştirak nafakasında nafaka doğmadan feragat mümkün değildir. Kaldı ki, velayetin değiştirilmesi davasında iştirak nafakası istenmemesi sonradan istenmesine engel değildir. Çünkü bu nafaka velayet hakkı verilen davacı baba tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğmaktadır....

    AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22/12/2016 NUMARASI : 2015/770 ESAS, 2016/1292 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMADAN SONRA AÇILAN (BOŞANAN KADININ KOCASININ SOYADININ KALDIRILMASI) KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA VE SAVUNMA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, tarafların 31.10.2014 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, müvekkilin davalının boşandıktan sonrada soyadını kullanmasına izin verdiğini ancak davalının, davacı aleyhine velayetin değiştirilmesi, nafaka, mal paylaşımı davaları açtığını, 6284 Sayılı Kanun gereğince uzaklaştırma ve tedbir kararı aldırdığını, sevgilisi ile görüşmeye başladığını belirterek, soyadını kullanmasına...

    Cevap dilekçesi: Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya karşı kusurlu davranışının olmamasına rağmen gururunu hiçe sayarak yalan ve gerçek dışı beyanlarla boşanma davası açtığını, davacıya karşı inancını ve güvenini yitirdiğini, bundan sonra evliliklerini sürdürmelerinin olanaksız olduğunu, boşanmaya karar verilmesini, nafaka ödeme gücünün olmadığını, müşterek çocuğun velayetinin öncelikle tedbiren, dava sonunda da kendisine verilmesini, nafaka, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini, beklediği menfaatlerin boşa çıkması nedeniyle tazminat haklarının saklı kalmasını talep etmiştir....

    Somut olayda; 1- )Davalı-birleşen davacı erkeğin nafaka ile ilgili istinaf başvurusu yönünden; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 8.000 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (02.12.2016 tarihli, 6763 Sayılı Kanunun 41 maddesi ile değişik, 6100 sayılı HMK m.341/2) Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Eldeki davada; artırılan nafaka miktarı yıllık 8.000 Türk Lirasını geçmemektedir. Hüküm artırılan yıllık nafaka miktarı itibariyle davalı-birleşen davacı yönünden kesin niteliktedir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakaların miktarı ile ortak çocukların velayeti yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175)....

      DAVA KONUSU : Boşanma Ve Mal Paylaşımı, Tazminat, Velayetin Düzenlenmesi, Nafaka KARAR : Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların boşanmalarına karar verilmesini, reşit olmayan müşterek çocuklarının velayetinin davacı anneye verilmesini, dava tarihinden itibaren müvekkili için 700 TL tedbir nafakası, nafakanın dava kesinleştikten sonra da devam etmesini, müşterek çocuklar için dava tarihinden itibaren aylık ayrı ayrı olmak üzere 500 TL'den toplam 1000 TL iştirak nafakası olarak devam etmesini, 40.000 TL maddi tazminat ve 50.000 TL tazminat taleplerinin olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir....

      DAVA KONUSU : Boşanma Ve Mal Paylaşımı, Tazminat, Velayetin Düzenlenmesi, Nafaka KARAR : Dairemizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların boşanmalarına karar verilmesini, reşit olmayan müşterek çocuklarının velayetinin davacı anneye verilmesini, dava tarihinden itibaren müvekkili için 700 TL tedbir nafakası, nafakanın dava kesinleştikten sonra da devam etmesini, müşterek çocuklar için dava tarihinden itibaren aylık ayrı ayrı olmak üzere 500 TL'den toplam 1000 TL iştirak nafakası olarak devam etmesini, 40.000 TL maddi tazminat ve 50.000 TL tazminat taleplerinin olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir....

      Davacı-davalının maddi ve manevi tazminat ile mal rejiminden kaynaklanan alacağı esasında bir para alacağı olduğuna göre, para alacakları hakkında bu istemleri için ihtiyati tedbir değil, İcra ve İflas Kanununun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz isteyebileceği gözetilerek tedbir kararının kaldırılması talebinin kabulü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 06/11/2013 tarihli 2013/21952 esas sayılı ilamı) "Mal rejiminin tasfiyesine bağlı alacaklar evlilik sona ermiş ise sona erme tarihinden, evlilik boşanma ile sona ermiş ise boşanma dava tarihi itibari ile muaccel hale gelir. Bu nedenle mal rejimine dayalı alacak talebinde bulunulduğu ve kanundaki diğer koşullarında mevcut olduğu takdirde, teminat durumu da mahkemece takdir edilerek ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkündür....

      Tarafların velayet kararı yönünden istinaf başvurusu değerlendirildiğinde;Yargıtay HGK' nun 13.10.2010 gün ve 2010/2- 501 E. 2010/492 K.; 23.11.2011 gün ve 2011/2- 547 E., 2011/695 K.; 16.03.2012 gün ve 2011/2- 884 E., 2012/197 K. ile 06.03.2013 gün ve 2012/2- 794 E. 2013/310 K. ; 23/05/2018 gün 2017/2- 1567 E., 2018/1132 K sayılı kararlarında; "Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. l; TMK m. 339/1. 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b). Çocuğun "üstün yararı" gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür....

      UYAP Entegrasyonu