CEVAP Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında öncesinde görülen boşanma davasından sonra erkek eşin tarafların ortak konutuna geldiğini ve kaldığını, aradan geçen sürede ortak hayatın kurulmaması şartının sağlanmadığını bu nedenle asıl davanın reddini talep ettikleri, erkek eşin müvekkiline süregelen şekilde hakaret ettiğini ve fiziksel şiddet uyguladığını, başka bir kadınla birliktelik yaşadığını, bu kadına yaptığı harcamalar neticesinde tarafların evine defalarca haciz geldiğini, erkek eşin bu davranışları nedeniyle müvekkilinin ve tarafların iki çocuklarının psikolojilerinin bozulduğunu, çocukları psikologa götürmek zorunda kaldığını, erkek eşin evin, eşinin ve çocukların maddî giderlerine katılmadığını, Antalya 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin gerçekleşmesi ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması (TMK m. 170/3) gerekir. Oysa toplanan deliller Türk Medeni Kanununun 161, 162, 163, 164, 165 ve 166. maddesinde yer alan, boşanma sebeplerinden birinin varlığını kabule elverişli ve yeterli değildir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır....
yaşadığının sabit olduğu, gelen istinabe evraklarına göre yurt dışında davacının imam nikahlı olarak başka bir kadınla yaşadığının tespit olunduğu, hatta söz konusu kadından başkaca çocuklarının olduğunun tespit edildiği, davalı kadının cevap dilekçesinde davacının kendisini terk edip yurt dışına yerleştiğini kabul ve ikrar ettiği, bu duruma göre de açılan boşanma davasının kesinleşmesinden sonra 3 yıl içinde taraflar arasında ortak hayatın yeniden tesis edilmediğinin sabit görüldüğü, davacı erkeğin, ara ara davalı ile müşterek çocuklarının bulunduğu eve, taraflarla ve müşterek çocuklarıyla görüşmek amacıyla gelmesinin ortak hayatın yeniden tesisi olarak yorumlanamayacağı, zira davacı erkeğin evlilik birliğinin gerektirdiği sorumluluğu yerine getirdiğinin bu haliyle toplumumuzun değer yargılarına göre kabul edilemeyeceği, kaldı ki davacının ortak hayatın tesisi amacıyla davalı ile bir araya geldiğinin de dosya kapsamına göre sabit görülmediği, taraflar arasında 10 yılı aşkın uzun süreli...
Aile Mahkemesi 2011/266 E 2011/1473 K sayılı ilamı ile daha önce açtığı boşanma davasının reddedildiği, kararın kesinleşmesinin üzerinden 3 yıl geçtiği ve ortak hayatın yeniden kurulamadığından bahisle, karşı davacı kadın tarafından da evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından bahisle boşanma talepli mevcut davaların açıldığı, Samsun 1....
Aile Mahkemesi 2011/266 E 2011/1473 K sayılı ilamı ile daha önce açtığı boşanma davasının reddedildiği, kararın kesinleşmesinin üzerinden 3 yıl geçtiği ve ortak hayatın yeniden kurulamadığından bahisle, karşı davacı kadın tarafından da evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından bahisle boşanma talepli mevcut davaların açıldığı, Samsun 1....
Oysa, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan “boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra üç yıl geçmesi ve bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamamış olması” sebebiyle boşanmalarına karar verildiği görülmektedir. Davacı tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olması, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturur. Sözü edilen davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının ağır kusurlu kabul edilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir” hükmü bulunmaktadır. Davacı-davalı erkeğin, ...6. Aile Mahkemesinin 2009/1095 esas, 2010/997 karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş, bu karar 05.01.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava ise 10.02.2014 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken şartları oluşan davacı-davalı erkeğin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
, davacı karşı davalı erkeğe aşağılayıcı sözler söylediği ve hakaret ettiği, bu nedenle erkeğin boşanma davasının kabulü gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davacı karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının tedbir nafakası davası hakkında bozma olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu kararın da davalı karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmesi üzerine hükmün Dairemizce erkeğin boşanma davasında yine gerekçesizlikten bozulmasına karar verilmiş, kabule göre de boşanma davasının kabulüne karar verildiği halde boşanmanın feri niteliğindeki velayet ve tazminat talepleri hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesinin doğru olmadığı belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak davalı karşı davacı kadının birleşen tedbir nafakası davası hakkından karar verilmesine yer olmadığına, davacı karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davalı karşı...
beyanları dikkate alındığında, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır....
Şu hale göre; evlilik birliği davalının açıklanan ve gerçekleşen kusurlu tutum ve davranışları sonucunda ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmıştır. Ortak hayatın yeniden kurulma ihtimalinin bulunduğu da ispatlanamamıştır (TMK m. 166/1). Bu açıklamalar karşısında boşanmaya karar verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir....