AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/09/2020 NUMARASI : 2018/720 ESAS 2020/420 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki manevi tazminat davasında Asliye Hukuk Mahkemesi ve Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R – Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, talebin dayanağını TMK.nin 162. maddesinin oluşturduğu, davaya bakma görevinin aile mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, dava konusu uyuşmazlığın boşanma davasının feri niteliğinde olmadığı, Borçlar Kanunundan kaynaklanan tazminat davası olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiştir....
Her ne kadar evlilik birliğinin taraflara yüklediği en önemli yükümlülüklerden olan birlikte yaşama yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi bir kusur olarak değerlendirilebilecek ise de terk vakası ancak TMK. 164. Maddede düzenlenen hukuksal nedene dayalı bir dava açılmak suretiyle ileri sürülebilecektir. Zira Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 2016/12672E., 2018/2688K. Sayılı ilamındaki; ''Davacı erkek dava dilekçesinde, davalı kadının evi terk ettiğini ileri sürmüştür. Evi terk etme vakıası, terk (TMK164) hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış bir bir dava bulunmadığından ve eylemli olarak ayrı yaşama olgusunun Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesindeki diğer koşullarla birlikte geçekleşmiş olmadıkça, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılmış dava için boşanma nedeni olamayacağından, bu vakıanın mahkemece kadına kusur olarak yüklenmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Evi terk etme vakıası, terk (TMK m. 164) hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış bir dava bulunmadığından ve eylemli olarak ayrı yaşama olgusunun Türk Medeni Kanununun 166/son maddesindeki diğer koşullarla birlikte gerçekleşmiş olmadıkça, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca açılmış dava için boşanma nedeni olamayacağından, bu vakıanın mahkemece kadına kusur olarak yüklenmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirecek başka bir kusurlu davranışın varlığı da kanıtlanamamıştır. Buna karşın davalı kadın da süresinde sunduğu cevap dilekçesinde herhangi bir vakıa ve delile dayanmamıştır. Bu nedenle davalı kadının duruşmada dinlenen tanığının beyanları esas alınarak davacı erkeğe kusur yüklenmesi de mümkün değildir....
Koca bu ayrılmadan yaklaşık yedi ay sonra terk ihtarını (TMK.m.164) çekmiştir. Kadının yaşadığı olaylardan sonra; yaşadıklarını unutması, serin kanlı düşenebilmesi için gerekli makul süre geçirilmeden terk ihtarının çekildiği kabul edilmelidir. Bu durumda terk ihtarı çekilmesi iyiniyete (TMK.m.2) dayanmamaktadır. İyiniyete dayanmayan terk ihtarı sonuç doğurmaz. Toplanan delillerle, kocanın kadına karşı fiziksel şiddete başvurduğu kanıtlanmıştır. Kadının davası bakımından Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesindeki boşanma koşulları oluşmuştur. Gerçekleşen bu durum karşısında; temyiz edilen hükmün, kocanın davasının reddine ve kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmek üzere bozulması gerektiği düşüncesindeyim. Açıkladığım nedenlerle, değerli çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum....
konuta dönmediğini, terk nedeniyle boşanmaya hükmedilmesi gerektiğini, Mardin Aile Mahkemesinin 2021/171 Değişik İş sayılı dosyası ile davalı tarafa eve dön ihtarı gönderildiğini, ihtarın karşı tarafa ulaştığını, ihtarın ulaşmasından itibaren 2 ay geçtiğini, davalının ısrarla ortak konuta dönmek istemediğini, terke dayalı boşanma sebebinin yanında genel boşanma sebeplerinin de oluştuğunu, 9 yıla yakın süredir müvekkilini ve ortak konutu terk eden davalı tarafın aile kavramının kendisine yüklemiş olduğu yükümlülükten kaçtığını belirterek öncelikle terke dayalı boşanma davasının kabulüne aksi halde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, davanın kabulü ile TMK'nun 164.maddesi gereğince; Terk nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 400 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen karar haksız ve hukuka aykırı olduğundan kararın kaldırılmasına ve kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava, Türk Medeni Kanununun 164.maddesinde düzenlenen Terk nedeniyle boşanmaya karar verilmesi isteğine ilişkindir. Boşanma Yönünden; TMK.nun 164.maddesine göre; "Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim yada noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir....
sunduğunu, eve dön ihtarı çeken erkeğin kadının kusurlu davranışlarını affettiğini, erkek lehine maddî ve manevî tazminat şartları oluşmadığını, terk nedeniyle boşanma kararı verilmesi halinde manevî tazminata hükmedilmeyeceğini beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, erkeğin davasının reddi, kadının davasının kabulü ile kadın lehine yasal faizi ile birlikte aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir....
Bu hal, terk edilen eşe, terk sebebiyle boşanmayı isteme hakkı verir.(TMK.m.164) Dava, terk hukuki sebebine değil, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanmaktadır. Davalının kusurlu olup olmadığı, dayanılan boşanma sebebi çerçevesinde belirlenmelidir. Davalının gerçekleşen eylemi, terk olduğuna ve başkaca bir fiili kanıtlanmadığına göre, bu olay tek başına evlilik birliğine temelinden sarsar nitelikte bir kusur olarak görülemez.Bu bakımdan davalının kusurlu olduğunun tespiti isabetsizdir. Kararın bozulması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun görüşüne katılamıyorum....
şiddet uyguladığını ve ablası ile kendisini aldattığını ancak kendisini affettiğini beyanı karşısında tarafların birbirlerimi af ettikleri, en azından hoşgörü ile karşıladıkları nazara alındığında, davalının evi terk etmesinin ise tek başına boşanma sebebi olarak değerlendirilemeyeceğinden bu vakıaların taraflara kusur olarak yüklenmeyeceği anlaşılmaktadır....