Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüm dava dosyası, tarafların istinaf nedenleri birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 15/04/2018 tarihinde resmi olarak evlendikleri, erkek tarafından 18/07/2018 tarihinde kadın tarafından karşı dava ile 06/08/2018 tarihinde erkeğin TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma ve ferilerine ilişkin, kadının TMK'nun 162 maddesi uyarınca hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı boşanma ve ferileri ile kadın tarafından ayrıca 42.226,25.TL değerli kişisel ziynet eşyası alacak davası açıldığı, İlk Derece Mahkemesince kadın tarafından TMK'nun 162 maddesi uyarınca açılan boşanma davası yönü ile olumlu veya olumsuz yönde bir karar verilmemişse de bu yönde tarafların istinaf başvuruları olmadığından bu eksikliğe değinilmekle yetinilmesi gerektiği, taraflarca usulüne uygun olarak gösterilen, İlk Derece Mahkemesince toplanan tüm deliller, ileri sürülen vakıalar, İlk Derece Mahkemesi karar ve karar gerekçeleri...

Davacı-davalı kadının bu eylemleri onur kırıcı davranış oluşturur. Bu sebeple Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesindeki boşanma sebebi oluşmuştur. O halde davalı-davacı erkeğin Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi gereğince açmış olduğu boşanma davasının kabulü gerekirken, reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

    Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 07.03.2016 tarih ve 2015/14215- 2016/4389, 08.07.2010 tarih ve 10334- 13767 sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için (TMK.md.162) her türlü onur kırıcı davranış değil, ağır derecede onur kırıcı bir davranışın gerçekleşmesi gerekir. Toplanan delillere göre, erkeğin şiddet dışındaki kusurlu davranışlarının ispat edilemediği ve/veya fiili ayrılığa konu son olaya kadar evlilik birliğinin devam etmesi nedeni ile kadın tarafından affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı, rapor içeriğine göre de erkeğin kusurlu eyleminin ağır derecede olmadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında Türk Medeni Kanununun 162.maddesine dayanılarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak, yapılan yargılama ve toplanan delillerden erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davalının müşterek haneyi terkedip gitmesi, davacı ile ilgilenmemesi, "benim hayatımda başka bir kadın var, ben artık gelmek istemiyorum" diyerek sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi, müşterek kızlarının tedavisi sonrası Kuşadası'nda çıkan tartışma sırasında eşine fiziki şiddet uygulaması, koro çalışmalarına başlayan eşine "sesin karga gibi sen onu da beceremezsin" diyerek aşağılayarak psikolojik şiddet uygulaması, birlik yükümlülüklerini yerine getirmemesi, hakaret, küfür ve tehdit etmesi şeklindeki tam kusurlu davranışları sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK'nun 162.md.) sebebine dayanarak açılan davanın reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK'nun 166/1.md.) nedenine dayanılarak açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, 80.000 TL maddi...

    DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Asıl dava, TMK'nın 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması, aldatma, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış nedeni ile boşanma ve fer'ilerine, karşı dava ise TMK'nın 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. HMK'nın 240 vd. maddelerinde tanık dinlenmesine ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Davacı-karşı davalı tanık listesinde Betül Ulukayan’ı tanık olarak göstermesine rağmen, bu tanık dinlenmediği gibi bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmişte değildir. O halde mahkemece yapılacak iş, davacı-karşı davalı taraftan bu tanığı dinletip dinletmeyeceklerinin sorularak, sonucuna göre işlem yapılmasının gerekmiştir....

    Tarafların gerçekleşen kusur, sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, , müşterek çocukların yaşı, zorunlu öğrenim döneminde bulunması temel ihtiyaçları ile eğitim öğretim ihtiyaçları, davacı kadının düzenli bir gelirinin bulunmaması nazara alındığında müşterek çocuklar için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarları yeterli bulunmuş ancak davacı kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarı ve yoksulluk nafakasının reddi hatalı görülerek davacı kadın lehine 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilerek; davacı kadının müşterek çocuklar lehine takdir edilen nafakalara yönelik istinafının reddine, kendi lehine talep ettiği tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik istinafının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Mevcut veya beklenen menfaatleri ile kişilik hakları boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebilir....

    AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/09/2021 NUMARASI : 2020/609- 2021/701 DAVA KONUSU : Boşanma (Hayata Kast, Pek Kötü Ve Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle)|Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı-davalı dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkilinin 19.03.2020 tarihinde evlendiklerini, davalının müvekkiline hakaret ettiğini şiddet uyguladığını, davalı eşin kazandığı parayı davalının uyuşturucuya harcadığını, davalının uyuşturucu madde bağımlısı olduğunu, evin giderlerine katkısının bulunmadığını, davalının müvekkile karşı küfürlerde ettiğini, belirterek öncelikle tarafların TMK 162- 163.maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesini bunun mümkün olmaması halinde tarafların Tmk....

    ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-karşı davalı kadının davası münhasıran onur kırıcı davranış nedeni ile boşanmaya ilişkindir. Onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için (TMK m.162) hertürlü onur kırıcı davranış değil, ağır derecede onur kırıcı bir davranışın gerçekleşmesi gerekir. Toplanan delillere göre, mahkemece onur kırıcı davranış olarak kabul edilen maddi vakıaların bu nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, TMK'nın 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma, ferileri, TMK'nın 162. maddesi gereğince, hayata kast, onur kırıcı davranış ve pek kötü muamele, TMK'nın 163. maddesi gereğince haysiyetsiz hayat sürme ve suç işleme nedeni ile boşanma ve ferilerine ilişkindir. Dosya kapsamı ve toplanan deliller uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından, davacının kendisine verilen kesin sürede tanık bildirmediği gibi, takip eden ilk celsede tanıklarını mahkemede hazır etmediği, dolayısı ile davasının ispatlayamadığından davasının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....

        UYAP Entegrasyonu