DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki "boşanma" ve "nafaka" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı(koca) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalı koca tanığının beyanında geçen olaylardan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, yine davacı-davalı kocanın boşanma davasının reddedildiği ve davalı-davacı kadının müstakil nafaka davasının kabul edildiği halde, davalı-davacı kadın ve müşterek çocuk için takdir edilen tedbir nafakalarının, kararın kesinleşmesinden sonra da tedbir nafakası olarak devam etmesi gerekirken, davalı eş için bu nafakanın yoksulluk, müşterek çocuk için iştirak nafakası yazılmasının mahallinde her zaman düzeltilebilecek maddi hatadan kaynaklandığının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul...
Böylece, davacı karşı davalı erkek dava açmakta haklı olup, ilk derece mahkemesince davacı karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi sonucu itibarı ile doğru ise de, davalı karşı davacı kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmediğinden, davacı karşı davalı erkeğin boşanma davası konusuz hale gelmiştir....
Dava tedbir nafakası istemine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, aylık 200,00 TL tedbir nafakasının, dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesinin ardından yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiştir. Ancak, yoksulluk nafakası, boşanma sonucu yoksulluğa düşecek ağır kusurlu olmayan eşin, diğer eşten sürekli olarak isteyebileceği nafakadır. Nitekim, Türk Medeni Kanununun 175. maddesinde bu husus, "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz." şeklinde ifade edilmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22/03/2022 NUMARASI : 2022/87 ESAS, 2022/236 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Önlem Nafakası) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK.nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2009 yılında evlendiklerini, Ankara 18....
Maddesinde evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağını, boşanma kararının kesinleşme tarihind en itibaren bir yıl geçmiş olmakla yoksulluk nafakası davası açma hakkının sona ereceğini Alaşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/169- 257 E/K sayılı dosyasıda verilen kararın 03/11/2006 tarihinde kesinleştiğini, yaklaşık 13 sene evvel taraflar arasında boşanmanın gerçekleşdiğini öncelikle işin esasına girilmeden zaman aşımı itirazları sebebiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesini,, ayrıca davacı asilin boşanma davasındaki boşanma protokolünde nafaka talebinden feragat ettiğini, bu sebeple de feragat sebebi ile davacı asilin nafaka talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olup müvekkiline karşı açılmış bulunan haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini, müvekkiline karşı açılmış bulunan davanın T.M.K.nın 178.maddesinde yasal düzenleme ve itirazları doğrultusunda...
Aile Mahkemesi TARİHİ : 05/02/2014 ESAS-KARAR NO : 2013/722-2014/148 Taraflar arasındaki "boşanma" davası ile davalı tarafından açılan "nafaka" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından, kocanın boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakası ile ilgili hüküm kurulmaması ve nafaka miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalı (koca) ve ailesinin, davalı-davacıya şiddet uygulamasından sonra tarafların ayrı bir eve taşınarak yedi yıl daha evlilik birliğini sürdürdüklerinin, şiddet olayının affedildiğinin, bu nedenle boşanma sebebi sayılamayacağının, her iki tarafın da yükümlülüklerini yerine getirmediği için evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu olduğunun, davalı-davacı...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki boşanma ve nafaka davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadın, birleşen tedbir nafakası davasında ayrı yaşamakta haklı olduğunu ileri sürerek Türk Medeni Kanununun 197. madesi uyarınca tedbir nafakası talebinde bulunmuş, mahkemece davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine, tedbir nafakasına yönelik birleşen dosya yönünden ise ayrı yaşamanın haklı olduğunun ispat edilemediği değerlendirildiğinden, tedbir nafakası...
Boşanma ve tedbir davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddi-manevi tazminat (TMK m. 174/1- 2), yoksulluk nafakası (TMK m. 175), tedbir nafakası gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi, özellikle mükerrer tedbir nafakasına hükmedilmesinin ve çelişik kararların önüne geçilmesi bakımından bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikle değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu nedenle, davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre, işbu dava ile boşanma davanın birleştirilerek, davaların esası hakkında hüküm kurulması gerekmektedir. Yukarıda açıklanmaya çalışılan husus yerine getirilmeden karar verildiği dikkate alındığında; HMK’nın 353/1- a-5 maddesi anlamında hukuka uygun karar verildiğinden söz edilemez....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davalı-karşı davacının davasının reddine, dava tarihinden "itibaren geçerli olmak üzere" aylık 750 TL'nin kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Boşanma davalarında, ergin olmayan ortak çocuklar için kararlaştırılan nafakalar boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar tedbir, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra ise iştirak nafakası niteliğindedir. Oysa, mahkemece ilk hükümle ortak çocuk ... lehine hükmedilen 1.500,00 TL tedbir nafakası temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olup, bozma sonrası verilecek hükümle, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra başlamak üzere iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, tedbir nafakasını da kapsayacak şekilde "Dava tarihinden itibaren iştirak nafakasına” hükmedilmesi doğru değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK m. 175). Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillerden; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kusurlu olduğu, davacı kadının kusurunun olmadığı, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği şartları gerçekleşmiştir. O halde, davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....