Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı anne her ne kadar velayetin babaya verilmesini istememişse de boşanma davası süresinde babasının evinde olması ve anne ile babasının ekonomik olarak çocuklara bakabilecek durumda olmadıklarını düşünmesi nedeniyle istemeyerek böyle bir karar vermek zorunda kalmıştır. Oysaki müvekkil anne çocuklarını her zaman yanında istemiştir. Müvekkil boşanma davası sonrası Aydın ilinde abisinin yanında işe başlamaya karar vermiş ve artık baba evinde yaşamak zorunda kalmayacaktır, bu nedenle sayın mahkemenizin de belirtmiş olduğu üzere müşterek çocukların anne sevgisi ve bakımına en çok ihtiyaç duyulan yaşta olmaları nedeniyle müşterek çocukların velayetini davalı babaya vermek istememektedir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, boşanma ve fer'ilerine dairdir.. HMK'nın 355. maddesine göre; "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir."...

Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Buna göre, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup, bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bir çok kararında da belirtildiği üzere, boşanma ile düzenlenen velayetin değiştirilebilmesi için velayet kendisine verilen tarafın ya da velayete konu çocuğun durumunda boşanma hükmünden sonra esaslı değişikliklerin olması şart olup, ayrıca esaslı değişikliğin önemli ve sürekli olması da gerekmektedir....

Boşanma hükmüyle düzenlenen velayetin değiştirilebilmesi için ya velayet kendisine verilen tarafın ya da velayete konu çocuğun durumunda, boşanma hükmünden sonra esaslı değişikliklerin olması şarttır. Esaslı değişiklik önemli ve sürekli olmalıdır. Dosyanın incelenmesinde, tarafların Artvin Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2016/26 Esas, 2017/845 Karar sayılı 29/11/2017 tarihli kararı ile boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, tarafların istinaf etmemesi üzerine 06/02/2018 tarihinde kararın kesinleştiği, velayetin değiştirilmesi talepli eldeki davanın 03/09/2020 tarihinde açıldığı, bu süreç içinde, annenin velayetten kaynaklanan görevlerini ihmal ettiğinin ve velayetin değiştirilmesini gerektiren bir nedenin varlığının ispatlanamadığı, 03/06/2021 tarihli celsede çocuğun anne ile birlikte kalmak istediğini beyan ettiği, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır....

KARŞI OY YAZISI Tanınmasına karar verilen yabancı boşanma ilamında ortak çocuğun velayeti konusunda “birlikte velayete” karar verilmiş olması; bu konunun Türkiye’de açılan boşanma davası içinde boşanmanın fer’i olarak yeniden düzenlenmesini gerektirmez. Türk hukukunda "birlikte velayet” kurumunun düzenlenmemiş olması; nispi etkilidir. Boşanma veya ayrılık kararı sonrası velayet durumunu düzenleyen Türk Medeni Kanununun 336/2-3. maddesi, "nispi emredici nitelikte" bir hükümdür. Bu nedenle, mahkemece, birlikte velayete re'sen karar verilemez. Ancak, ana/babanın bu konuda bir anlaşması mevcut ve bu anlaşma çocuğun üstün yararına aykırı değilse; anlaşma uyarınca, birlikte velayete karar verilmesi ve çocuğun hangi ebeveyninin yanında kalacağının da kararlaştırılması gerekir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. Taraflar ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 09.09.2011 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla anlaşmalı olarak boşanmışlar, anlaşma uyarınca velayet davacı babaya verilmiş, davalı anne ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir. Davalı babanın çocuğa karşı velayet görevini savsakladığına, gereken ilgiyi göstermediğine ve davacı annenin müşterek çocukla kişisel ilişkisini engellediğine ilişkin dosya kapsamında yeterli delil bulunmamaktadır. Toplanan deliller, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğunu kabule yeterlilikte değildir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. Taraflar 26.05.2010 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla boşanmışlar, velayet davalı anneye verilmiş, davacı baba ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir. Davalı annenin çocuğa karşı velayet görevini savsakladığına, gereken ilgiyi göstermediğine ve davacı babanın müşterek çocukla kişisel ilişkisini engellediğine ilişkin dosya kapsamında yeterli delil bulunmamaktadır. Toplanan deliller, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğunu kabule yeterlilikte değildir. Velayet sahibi annenin yeniden evlenmesi,ve eşinin sabıka kaydının bulunması tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmez....

        Dava, evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma ve fer'ileri ile davacının ziynet alacağına ilişkindir. 1- Tarafların boşanma ve fer'ilerine ilişin istinaf başvurularının incelenmesinde; İlk derece mahkemesi tarafından davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların TMK'nın 166/1. maddesine göre boşanmalarına, davacı için aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddi ve 12.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir. Taraflara ait aile nüfus kayıt tablosunun incelenmesinde, yargılama devam ederken 29/10/2021 tarihinde doğan müşterek çocuk Hümeyra'nın velayeti hakkında düzenleme yapılmadığı anlaşılmıştır. Velayetin düzenlenmesi kamu düzenine ilişkin olup re'sen dikkate alınması gerekir. Bu nedenle tarafların istinaf başvurularının usulden kabulü, ilk derece mahkemesinin taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşen boşanma hükmü dışında kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir....

        Boşanma kararının keşinleşme tarihinden önce 29.06.2020 tarihinde müşterek çocuk T.C Kimlik No.lu T3 dünyaya gelmiştir. Müvekkil baba boşanma sürecine, annenin Diğer çocuklarına ilgisizliğine rağmen Yusuf'un doğumu Sırasında üzerine düşenleri yerine getilmiş, bütün ihtiyaçlarını karşılamıştır. Davalı anne boşanma davasının ardından müvekkile ait evden ayrılması gerektiği halde müvekkil evde kalmalarına müsaade etmiş, tüm iyi niyetini kullanmıştır. Davalı T1 halen müvekkile ait evde kira ödemeden ikamet etmektedir. Davalı T1 boşanma kararında Yusuf ile ilgili bir hüküm olmadığından T.C. Taşova Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/243 Esas. — 2021/682 Karar sayılı ilamı ile velayetin düzenlenmesi ile dava açmış, müşterek çocuğun velayeti sadece yaş küçüklüğü gerekçe gösterilerek davalı anneye verilmiştir. Ancak anne müşterek çocuğu bir gelir nafaka kazancı olarak görmüş, dava karara bağlanma aşamasında müşterek çocuk Yusuf'u da babaya bırakmıştır....

        (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle * taraflar arasındaki boşanma davası sonuçlanıp hükmün kesinleşmesine kadar velayetin tedbiren düzenlenmiş olduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.06.2007...

          Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Bu kapsamda, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenemeyeceği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlarda göz önünde tutulmalıdır. Velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde ana babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması kaçınılmazdır....

          UYAP Entegrasyonu