Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı kadın tarafından kusur belirlemesi ve davacı yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek, kadın tarafından daha önce açılan boşanma davasında tarafların boşanmalarına ilişkin karar kesinleşmeden davalının başka bir erkekle birlikte yaşamaya başladığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürerek zina nedeniyle (TMK. md.161) boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir. Kadın tarafından açılan davada verilen boşanma kararı 24.04.2014 tarihinde kesinleşmiş ve taraflar arasındaki evlilik boşanma ile sona ermiştir....

    Tarafların, Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan sebeple boşanmalarına karar verilmiş, bu sebeple verilen boşanma kararı 17.10.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma sebebi olarak kabul edilen ve diğer eşin kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi olay sebebiyle kişilik hakları zedelenen taraf, manevi tazminatı boşanma davasıyla isteyebileceği gibi, boşanmadan sonra da isteyebilir. Ya da boşanmaya bağlı olmaksızın "hakların yarışması" çerçevesinde genel hükümlere göre de talep edebilir. Bir kişinin sorumluluğu birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hakim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe zarar görene en iyi giderim imkanı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verebilir (6098 Sayılı TBK m. 60). Davacı Türk Medeni Kanununun 161.maddesine dayanan boşanma davasıyla birlikte manevi tazminat istemiştir....

      Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin birinci fıkrasına dayanan işbu boşanma davasında, hüküm boşanma yönünden kesinleşmediği gibi boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan tazminat ve nafaka gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu nedenle; davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre eldeki boşanma davası ile erkek tarafından açılmış olan davanın birleştirilerek davaların esası hakkında hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

        O halde davacı erkeğin reddedilen boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratmakla tam kusurlu olduğu halde, davalı kadın yararına maddi tazminat verilmemesi yerinde değildir. Davalı tarafından daha önce açılan boşanma davası “taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir geçimsizliğin bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmiş, karar 13.09.2002 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki boşanma davası koca tarafından, bu ret kararı mesnet yapılarak Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan “ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulmamış olması” sebebiyle açılmıştır....

          Davacı erkek, boşanma hükmü yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığından, hüküm boşanma yönünden kesinleşmiştir. Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak dosyayı yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine göndermiştir. Bölge adliye mahkemesinin “gönderme” kararı sonrası yapılan yargılama sonunda, ilk derece mahkemesinin 2021/334 Esas, 2021/501 Karar sayılı kararı ile yeniden boşanma hükmü kurularak ferilere hükmedilmiştir. İlk derece mahkemesinin 2020/336 Esas ve 2021/129 Karar sayılı kararı, boşanma yönünden istinaf başvurusuna konu edilmeyerek hüküm boşanma yönünden kesinleşmiştir. Bu itibarla, bölge adliye mahkemesinin “gönderme” kararı sonrası yeniden yapılan yargılamada kesinleşen kısımlar hakkında hüküm kurulamaz. Kesinleşen boşanma hükmü hususunda yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

            Somut olayda, ilk derece mahkemesince, taraflar arasındaki boşanma davasının reddine karar verildiği, ret kararının kesinleştiği, dava şartı gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bölge adliye mahkemesince esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Kural olarak, boşanma kararı kesinleşmedikçe mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilemez. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tasfiye gündeme gelir. Ne var ki, usul ekonomisi gözetilerek henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması öteden beri Yargıtay’ın uyguladığı bir ilkedir. Direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kurulu'na intikal eden bir dava nedeniyle, Hukuk Genel Kurulu'nun 27.06.2012 tarihli ve 2012/8-268 Esas, 2012/420 sayılı kararında, mal rejimi davasında, boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerektiğine karar verilmiştir....

              -Boşanma davasına temyiz ya da karar düzeltme aşamasında delil sunabilirsiniz, çünkü evlilik sona ermemişt -Boşanma davasına "davanın reddi gerekir" şeklindeki bozma kararına uyulmuş olsa bile delil sunabilirsiniz. Çünkü evlilik sona ermemiştir. Davadan sonra gerçekleşen eylemler hükme esas almaya kalkışılırsa sunulacak her yeni delil listesi ile boşanma davalarının kilitleneceği izahtan varestedir. Boşanma davalarında da "yükümlülüklerin evlilik sona erinceye kadar sürdüğü" gerekçesi evlilik bitene kadar her zaman ve her koşulda delil sunabilirsiniz anlamına gelmektedir. Ne Türk Medeni Kanunu ne Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri bu konuda boşanma davalarına özgü bir ayrıcalık tanındığına ilişkin hükmü bünyesinde barındırmamaktadır. Uygulama, her dava açıldığı tarihteki koşullara uygun olanarak incelenir şeklinde "hukukun temel ilkesi" ile de bağdaşmamaktadır....

                İlk derece mahkemesince karşılıklı boşanma davalarının kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ve boşanmaya ilişkin hüküm yalnızca davacı-karşı davalı erkek tarafından istinaf edilerek, erkeğin boşanma davasının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü, istinafın kapsamı dışında bırakılmak suretiyle kesinleşmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında, kadının aynı sonuca yönelen boşanma talebi, gelinen aşamada artık konusuz hale gelmiştir. Bu durumda davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının esası hakkında bir karar verilmemesi gerekir. Öyleyse, ilgili bölge adliye mahkemesince, erkeğin boşanma davasında verilen boşanma hükmünün kesinleştiği dikkate alınarak, kadının davası yönünden dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davada haklılık durumuna göre (HMK m.331) yargılama giderlerinden sorumlu olan tarafın belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

                  ise de; erkeğin boşanma davasında boşanma hükmü temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olup, kadının boşanma davasının konusu kalmamıştır....

                    O halde, kadının özel boşanma sebeplerinden zina hukuki sebebine (TMK m. 161) dayanarak açmış olduğu davasının da kabulü gerekirken reddi doğru olmamıştır. Ne var ki davacı-davalı erkeğin TMK 166/4 maddesi uyarınca fiili ayrılık hukuki sebebine dayanan boşanma davasında verilen boşanma kararı ve davalı-davacı kadının TMK evlilik birliğinin sarsılması sebebine (TMK m. 166) dayanan boşanma davasında verilen boşanma kararı temyizin kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş, davalı-davacı kadının zina sebebine dayalı boşanma davası konusuz kalmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu