DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, akıl hastalığı ve mal varlığının kötü yönetilmesi hukuksal sebebine dayanan vesayet davasıdır. TMK'nun 405/1.maddesinde "Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır." düzenlemesi bulunmaktadır. TMK'nun 409/2.maddesinde ise "Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Hakim, karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir." düzenlemesi bulunmaktadır. Buna göre akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunduğu öne sürülen kişinin kısıtlanabilmesi için resmi sağlık kurulu raporunda kişinin akıl hastalıkları tanımlanarak kısıtlanması gerektiğinin belirlenmiş olması gereklidir....
Temyiz Sebepleri Davacı erkek, eşinin evlenmeden önce akıl hastası olduğunu bilmediğini ve kendisinden saklandığını, eşinin akıl hastalığının raporla sabit olduğunu, akıl hastası bir insanla evliliğin sürdürülmesinin beklenemeyeceğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın reddi ve kusur belirlemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında, davalı kadının akıl hastalığı nedeniyle kusur yüklenip yüklenemeyeceği, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 405 inci maddesinin birinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 3....
Ne var ki; yargılama sırasında davacı-davalı erkek akıl hastalığı nedeni ile kısıtlanmış ve kendisine vasi atanmıştır. Akıl hastası olan davacı-davalı erkeğin davranışları iradi olmadığına göre, kusurundan söz edilemez. Toplanan delillerden davalı-davacı kadının geçimsizliğe neden olan davranışlarının varlığının kanıtlanamadığına ilişkin tespit yerinde ise de; davacı-davalı erkeğe kusur yüklenmesi ve boşanma davasının reddine ilişkin gerekçede, tam kusurlu olduğundan bahisle açtığı boşanma davasının reddine karar verildiğinin belirtilmesi yerinde değildir....
Türk Medeni Kanunu 405. maddesine göre; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır. Türk Medeni Kanunu'nun 409/2 maddesi, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilebileceği, hakimin karar vermeden önce, kurul raporunu gözönünde tutarak kısıtlanması istenilen kişiyi dinleyebileceğini hükme bağlamıştır. Kısıtlı adayı Nazlı Kanıbir'in davacıya karşı açtığı Mersin 2....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, Mahkemece alınan 03.02.2016 tarihli sağlık raporunda davalıda 'Bipolar Bozukluk' denilen ruhsal hastalığının bulunduğu, bu hastalığın rapor tarihine kadar 20 yıl boyunca devam ettiği, iyileşemez durumda olduğu ve evlilik birliğini yürütmeye engel nitelikte olduğunun belirlendiği, davada 4721 sayılı Kanun'un 165 inci maddesinde yazılı her iki koşulun da gerçekleştiği, davacı tarafça davalının akıl hastalığının ortak hayatı çekilmez hale getirdiği gibi hastalığının iyileşme olanağının da bulunmadığı anlaşıldığından kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile, 4721 sayılı Kanun’un 165 inci maddesi uyarınca akıl hastalığı nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı kadın için aylık 800,00 TL tedbir - yoksulluk nafakasına, davacının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Ekrem TOK Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesine sevkinin sağlandığı, 13/10/2022 tarih, 67971284/4329 sayılı raporuyla sağlık kurulu raporu düzenlendiği, rapora göre davacı-davalı kadının akıl hastası olduğu, hastalığının geçici nitelikte olmadığı, ortak hayatı diğer eş yönünden çekilmez hale getirebileceği tam olarak iyileşmesinin mümkün olmadığının rapor edildiği anlaşılmıştır. Erkeğin karşı boşanma davası yönünden davanın ıslahı; Davalı- karşı davacı vekili tarafından 05/11/2019 tarihli dilekçe ile TMK'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan karşı boşanma davasının TMK'nun 165 maddesi nedenine dayalı davacı-karşı davalı kadının akıl hastalığı nedeni ile tarafların boşanmaları yönü ile ıslah edildiği anlaşılmıştır....
Hukuksal Değerlendirme: 1 nolu isteme yönelik incelemede: Sanığın Almanya’da yaşıyor olması nedeniyle akıl hastalığından rapor alınmasının mümkün olmadığı, sanığın vermiş olduğu ifadesinde akıl hastalığı nedeniyle gittiği hastane adını ve ilaç isimlerini belirtmiş olduğundan cezai ehliyetin bulunmadığına mahkemece karar verilmiştir....
Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesinde; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her erginin kısıtlanacağı, 408. maddesinde; yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her erginin kısıtlanmasını isteyebileceği, 409. maddesinde ise; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Dosya kapsamında; ... 1. ... Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 10.03.2016 tarihli sağlık kurulu raporunda; kısıtlı adayının akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için yeterli olduğu, vasi tayinine gerek olmadığının bildirildiği, kısıtlı adayı vekilinin de duruşmada; kısıtlı adayının kısıtlanmasını gerektirecek neden bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunduğu anlaşılmıştır....
Cumhuriyet Savcısının mağdurenin akli dengesinin yerinde olup olmadığının hariçten anlaşılamadığı yönündeki tespiti ve tüm dosya içeriği karşısında, mağdurenin Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, kendisinde mevcut olduğu bildirilen şizofreni denilen akıl hastalığı nedeniyle ruhsal yönden fiile mukavemet edip edemeyeceği, fiilin ahlaki kötülüğünü müdrik olup olmadığı ve hekim olmayanlarca bu hastalığının anlaşılıp anlaşılamayacağı saptandıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması, Şizofreni denilen akıl hastalığı bulunan mağdureye, CMK.nun 234/2. maddesi uyarınca istemi aranmaksızın vekil görevlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle hükmün CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mağdure ile ilgili olarak Devlet Hastanesinin 30.07.2012 tarihli raporunda “klinik olarak hafif zeka geriliği izlenimi verdiğinin” belirtilmesi karşısında, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kuruluna sevk edilerek suç tarihi itibariyle akıl hastalığı veya akıl zayıflığı olup olmadığı, kendisine karşı işlenen eylemin ahlaki kötülüğünü idrak edip edemeyeceği, fiile karşı mukavemete muktedir olup olmadığı, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı var ise bu durumun beden veya ruh bakımından kendisini savunmasına mani olacak mahiyet ve derecede bulunup bulunmadığı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, akıl hastalığı veya zayıflığının hekim olmayanlarca veya tanıyanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı hususlarında açıklayıcı rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Sanığın mağdure ile birden fazla cinsel ilişkiye girdiğinin anlaşılması karşısında hakkında TCK'nın 43. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi...