"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, reddedilen boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı ... 01.02.2017 tarihli dilekçesiyle boşanma davasından feragat ettiğini bildirdiğinden bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün boşanma davası yönünden bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeple hükmün boşanma davasına ilişkin olarak BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.20.02.2017(Pzt.)...
Bu halde evlilik ölümle sona ermiş, boşanma davası konusuz kalmıştır. Gerçekleşen duruma göre, konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek, davacı mirasçılarının anlaşmalı boşanma davasında kusur tespitine yönelik talepleri hakkında ise olumlu ya da olumsuz bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir" şeklindeki gerekçe ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, davacının ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Türk Medeni Kanunu’nun 181/2. maddesi uyarınca davalının boşanmada kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı mirasçısı tarafından kusur tespiti yönünden temyiz edilmiştir....
Boşanma davası içerisinde TMK'nun 169. maddesi gereğince hükmolunan tedbir nafakası boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar. Öte yandan, HGK'nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. - 1997/776 K. sayılı ve yine HGK'nun 2009/12-239 E. - 2009/268 K. sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; "İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. İcra müdürlükleri ilamın hüküm kısmını dikkate alarak aynen infazı ile görevlidir. Sınırlı yetkili icra mahkemesinin, hükümde yer almayan bir hususu yorum yolu ile ilama eklemesi ya da var olan bir hususu çıkarması olanağı yoktur. Ayrıca icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yolu ile de belirlenemez." Somut olayda, takibe dayanak ilamda davacı boşanma davası açılması sebebi ile ayrı yaşama hakkına dayanmamış, boşanma davasından önce haklı sebeplerle ayrı yaşama hakkına dayanarak tedbir nafakası isteminde bulunmuştur....
Gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Ancak kadının boşanma davası istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olduğundan, erkeğin boşanma davasının konusu kalmamıştır. Bu durumda, davalı-davacı erkeğin boşanma davasının esası hakkında bir karar verilememesi gerekir. O halde ; erkeğin boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Davacı, bu hususun boşanma davasında ön sorun olarak ele alınıp çözümlenmesini istemiş, mahkemece de; bu husus boşanma davasında “ön sorun” olarak incelenmiş ve “davalının ... ve ...isminde iki kimliğe sahip olduğu” kabul edilerek; davacı ile ... (...)'nun boşanmalarına karar verilmiştir. Hüküm, ...'in ... olduğu belirtilmek suretiyle kurulmuştur. Boşanma davasında ön sorun olarak ortaya konulan husus halledilmeden ve evlilik kaydı düzeltilmeden boşanma kararı verilmesi mümkün olmayacaktır. Bu bakımdan ön sorun olarak incelenebilecek hususun, bağımsız (ayrı) bir dava konusu yapılıp, boşanma davasının onun sonucunu beklemesi gerekir. Bu ikisinin aynı davada birlikte ele alınıp “ön sorunlar” gibi incelenmesi aynı hükümle sonuca bağlanması usulen mümkün değildir. Bu sebeple, ön soruna ilişkin talebin, boşanma davasından tefrik edilmesi, boşanma davasının bunun sonucunu beklemesi, neticesine göre karar verilmesi doğru olacaktır....
Ne var ki, her üç davanın da niteliği boşanma davası olup, hüküm verilirken nazara alınacak en önemli husus, tarafların boşanma sebebi sayılabilecek kusurlu davranışlarıdır. Yasal süresi içerisinde ileri sürülmek kaydıyla ister asıl davada; ister birleşen veya karşı davada ileri sürülmüş olsun, dayanılan tüm delillerin toplanması, birlikte değerlendirme yapmak suretiyle tek bir kusur belirlemesi yapılması, ferî talepler yönünden de belirlenen kusur durumu dikkate alınarak tek bir hüküm kurulması da boşanma davalarında bir zorunluluktur (Yargıtay HGK 15.06.2021 tarih, 2020/2- 273 Esas ve 2021/762 Karar sayılı kararı). Boşanma davasının tarafları, boşanma istemlerinden bağımsız olarak sadece kusur durumunu, istinaf ve/veya temyiz konusu yapabilirler. Böyle bir durumda tarafların kusur durumlarının, boşanma hükmü kesinleşmeden önce açılan tüm boşanma davalarında ileri sürülen vakıa ve dayanak delillerin birlikte değerlendirilerek belirlenmesi gerekir....
, boşanma davasındaki boşanma protokolünün 5....
Davacı vekili 28/02/2023 tarihli dilekçe ekinde 21/02/2023 tarihli anlaşmalı boşanma protokolü sunmuştur. 07/04/2023 tarihli duruşma celsesinde, davacı vekili "davalı ile anlaşma sağlayamadıklarını, dosyanın çekişmeli boşanma olarak devam ettirmek istediklerini " beyan etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; "Her ne kadar müvekkil anlaşmalı boşanma protokolü imzalamış ise de bundan vazgeçmiştir. Böylelikle çekişmeli olarak açılan dosya ıslah edilerek anlaşmalı boşanma davasına çevrilmiştir. Tekrar ıslah edilip çekişmeli boşanma davasına dönme ihtimali yoktur. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ederiz. Mahkemeniz aksi kanaatte ise davalı müvekkile yapılan tebligat usulsüzdür bununda dikkate alınmasını "talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece TMK 166/3 maddesinin şartlarının oluşmaması nedeniyle açılan davanın reddine, tarafların TMK 166/1 maddesine göre boşanma davası açmalarında muhtariyetlerine karar verilmiştir....
dayalı boşanma davası, birleşen ilk dava kadın tarafından 14.02.2017 tarihinde açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1, 161. ve 162. maddelerine dayalı boşanma davası, birleşen ikinci dava ise yine kadın tarafından 02.03.2018 tarihinde açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. ve 161. maddelerine dayalı boşanma davasıdır....
Boşanma Hukukunun temel ilkelerinden birinin tarafların kusur durumlarının belirlenmesine ilişkin olduğu, Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesine dayanan iş bu karşılıklı boşanma davasında, ilk derece mahkemesinin kararı taraflarca, kadının kabul edilen boşanma davası yönünden kanun yolu başvurularına konu edilmemek suretiyle, boşanma yönünden kesinleşmiş olmakla birlikte; boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan tazminatlar, yoksulluk nafakası ve velayet gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikle değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu nedenle, davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre, eldeki karşılıklı boşanma davası ile kadın tarafından açılmış olan davanın birleştirilerek, davaların esası hakkında hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11....