Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma da¬valarında bir bakıma iki davacı ve iki davalı olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844) Anlaşmalı boşanma ancak tarafların (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti ve kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren temyiz davasının davacısı eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, maddi tazminat ve nafaka miktarları ile reddedilen manevi tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-İlk derece mahkemesince, davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 200 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadına aylık 300 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata,karar verilmiş, karar davalı erkek tarafından kadının kabul edilen boşanma davası ve ferilerine yönelik istinaf edilmiştir...

      " kusurları sebebiyle tam kusurlu olduğu, bu kusurlu davranışların kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı, boşanma ile mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği, davacı kadın lehine ara kararla bağlanan tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleşmesine kadar devamına karar verilmesi gerekirken, hükümle birlikte kaldırılmasına karar verilmesinin de doğru olmadığı, İlk Derece Mahkemesince çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulması kural olarak yerinde ise de; kişisel ilişki düzenlenirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, davacı kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, tedbir nafakasının kaldırılmasına ve çocukla baba arasındaki kişisel ilişki düzenlemesine yönelik kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; erkeğin tamamen kusurlu olduğu şeklinde kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine...

        kendisi ve yanında bulunan müşterek çocuk için hükmedilen tedbir nafakaları ile çocuk için tayin edilen iştirak ve kendisi için hükmolunan yoksulluk nafakasının miktarlarına ilişkin temyiz itirazları yersizdir. b-Davacı (karşı davalı), Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebiyle boşanma davası açmış, yargılama sırasında 10.12.2013 tarihli oturumda dava sebebini, "zina" olarak ıslah etmiştir....

          Hukuk Dairesi 04.04.2017 tarih 2017/759 esas ve 2017/628 karar sayılı kararı ile, davacı-karşı davalı erkeğin ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir nafakasının başlangıç tarihi yönünden istinaf talebinin kabulüne, ortak çocuk yararına 22.06.2016 tarihinden çocuğun babaya teslim edildiği 01.03.2016 tarihine kadar 500,00 TL tedbir nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verildiği halde, tarafların boşanma davaları ve boşanmanın diğer fer’ileri yönünden de yeniden hüküm kurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, hükmün istinaf başvurusu reddedilen kısımları yönünden ret kararı ile yetinilmesi gerektiği halde “Tarafların boşanma davaları ve boşanmanın diğer fer’ileri” hakkında yeniden hüküm kurulması doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

            KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 1. Aile Mahkemesi SAYISI : 2019/134 E., 2021/39 K. Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davalarının kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar velâyet yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi, kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kusur belirlemesi, boşanma hükmündeki kanun maddesi, erkeğin davasının kabulü ile kadının manevî tazminat talebi yönünden kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir....

              Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve davalı eşin az da olsa kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekir. (1)Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. (2) Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. (3) Affeden tarafın dava hakkı yoktur (TMK md.162). Pek kötü veya onur kırıcı davranış özel ve mutlak bir boşanma sebebidir. Pek kötü davranış sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için, bu davranışın “zulüm veya işkence boyutunda” eşe ızdırap veren ve onun sağlığını bozacak ağırlıkta olması gerekir ( Ömer Uğur Gençcan-Boşanma Hukuku Kitabı. Syf 194- 195)....

              Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın kabulü ile kadın lehine nafakalara ve tazminatlara hükmedilmesinin ve miktarlarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı, baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, ortak çocuğunun yurt dışına çıkmasına izin verilmesi yönünde hüküm kurulmamasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....

                O hâlde, ortak konutu terke zorlayan veya eve dönmeyi engelleyen eşin, gerçekte terk eden eş olması nedeniyle, terke dayalı boşanma davası açma hakkı bulunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan bu sonucun, yasanın konuluş amacına da uygun olduğu anlaşılmaktadır. Aksine görüşün kabul edilmesi hâlinde; ortak konuttan kovulan, fiilen ayrılmaya zorlanan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesi engellenen eşe karşı, haksız konumda bulunan eşin boşanma davası açma hakkı olduğunun kabulü ile boşanma kararı elde edebileceğinin düşünülmesi, hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı her türlü duraksamadan uzaktır. 8. Diğer yandan 4721 sayılı Kanun’un “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir....

                  Oysa, fiili ayrılığı başlatan reddedilen boşanma davasının davacı erkek tarafından açıldığı, davacı erkeğin 29.07.2010 tarihinde davadan feragat etmesi sebebiyle reddedildiği, bundan sonra tarafların bir arada yaşamadığı anlaşılmaktadır. Davacı erkeğin boşanma davasından feragati, sözü edilen davaya kadar ki olaylardan dolayı davalının kusurlu kabul edilmesine mani olur. Feragatin hasıl ettiği kesin hüküm etkisi karşısında, artık önceki olaylardan dolayı davalı kusurlu addedilemez. Mahkemece davalı kadına yüklenen diğer kusurlara davacı erkek dava dilekçesinde dayanmamış olup, dayanılmayan vakıaların hükme esas alınması mümkün değildir (HMK m. 25/1). Bu durumda reddedilen boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebep olan davacı erkek boşanmada tam kusurludur. Davalı kadına atfedilebilecek bir kusur gerçekleşmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu