Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyanın incelenmesinde; davacı erkek tarafından açılan ilk davanın feragat sebebiyle 08/05/2014 tarihinde reddedildiği, eldeki davanın 27/07/2020 tarihinde açıldığı, ilk boşanma davasının reddinden sonra üç yıl geçtiği ve bu süre zarfında davacı tanık beyanına göre tarafların ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri anlaşılmakla TMK 166/son maddesi koşullarının gerçekleştiği ve davalı kadının davanın kabulüne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı sonuç ve vicdaani kanaatine varılmıştır....

İstinaf Sebepleri Davalı-davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı boşanma protokolü ile kadının oturduğu evin kira ve aidatını erkeğin ödemesi konusunda anlaştıklarını, protokolde kadının evlenmesi halinde kira ve aidatın ödenmeyeceğine dair hüküm bulunmadığını, evde ortak çocukların da yaşadığını, erkeğin ekonomik durumunun çok iyi olduğunu ve ortak çocuklarla baba arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının reddinin yerinde olmadığını belirterek; anlaşmalı boşanma hükmündeki davalı-davacının oturduğu evin kira ve aidatının davacı-davalı tarafından ödeneceğine dair hükmün kaldırılması ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. C....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından terk hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açmış mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Terk sebebiyle boşanma davasının reddedilebilmesi için usule uygun ihtara rağmen ortak konuta dönmemekteki haklılığın sabit olması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı kadının 18.06.2014 tarihinde evden ayrıldığı davacı erkek tarafından, davalı kadına usulüne uygun olarak gönderilen terk ihtarının 13.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği davalı kadının ihitara cevap vermediği gibi, iki aylık süre içerisinde ortak konuta haklı bir sebep olmadığı halde dönmediği anlaşılmaktadır....

      nun 166/4 maddesine dayalı fiili ayrılık sebebiyle boşanma talebine ilişkindir....

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/160 KARAR NO : 2022/234 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ARAKLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/11/2021 NUMARASI : 2020/18 ESAS - 2021/287 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (ORTAK HAYATIN YENİDEN KURULMAMASI SEBEBİYLE) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 20/04/2006 tarihinde evlenmiş olduklarını, bu evlilikten davalının ikinci evliliği olduğundan müşterek çocukları bulunmadığını, davacının ev hanımı, davalı tarafın ise emekli olduğunu, davacının evliliği süresince bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirmiş olduğunu, ailesine bağlı bir eş olduğunu, ancak evliliklerinin ilk zamanlarından itibaren, davalı tarafın davacı tarafa...

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/160 KARAR NO : 2022/234 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ARAKLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/11/2021 NUMARASI : 2020/18 ESAS - 2021/287 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (ORTAK HAYATIN YENİDEN KURULMAMASI SEBEBİYLE) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 20/04/2006 tarihinde evlenmiş olduklarını, bu evlilikten davalının ikinci evliliği olduğundan müşterek çocukları bulunmadığını, davacının ev hanımı, davalı tarafın ise emekli olduğunu, davacının evliliği süresince bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirmiş olduğunu, ailesine bağlı bir eş olduğunu, ancak evliliklerinin ilk zamanlarından itibaren, davalı tarafın davacı tarafa...

      Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 15.07.2010 tarihinde evlenen ancak düğün merasiminin yapılmaması sebebiyle o tarihten beri bir araya gelmeyen taraflar arasında evlilik birliğinin sarsıldığını kabule yeterli delil olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacı kadının açtığı boşanma davasının kabulünün doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir....

        DAVA Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2014 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olmadığını, kadının, sık sık ortak konutu terk ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin kendisini istemediğini, ailesinin baskısı ile boşanma davası açtığını, eşini sevdiğini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....

          Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma da¬valarında bir bakıma iki davacı ve iki davalı olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844) Anlaşmalı boşanma ancak tarafların (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti ve kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren temyiz davasının davacısı eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum....

            Kocasının sürekli alkol alması, sürekli fiziksel şiddet uygulaması ve sürekli hakaret etmesi sebebiyle evden ayrılan davalı kadın terk eden eş değildir. Zira, terk eden eşin tanımını Türk Medeni Kanunu, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk eden eş olarak tanımlamıştır (TMK.m.164/1). Davacı erkek eşin dava hakkının olmadığını YHGK emsal kararı ile de teyit etmiştir (YHGK, 4.11.2009, 2009/2-402-2009/484). 2-KALDI Kİ; Erkek eşin hiçbir haklı ve kabul edilebilir sebep göstermeden ihtarın (TMK.m.164) tebliğinden 3 yıl 2 ay sonra terk sebebiyle boşanma davası açması dürüstlük kurallarına (TMK.m.2) uygun olmadığı gibi geçen zaman dikkate alındığında ihtar isteğinin samimi bir arzuya dayandığı da kabul edilemez (Emsal karar; Y.2.H.D, 8.12.2010, 2009/17968 esas, 2010/20643 karar). KARŞI OY YAZISI Boşanma davasını terk edilen eş açabilir (TMK.m.164/1)....

              UYAP Entegrasyonu