Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA 1.Davacı-karşı davalı kadın vekili nafaka dava dilekçesinde özetle; davalının kadının hastalığı ile ilgilenmediğini, evden kovduğunu, maddî ve manevî yardım etmediğini belirterek müvekkil için aylık 700,00 TL, çocukların her biri için aylık 700,00'er TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2.Davacı-karşı davalı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin ve ailesinin baskı ve şiddet uyguladığını, erkeğin müvekkilinin hastalığı ile ilgilenmediği, konuttan kovduğu, ortak konutta davalının ailesi ile birlikte oturmaya zorlandığını, erkeğin anne ve babasının küfürlerine maruz kaldığını, fiziksel ve psikolojik şiddet uygulandığını, erkeğin müvekkilinin eniştesini arayıp davalı müvekkili için söyle ona bir daha gelmesin yoksa onu öldürürüm dediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanmalarına, çocukların velayetlerinin...

    Yasal gereklilik böyleyken mahkemece boşanma hükmü kurulduğu halde, boşanma kararının Türk Medeni Kanunu’nun 162 ve 166/1 maddelerinden hangisine dayalı olarak verildiğinin hüküm kısmında belirtilip ayrı ayrı hüküm kurulmadığı, Türk Medeni Kanunu’nun 162 ve 166/1 maddelerinde düzenlenen hayata kast ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenlerine dayalı boşanma talepleri yönünden hangi talebin kabul edildiği yönünden şüphe uyandırmayacak şekilde karar verilmediği, kararın gerekçesi yazılırken de Türk Medeni Kanunu’nun 162 ve 166/1 maddeleri yönünden ayrı ayrı gerekçe yazılıp değerlendirme yapılmadığı, kararın bu haliyle denetime elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca kabule göre; delil gösterilen soruşturma dosyasının akıbetinin araştırılıp karar verilmiş ise soruşturma veya kovuşturma sonuçlarına ilişkin karar örneklerinin dosya içerisine alınmaması doğru olmamıştır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK 355 maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Asıl dava; TMK 162. Maddede düzenlenen hayata kast ve pek fena muamele ile TMK.'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasına ilişkin olup, karşı dava ise; TMK.'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasına ilişkindir. TMK'nun 162. maddesi gereğince "Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kast edilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya haklı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur." hükmü düzenlenmiştir. TMK.'...

    Eşit kusurlu davacı eş (kadın) yararına manevi tazminat takdiri isabetsizdir. 3-Davacı eş (kadın) fizyoterapist olarak çalışmakta olup, düzenli bir gelire sahiptir. Kadın için tedbir nafakası takdiri doğru görülmemiştir (TMK. mad.169,185,186...) gerekçesiyle manevi tazminat ve tedbir nafakası yönünden bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece manevi tazminat yönünden önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN:Taraf vekilleri HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava boşanma, nafaka ve manevi tazminat isteğine ilişkindir....

      Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin belirlenen ve gerçekleşen kusurlu eylemleri nedeniyle kadının boşanma davasının kabulü, erkeğin davasının reddi doğru olup erkeğin bu yönden istinaf taleplerinin reddine, davacı-davalı kadının zina nedeniyle boşanma talebinin reddi ve lehine hükmedilen tazminat miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, toplanan delillerden zina eylemi sabit olup zinaya dayalı davanın kabulü gerekir ise de kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden zina nedeni ile açılan boşanma davasının konusuz kaldığı, yine tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile kararın ilgili hüküm fıkralarının kaldırılmasına, kadının konusuz kalan zina nedeniyle boşanma talebinin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tazminatların az olduğundan bahisle kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat...

        Bölge Adliye Mahkemesinin 08.04.2021 tarihli ve 2019/1365 Esas, 2021/549 Karar sayılı kararı ile; ... erkeğin onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma kararı verilmesini talep etmesine rağmen mahkemenin hukuki nitelemede hata yaparak evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma kararı vermesinin doğru olmadığı, kararda delillerin ret ve üstün tutma sebeplerinin gösterilmediği, kararın kusur belirlemesi yönünden yeterli gerekçeden yoksun olduğu, birleşen davadaki delillerin toplanmadığı, yargılama yapılmadığı ve hüküm kurulmadığı gerekçesi ile; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve belirtilen eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. C....

          (GENÇCAN-TMK-2, s. 1944-1945) Artık değer belirlenmediği gibi ortada ne takas edilecek bir alacak vardır ne de zina veya hayata kast nedeniyle verilmiş bir boşanma kararı bulunmadığından TMK m. 236 koşullarının gerçekleştiğine ilişkin kabul dosya ile bağdaşmamaktadır. Mahkemece yapılacak iş: TMK m. 235/1, 231, 236/1 uyarınca inceleme yaparak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....

            Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. (GENÇCAN-TMK-2, s. 1944-1945) Artık değer belirlenmediği gibi ortada ne takas edilecek bir alacak vardır ne de zina veya hayata kast nedeniyle verilmiş bir boşanma kararı bulunmadığından TMK m. 236 koşullarının gerçekleştiğine ilişkin kabul dosya ile bağdaşmamaktadır. Mahkemece yapılacak iş: TMK m. 235/1, 231, 236/1 uyarınca inceleme yaparak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....

              Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı erkek de boşanma davası açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya (TMK m.166/2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır. 3-Yukarıda 2. bentte de belirtildiği üzere toplanan delillerden, davalı-davacı erkeğin ortak çocuklar ile davacı-davalı kadına hakaret ettiği, ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı, davacı-davalı kadına da birden fazla kez fiziksel şiddet uyguladığı en son olayda kadının kafasına yumruk attığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı kadına pek kötü ve onur kırıcı davranışta bulunduğunun (TMK m. 162) kabulü gerekir....

                Manevi Tazminat Talebi yönünden: Davacı, iş aktinin yaşı sebebiyle randıman alınamaması nedeniyle feshedildiğini, iş aktinin feshediliş şekli ve gerekçesinin hakaret içerdiğini, kendisinin bu nedenle üzüntü ve stres yaşadığını, hayata küstüğünü ileri sürerek ve davalının söz konusu feshinin dava açmasına sebebiyet vermesi nedeniyle de manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, davacıya hiçbir hakaret veya onur kırıcı davranış veya ifadelerinin olmadığını beyan etmiştir. Bu konuda tarafların tanıkları dinlenmiş, davacı tanığı Esen Özkaplan "yaşlı tabiri kullanılması küçümseyici ve onur kırıcıdır." şeklinde beyanda bulunmuş, diğer davacı tanığı Kazım Çoktaşar, davacıya karşı bir hakaret görmediğini ve duymadığını, davacının yıpranmasına bizzat tanık olmadığını beyan etmiştir. Dinlenen davalı tanıkları da, davacıya karşı bir hakaretin olmadığını beyan etmişlerdir....

                UYAP Entegrasyonu