İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin birlik giderlerine katılmadığı ve dava açılmadan 2 ay önce haklı bir sebep olmaksızın evi terk etmesi sebebiyle tek ve tam kusurlu, davalı-davacı kadına yüklenebilecek bir kusur ispat edilemediğinden kusursuz olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kadın eş yararına maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; erkeğin boşanma davasının reddine, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca...
DAVA Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2014 yılında evlendiğini, bu evliliklerinin üç yıl kadar sürdüğünü ve tarafların 2017 yılında tekrardan evlendiklerini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, kadın tarafından 2019 yılında Kırşehir Aile Mahkemesinde boşanma davası açıldığını ve esas numarasının 2019/295 olduğunu, yapılan yargılama neticesinde davadan feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, tarafların evlilik birliğini tekrardan devam ettirme kararı aldıklarını ancak kadının ikametini Konya İli'ne taşıdığını, birlikte yaşamaktan kaçındığını, karşı davada dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların ortak bir çocuklarının bulunduğunu, davalı erkek son derece kıskanç olduğu için aralarında zaman içerisinde şiddetli geçimsizlik oluştuğu ve bu yüzden evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, davalı erkeğin ortak konutu terk ettiğini, ortak hayatın yeniden tesisinin de mümkün olmadığını beyanla, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına 750,00 TL iştirak nafakasına, müvekkili lehine 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL manevî, 50.000,00 TL maddî tazminata, iki adet taşınmazın tespit edilecek katkı payları ve değer artışlarının yasal faizi ile birlikte davalı erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Bu yüzden, taraflardan birinin evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) hukuki sebebiyle açtığı boşanma davasında, şayet çok uzun süreli fiili ayrılık kanıtlanıyorsa boşanmaya karar verilmelidir. Bu arada, TMK'nun 166/son maddesinde belirlenen üç yıllık fiili ayrılık süre şartı da göz ardı edilmeyerek, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü için, en az üç yıl ve daha uzun süreli ayrılıkları, “çok uzun süreli fiili ayrılık” olarak kabul etmek gerekir. Eldeki davada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK m.166/1) boşanma davası açtığı, davalının cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara katılmadığı, mahkemece, fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, toplanan delilere göre tarafların altı yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, davacı kadının ortak çocuklarla birlikte babasının evinde kaldığı, tartışmasızdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığından sabit olması gerekir. Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliği kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilememiştir....
Bu husus 164. maddenin birinci fıkrasında “…terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır,..” şeklinde ifade edilmiştir. Buradaki “terk etmiş sayılma hâli” kanunun kabul ettiği bir hukuki sonuç olması sebebiyle “kanuni terk” olarak isimlendirilmelidir. Kanuni terk; ya eşi ortak konutu terk etmeye zorlamak ya da haklı bir sebep olmaksızın eşin ortak konuta dönmesini engellemek şeklinde ortaya çıkar. Burada açıkça anlaşılacağı üzere mutlak şekilde “terke mecbur etme” eylemi söz konusudur. Burada ki “terke mecbur etme” fiilinin ne şekilde gerçekleşmiş olması gerektiği; her bir boşanma davasında tarafların eylemlerinin kendine özgü ve o evliliğe münhasır olması sebebiyle önceden açıklanması mümkün olmayıp, hâkim; önüne gelen her bir somut olaya göre, eylemin terk etmiş sayılma kabul edilip edilmeyeceğine karar verecektir....
DAVA ... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; dava tarihinden önce 10.03.2017 tarihinde davalının ortak hanedeki eşyaları alarak evden ayrıldığını, erkek tarafından boşanma davası açıldığını, ancak boşanma davası devam ederken tanıdık ve yanıklar ile akrabaların devreye girmesi sonucunda çocukların psikolojisi esas alınarak boşanma davasından feragat edildiğini ve ortak hanenin tekrar oluşturulduğunu, ancak bahsedilen sorunların tekrar baş gösterdiğini, bu kez 13.06.2019 tarihinde tekrar ayrılık başladığını, davalının tutum ve davranışları ile ortak hanenin terk edildiğini, evlilik birliğinin sonlanmasında davalı tarafın agresif tavırlarının neden olduğunu, müvekkilinin davalıyı psikolojik tedavi alması için ikna etmeye çalıştığını ancak davalının ikna olmadığını, taraflar arasında saygı, sevgi kalmadığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması...
yattığını, tüm yaşananlar sonucu çekilmez hale gelen ortak hayatı bitirmesinin hasıl olduğunu, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine açtıkları Mahkemnin 2010/47 Esas 2013/353 Karar sayılı dava dosyasına görülen boşanma davası açıldığını fakat davanın ret ile sonuçlandığını, ret kararının 24/06/2013 tarihinde kesinleştiğini, tarafların tekrar bir araya gelme ihtimallerinin kalmadığını ve aradan 3 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen ortak hayatın yeniden kurulmasının mümkün olmadığından tekrar kurulamayan hayat sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Kadının, kocası gece vardiyasında iken saat 24:00 sıralarında ortak konutta bir başka erkekle yakalanmış olması, bu olay sonrasında alınan ifadeler de dikkate alındığında zinaya muhakkak gözüyle bakılmasını gerektiren bir ahval niteliğinde olup, bu durum zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan kadının zinası ispatlanmıştır. O halde, davalı (koca) tarafından açılan birleştirilen boşanma davasının kabulü ile zina (TMK. m. 161) sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile birleştirilen davanın reddi doğru bulunmamıştır....
Aile Mahkemesinin 2013/477 Esas-2014/226 Karar sayılı boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın 09.06.2014 tarihinde kesinleştiği, erkeğin, başka bir bayanla birlikte yaşadığı, çocuklarının ihityaçlarını karşılamadığı, boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleştiği tarihten sonra aradan geçen 3 yıllık süre zarfında tarafların bir araya gelerek evlilik birliğini devam ettirmedikleri, karı koca hayatı yaşamadıkları, eylemli ayrılık hukuki nedenine dayalı boşanma davası koşulların taraflar lehine oluştuğu, kadının davasının evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle dayalı olduğu, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocukların yaşları, eğitim durumu, velayete ilişkin uzman raporu içeriği dikkate...