Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının zorlamaları ile söz konusu dairenin zamansız satıldığını, satış bedelinin davacı hissesine düşen kısmının ödendiğini, davacının dayandığı ekspertiz raporunu kabul etmediklerini, alacak likit olmadığından inkar tazminatı istenemeyeceğini belirterek, davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda: İstanbul Anadolu 2.İcra Müdürlüğünün 2018/9776 Esas sayılı dosyasında, asıl alacak; 38.685,00 TL üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına, Ekspertiz masrafının yargılama giderleri arasında değerlendirilmesine, Asıl alacağa takip tarihinden yasal faiz yürütülmesine, Davacının icra inkar tazminatı talebinin iş yargılamayı gerektirdiğinden reddine, fazlanın reddine, Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir....
HUKUK DAİRESİ Dava; davacının iddiası ve talebi haksız şikayet nedeni ile uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup, davacı ile davalı arasında akdedilen (eczane) protokolünden kaynaklanan cezai işlemin dava konusu olmamasına göre, haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin temyiz inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Dosya, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince incelenerek görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmiş olup, 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasanın 21.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60/3 maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 01/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : İPTAL-TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; devir protokolünden ve imar mevzuatından kaynaklanan iptal tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 27.01.2017 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2017 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 14.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,12.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı tarafça 15.07.2009 tarihinde İş Bankası'ndan davalı hesabına yapılan 6.000,00 TL ödeme ile 16.12.2009 tarihli makbuzla yapılan 1.500,00 TL ödeme kanıtlanmış ise de, İş Bankası Bankamatiği'nden 18.09.2009 tarihinde yapılan havalenin ilgili bankadan kimin tarafından kimin hesabına yapıldığı ve ödemeye dahil edilip edilmeyeceği araştırılmamıştır. 05.07.2009 tarihli makbuzda yazılı 10.000,00 TL ile İş Bankası'ndan 15.06.2009 tarihinde yapılan 15.000,00 TL'lik havale 10.07.2009 tarihli tasfiye protokolünden önce olduğu ve tasfiye aşamasında dikkate alınmış bulunduğundan bunların davacı alacağından düşülmesi mümkün değildir....
- K A R A R - Davacı vekili , müvekkili ile davalı arasında bayilik sözleşmesi ve ariyet protokolü yapıldığını, davalının sözleşmeye aykırı olarak işyerini dava dışı şirkete devrettiğini, müvekkilinin haklı sebeple sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek bayilik sözleşmesinden doğan 25.000 USD,ariyet protokolünden kaynaklanan 25.000 USD cezai şartın, 79.152 USD kâr mahrumiyetinin davalıya ariyet verilen malların bedeli olan 17.818 USD (masrafları davalıdan alınarak aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde)’nin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bilindiği üzere ve kural olarak, yanlar arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/ 2. maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermekte olup mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı boşanma dava tarihi itibariyle doğar. Ancak, bu hakkın kullanılabilmesi ve tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi zorunludur. Somut olayda, taraflar arasındaki ... 4. Aile Mahkemesi'nin 2010/770 Esasında kayıtlı boşanma davası karara bağlanmamıştır. Öte yandan, HGK'nun 27.06.2012 tarih, 2012/8-268 Esas ve 2012/420 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, boşanma davası mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacak davası için bekletici mesele yapılması ve boşanma davasının olumlu sonuçlanması halinde iş bu davada toplanacak tüm delillere göre bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir....
Sayılı dosyasında istinaftan feragat dilekçesi verilmiş ve karar kesinleştirildiği, bu durumda memuriyetten istifa dilekçesi veren davacının anlaşmalı boşanma davasında hükme bağlanan nafakaları ödeyemeyeceği hususu zaten belirli olduğu, bunun yanında 17/06/2019 tarihinde memuriyetten istifa dilekçesi veren davacının, istinaf süresi içerisinde anlaşmalı boşanma ilamının bu kısmını istinaf ederek ortadan kaldırma imkanı varken, aradan geçen dört günden sonra 21/06/2019 tarihinde istinaftan feragat dilekçesi vererek boşanma davasının kesinleşmesini sağladığı, davacının sırf boşanmayı sağlayabilmek için imzaladığı protokol gereğince yoksulluk ve iştirak nafakası ödemeyi kabul etmesi ve boşanma kararının istinaf etmeyerek kesinleşmesi sonrasında, eldeki dava tarihi arasında geçen kısa sürede müşterek çocuklar lehine olan iştirak nafakasının ve davalı kadın lehine yoksulluk nafakasının indirilmesi talebinin, iyiniyet, sözleşmeye bağlılık ve sözleşmenin devamlılığı ilkeleri ile bağdaşmayacağı...
Madde metninde sözü edilen “her dava” sözcüğü her alacak olarak değerlendirilmektedir. Aynı Kanun'un 132/1-3 nolu bendinde ise, “Nikah devam ettiği müddetçe karı kocadan birinin diğerinin zimmetinde olan alacakları hakkında zamanaşımı işlemez” hükmüne yer verilmiştir. 4721 sayılı TMK'nun da ise, zamanaşımına ilişkin bir hüküm yer almaktadır. Anılan Kanun'un 178. maddesinde; “Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” denilmiştir. Maddenin birinci bölümünden de açıkça anlaşılacağı üzere “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları...” denilmektedir....
Madde metninde sözü edilen “her dava” sözcüğü her alacak olarak değerlendirilmektedir. Aynı Kanunun 132/1-3 nolu bendinde ise, “Nikah devam ettiği müddetçe karı kocadan birinin diğerinin zimmetinde olan alacakları hakkında zamanaşımı işlemez” hükmüne yer verilmiştir. 4721 sayılı TMK.nunda ise, zamanaşımına ilişkin hüküm yer almaktadır. Anılan Kanunun 178. maddesinde; “Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” denilmiştir. Maddenin birinci bölümünden de açıkça anlaşılacağı üzere “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları...” denilmektedir. Bu hükmün sadece boşanmanın feri niteliğinde bulunan nafaka, maddi ve manevi tazminat ile benzeri hakları kapsadığını söylemek güçtür....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı tarafından açılan anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklı tapu iptal ve tescil davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda; davacının, ortak çocuğun velayetinin yargılama sırasında davalı erkeğe verilmesi nedeniyle öncelikli olması gereken davaya konu taşınmazın ortak çocuk adına tescil talebinden feragat etmesinin TMK 2. maddesi gereği hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve ortak çocuğun yararının düşünülmediğinden davanın reddine karar...