Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak üzere bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı ve aralarında bu nedenlerle şiddetli geçimsizlik bulunduğu, evlilik birliğinin sona ermesinde eşit kusurlu oldukları tespit edilerek davanın kabulü ile tarafların TMK'nun 166/son maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 2.Aile Mahkemesi(Kapatılan Kartal 2.Aile Mahkemesi)'nin 2005/394 Esas - 2006/553 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı T2 tarafından davalı T1 aleyhine 02/05/2005 tarihinde boşanma davası açıldığı, 08/06/2006 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın 06/11/2007 tarihinde Yargıtay 2 HD si tarafından onanarak kesinleştiği görülmüştür. Kesinleşen gerekçeli kararda davacı tarafın iddiasını ispata yönelik delillerini ibraz etmemesi, tanıklarını hazır etmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....

Bu durumda davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı- davalı kadının maddi (TMK m 174/1) ve manevi (TMK m 174/2) tazminat isteğinin kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 4-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere mahkemece verilen ilk hüküm Dairemizin 07.03.2016 tarihli ilamı ile erkeğin de boşanma davasının kabul edilmesi gerekçesiyle bozulmuştur. Hükmün bozma kapsamı dışında kalan kısımları ise kesinleşmiştir. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulamaz. Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen kadın ve ortak çocuk yararına verilen tedbir nafakası bozmanın kapsamı dışında kalıp kesinleştiği halde kadın ve ortak çocuk yararına yeniden tedbir nafakasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

    Az kusurlu olan davacı-karşı davalı kadının kendisinin de boşanma davası açması karşısında, boşanmaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında taraflar ve ortak çocuk bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı görülmektedir. Davalı-karşı davacı erkeğin davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesindeki boşanma koşulları oluşmuştur. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....

      DAVA TÜRÜ : Karşılıkı Boşanma-Eşya Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı erkek tarafından, her iki boşanma davası ile davacı-davalı kadının eşya alacağı davası yönünden; davacı-davalı kadın tarafından ise, katılma yolu ile tazminatlar ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-davalı kadın 16.09.2014 tarihinde boşanma ve eşya alacağı davası açmış, yargılama sırasında davalı-davacı erkek tarafından 14.05.2015 tarihinde ... 6.Aile Mahkemesinin 2015/475 esas sayılı dosyası ile boşanma, velayet, ortak ve şahsi eşyaların taksimine yönelik dava açılmış ve davaların birleştirilmesine karar verilmiştir....

        Bozulmasına karar verilen hususlar yönünden yeniden yapılan yargılamada temyiz edilmeyerek veya onanarak kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulamaz. Erkeğin boşanma davası, velâyet, kişisel ilişki, erkeğin tazminat taleplerinin reddi, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası ve iştirak nafakası, erkeğin kabul edilen boşanma davasında yargılama gideri, harç ve vekâlet ücreti yönünden kurulan hüküm taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Buna rağmen mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda erkeğin boşanma davası, velâyet, kişisel ilişki, erkeğin tazminat taleplerinin reddi, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası ve iştirak nafakası, erkeğin kabul edilen boşanma davasında yargılama gideri, harç ve vekâlet ücreti yönünden karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişkinin Kaldırılması ve Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı tarafından, vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı anne, boşanma kararı ile baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasını ya da kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını, davalı-davacı baba ise birleşen dava ile velayetin değiştirilmesini, aksi halde kişisel ilişkinin artırılarak yeniden düzenlenmesini ve boşanma kararı ile hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından iştirak nafakalarının miktarları ve ortak çocuk Durmuş Ali'nin velâyeti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına ve özellikle ortak çocuk ... yönünden verilen velâyet hükmünün Dairemizin 12.11.2020 tarih ve 2020/5057 E. ve 2020/5692 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğinin anlaşılmasına göre, davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece verilen 20.02.2020 tarihli ikinci hüküm "bozma öncesi verilen kararda boşanma davasının kabulü, ortak çocuklar ... ve ...'...

              Mahkemece verilen ilk hüküm Dairemizin 28.11.2017 tarihli bozma ilamı ile tamamen ortadan kalktığından mahkemece boşanma davaları hakkında yeniden hüküm tesis edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla erkeğin birleşen boşanma davası yönünden yapılan incelemede, toplanan delillerle davacı-davalı kadının eşyalarını almak için ortak konuta geldiğinde, eşine hakaret ettiği, eşine ... atıp eşinin göğsünü yumrukladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı erkek dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır....

                İstinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davacı-karşı davalı erkeğin ortak çocuk lehine hükmolunan nafaka miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile bu konuda yeniden eda hükmü oluşturulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, bölge adliye mahkemesince tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği halde reddedilen istinaf talepleri hakkında ret kararı ile yetinilecek yerde "Boşanma, tazminat talepleri, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri" hakkında yeniden hüküm kurulması doğru değil ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK 370/2)....

                  İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 04.10.2019 tarihli ve 2018/380 Esas, 2019/773 Karar sayılı kararıyla; tarafların daha önce aralarında görülen ve retle sonuçlanan boşanma davasından sonra evlilik birliğinin yeniden kurulamadığı, üç yıldan fazla sürenin geçtiği, davacı-karşı davalının boşanma davasının yasal koşullarının oluştuğu, tarafların birlikte yaşadıkları dönemde davacı-karşı davalı erkek eşin eşi ve ortak çocukla ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı, eve geç ve alkollü geldiği, taraflar arasında daha önce görülen tedbir nafakasına göre de, eşini aldattığını ve aldatacağını söyleyerek güven sarsıcı olaylarının olduğu, böylece davalı-karşı davacının boşanma davasında evlilik birliğinin sarsıldığının ispatlandığı, mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları gözetildiğinde velâyetinin...

                    UYAP Entegrasyonu