Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Davacı kadın eşin, boşanmanın fer’isi niteliğinde olmayan davalı erkek eşin soyadını kullanması isteğine ilişkin harcı yatırılarak açılmış bir davası bulunmadığı halde, isteğin kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.12.03.2015 (Prş.)...
Asliye hukuk mahkemesinin 1993/269 esas 293 karar sayılı ilamı ile boşandığını , babası Fuat Pamukoğlu nun SSK lı iken öldüğünü , bu sebeple davacıya yetim aylığı bağlandığını , Ocak 2019 da maaşı yatmayınca kuruma 23/01/2019 itibarı ile başvurulduğunu, kurumun boşandığı eşi ile bir arada yaşadığı saptandığından aylığın kesildiğini bildirdiğini, iddianın doğru olmadığını bir arada yaşanmadığını, ayrıca eski eşin Hicran adlı kadınla 04/09/2008 de evlendiğini, 28/01/2009 da boşandığını, telefon,su, doğal gaz aboneliklerinin davacıya ait olduğunu, elektrik aboneliğinin ise eski kiracıya ait olduğunu, eski eşin ikamet adreslerinin başka yerler olduğunu belirterek aylığın kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, yeniden aylık bağlanmasına ve kesilen aylıkların dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiştir....
Eldeki dosya kapsamına göre; 12.06.2012 tarihli müfettiş raporunda, yapılan çevre soruşturmasında davacının eşi olarak bildikleri kişi ile aynı adreste ikamet ettiklerini bildirildiği, boşanılan eşin işyerine gidildiğinde, davacının da işyerinde bulunması nedeniyle beyanına başvurulduğu, pasajda bulunan komşu işyerlerinde yapılan soruşturmada davacının eşi sorulduğunda boşanılan eşin beyan edildiği, kolluk araştırması sonucu tutulan 25.05.2012 tarihli tutanak içeriği ve özellikle boşanılan eşin, annesi ile yaşadığını beyan etmesi sonrası yapılan incelemede, birlikte kalındığı belirtilen ikamette boşanılan eşe ait kişisel giyim eşyasının bulunmadığının belirlendiği, tutanağın davacı ve boşanılan eş tarafından da imzalandığı belirgin olup, dava konusu dönemde davacı ile boşanılan eşin fiilen birlikte yaşadığının anlaşılması karşısında davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesi ile bozulduğu, Mahkemece, "...
İnceleme konusu davada mahkemece gerekli araştırmanın yapıldığı anlaşılmakla; Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu görevlilerince hazırlanan 29.09.2012 tarihli ve 1152 sayılı rapora göre medula sisteminden yapılan sorgulamada davalı ve boşandığı eşinin 13.07.2009-16.07.2009 tarihlerinde aynı günlerde Mersin Erdemli Devlet Hastanesinde tedavi oldukları, site yöneticisinin 18.04.2012 tarihli ifadesinde iki yıldır yönetici olduğunu ve başladığında davalı ve eşinin birlikte oturduklarını beyan ettiği, ifade tarihi itibariyle beyanın içeriğinde belirtilen sürenin boşanılan dönemi içine aldığı, yine davalı ve boşandığı eşinin aynı yöndeki beyanlarında Kayseri de boşanıp birlikte Mersin iline geldikleri, müşterek çocukların okul dönemi esas alınarak yazın boşanılan eşin davalının evinde haftada 2-3 gün kaldığı, kışın ise davalının boşanılan eşin evinde haftada 1-2 gün kaldığı, yeniden evlenene kadar bu şekilde görüşmeye devam ettikleri ve davalı ile boşandığı eşinin 28.01.2011 tarihinde yeniden...
İnceleme konusu davada mahkemece gerekli araştırmanın yapıldığı anlaşılmakla; Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu görevlilerince gerçekleştirilen soruşturmada Emniyet tarafından tutulan tutanakta’…....’nin eşi .......’den boşandığı, boşandıktan sonra 05.05.2004-21.07.2010 tarihleri arasında boşandığı eşi ile.... Mah...... Cad....
beraber yasadıklarına yönelik imzalı beyanı, boşanılan eşin Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı sırada savunmasında eşinin kendi evime 150 metre mesafede kendi ikametinde olduğunu ifade etmesi, davalı ile boşanan eşin 12.09.2011’de yeniden evlenmesi, boşanılan eşin ... olmaması, uyuşmazlık konusu dönem için yapılan Emniyet araştırmasında tarafların birlikte yaşadıkları şeklinde tutanak tutulmuş olması, ... davalı ile boşanılan eşin adresinin aynı olması ve 02.01.2012 tarihli Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru raporunun aksinin ispat edilemediği anlaşıldığı halde davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmesi, 2)Dava; yersiz olarak çekildiği iddiası ile ödenen ölüm aylıklarının tahsiline yönelik davalı borçlu aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazın iptali, %40 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, takip konusu alacağın likit, yani belirgin olması, başka bir anlatımla, hak etmediği aylıkların her ay kendisine ödenen borçlunun herhangi bir hesaplamaya...
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 20.12.1994 tarihinde boşandığı, müşterek çocuklarının velayetinin babaya verildiği, 27.10.2010 tarihli kontrol memurunun tutanak altına aldığı davacının bizzat imzalı beyanının bulunduğu, beyanda; boşandıktan sonra eski eşin Almanya'ya gittiği, sağlık güvencesi olmadığından ölen babasından ötürü dul aylığı talep ettiği, eski eşin 4 yıl sonra Almanya'dan döndüğü ve beraber yaşadıkları, tutanak tarihi itibariyle de beraber yaşadıkları, en kısa zamanda nikah yapacakları; ancak eski eşin sağlık güvencesi olmadığından nikah yapamadıklarını bildirdiği anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında yapılan emniyet araştırması sırasında ise davacının beyan değiştirdiği görülmüştür. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir...
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 22.01.2008 tarihinde boşandığı, 1999 ve 2003 doğumlu iki oğlunun velayetinin anneye verildiği, 15.12.2008 tarihli kontrol memur tutanağı ile davacının ikametgahına gidildiğinde, davacı ve eski eşin aynı evde görüldüğü, davacı ve eski eşin imzalı beyanlarında; çocuklarının sünnet düğünü nedeniyle aynı evde bulunduklarının beyan edildiği, yine tutanakta adı geçen mahalle muhtarının imzalı beyanında davacının eski eşi ile birlikte yaşadığının bildirildiği anlaşılmaktadır....
psikolojik yönden olumsuz etkileneceğini, çocuğun üstün yararı olduğunu iddia ederek, çocuğun anne soyadını kullanmasına izin verilerek "Pesen" olan soyadının "..." olarak değiştirilmesine ve nüfusa bu şekilde tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
davacının oturduğu apartmanda toprak sahibi olmaları nedeniyle dairelerinin bulunduğu, davacının mevcut adreste oğlu ile oturduğunun bildirildiği, seçim kayıtlarından davacı ve eski eşin seçim adreslerinin 2007 sonrası aynı olduğu, eski eşin 02.06.2011 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır....