Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; " davanın kabulü ile, davacı T2in evlilik soyadı olan "BAYDEMİR" soyadının iptali ile bekarlık soyadı olan "BUYRUK" soyadının kullanmasına izin verilmesine, nüfusa kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Davalı Nüfus Müdürlüğü istinaf dilekçesinde; Davacının evlilik soyadı olan Baydemir soyadının bekarlık soyadı olan Buyruk olarak değiştirmesinin mevzuata aykırı olduğundan bahisle, davanın kabulü yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dahili davalı ve davacı istinafa cevap vermemiştir. Dava, evli kadının münhasıran evlenmeden önceki soyadının kullanılmasına izin verilmesine ilişkindir (TMK m. 187). Mahkemece; davanın Türk Medeni Kanununun 187. maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir. Hukuk Genel Kurulu “emsal davalarda” gerekçesi aşağıya alınan 2014/2- 889 esas, 12015/2011 karar ve 30.09.2015 günlü kararı ile “yeni bir uygulamaya" geçmiştir....
Aile Mahkemesinin 26.10.2022 tarih 2022/842 Esas 2022/763 Karar sayılı kararı ile; Dosya arasına alınan Nüfus Kayıtlarının incelenmesinde; Davacı kadın ile davalı adamın halen evli olduğu, velayetin taraflardan herhangi birine tevdi edilmemiş olduğu, kadının kocanın soyadını kullandığı, kadının tek başına önceki soyadını kullanması davası kabul edilse dahi bu kararın çocuklara sirayet etmeyeceği, velayet hususunu değiştirmeyeceği, çocuğun ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşımasının emredici düzenleme olduğu , çocuğun soyadına ilişkin Aile Mahkemesinin görevli olduğu davaların Yargıtay ilamlarında ''Ortak Çocuğun Soyadının Velayet Hakkına Sahip Annenin Soyadı İle Değiştirilmesi'' davası olarak isimlendirildiği, bu nedenle çocuğun soyadının değiştirilmesi talebinin yukarıda açıklanan gerekçe ile tek bir sonuca varılarak Aile Mahkemesinin görev alanına gireceğinden bahsedilemeyeceği, Davacının, yasal temsilci olarak açtığı çocuğun soyadının haklı nedenle değiştirilmesi davasının (5490...
Bu duruma göre davalı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu kadının maddi tazminat talebinin reddi doğru görülmemiştir. 4-Davacı erkeğin nafakanın kaldırılması talebi yoktur. Talep olmadan re'sen nafakanın kaldırılmasına hükmedilemez. Bu husus nazara alınmadan talep dışına çıkılarak nafakanın kaldırılması doğru bulunmamıştır. 5- Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Davalı kadının ekonomik ve sosyal durumunun tespiti amacıyla mahkemece yazılan müzekkereye verilen cevapda davalı kadının çalıştığı yönünde yanıt verilmiş olmasına rağmen davalı kadın duruşmada çalışmadığını beyan etmiştir....
KARŞI OY YAZISI Mahkemece davacı-davalı kadının ziynet alacağı talebi kısmen kabul edilmiş, 2 adet bileziğin aynen, olmadığı takdirde bedelinin davalı-davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı-davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Sayın çoğunluk tarafından ziynet alacağına yönelik hükmün onanmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamına ve bir kısım tanık beyanlarına göre, davacı kadının kocasının aracı ile kaza yaptığı, araçta hasar meydana geldiği, kadının kendi rızası ile iki adet bileziği bozdurup, aracı tamir ettirdiği anlaşılmaktadır. Altınlar, kadının haksız fiili ile kocasının aracına verdiği hasarın giderilmesi amacıyla kadın tarafından bozdurulduğuna göre, bu ziynetlerin bedelini istemesi hukuka da hakkaniyete de aykırıdır. Bu yönden kararın bozulması gerektiğini düşündüğümden, sayın çoğunluğun iki adet ziynet bedeline yönelik onama kararına iştirak edemiyorum....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanan Kadının Çocuğa Kendi Soyadının Verilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne dava dilekçesinde davalı ile Gebze 4....
T4 KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni ile boşanma ( Çekişmeli ) Boşanan kadının kocasının soyadını kullanmasına izin istemi İSTİNAF KARAR TARİHİ : 11/07/2023 İSTİNAF KARARININ YAZILDIĞI TARİHİ : 11/07/2023 İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi gereğince; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı- karşı davalının verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 22/12/1970 tarihinde evlendiğini, bu evliliklerinden 1 çocuklarının olduğunu, tarafların sosyal hayatlarında uyumsuz olduğunu, müvekkili ile davalının 20 yılı aşkın süredir anlaşamamaları nedeniyle ayrı yaşadıkları, bu nedenle bu evliliğin devam etmesinde yarar olmadığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/549 E.-848 K. sayılı ilamıyla düzeltildiği ancak bu soyadı değişikliğinin karar tarihinde reşit olan davacıya teşmil edilmediğinden soyadının baba hanesinde "..." olarak kaldığı, davacının halen evli olup kocasının hanesinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 14. maddesinin 1. fıkrasında kapalı kayıt üzerinden işlem yapılamayacağı, 2. fıkrasında ise kaydın kapatılmasına ilişkin sebebin ortadan kalkmasından sonra kişisel durumda meydana gelen olayların kayda işleneceği düzenlenmiştir. Somut olayda, mahkemece kapalı kayıtta düzeltme yapılamaz ise de "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereğince düzeltme isteminin tespiti de kapsayacağı dikkate alınarak tarafların göstereceği kanıtlar toplanıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan yazılı gerekçeyle istemin tamamen reddi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
DAVALI-DAVACI DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı (koca) tarafından kusur, kadının kabul edilen boşanma davası, ziynetler yönünden, davalı-davacı (kadın) tarafından ise nafakalar ve tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı kadının Cumhuriyet Başsavcılığındaki kocası hakkındaki şikayetinden vazgeçmesinin, kocasının cezalandırılmasına engel olma niteliğinde olup, kocasının şikayete konu davranışlarını affetme veya hoşgörü ile karşılama niteliğinde olmadığının; davacı-davalı kocanın Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde de takmış olduğu altınları alarak ortak konuttan ayrıldığını bildirmek suretiyle ziynetlerin varlığı ve kendisinde olduğunu ikrar etmiş olduğunun anlaşılmasına...
Gerekçesi ile '' Davanın kabulü ile, Ordu ili, Ünye İlçesi, Liseler Mah/Köy, cilt no: 69, hane no: 35 birey sıra no: 16'da kayıtlı Hüseyin ve Nurtop kızı, 16.10.1985 doğumlu T2 aynı hane noda kayıtlı İsmail Hakkı ve Nevin'den olma 10.07.1985 doğumlu T3 ile yapılan evlilik sonucu almış olduğu Genç Kara soyadının kaldırılarak sadece "GENÇ" soyadını kullanmasına izin verilmesine, bu şekilde nüfus kütüğüne tesciline karar verilmiştir. Davalı Kartal İlçe T1 temsilcisi, davacının evlenerek edindiği koca soyadı olmaksızın tek başına evlilik öncesi soyadını kullanamayacağını, bu durumun yasalara aykırı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı ve dahili davalı istinafa cevap vermemiştir. Dava, evli kadının münhasıran evlenmeden önceki soyadının kullanılmasına izin verilmesine ilişkindir (TMK m. 187). Mahkemece; davanın Türk Medeni Kanununun 187. maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, asıl dava yönünden, tarafların şirket ortakları olduğu, çekilen paranın evde şirket temsilcisine verilmesinin mümkün olup, hayatın olağan akışına uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine, karşı dava yönünden ise, boşanan kadının kocasının yetkilisi olduğu şirkette alacağını koymasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, her ne kadar şirket hesabına paralar yatırılmış ise de, karşı davacının bu parayı kendi öz kaynaklarından ekonomik durumu itibariyle sağlamasının mümkün bulunmadığı, karşı davacının vekaleten şirket kaynaklarından sağladığı parayı şirket hesabına yatırdığı yönünde kanaat oluştuğu, sırf banka kayıtları dikkate alınarak davanın kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir....