Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

maddi-manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL maddi, 8.000,00 TL manevi tazminatın davacı karşı davalı erkekten alınarak, davalı karşı davacı kadına verilmesine, davalı karşı davacı kadının, eşinin soyadını kullanmaya devam etmesine yönelik talebinin reddine, davalı karşı davacı kadının ziynet eşyası davasının reddine karar verilmiştir....

Her ne kadar mahkemece davacı kadının şiddet gördüğü iddiasının ispatlanmadığı belirtilmişse de davacı kadın tanığı ... 27.03.2014 tarihli beyanında, davacı kadının evlerine geldiğinde yüzünde kızarıklıklar olduğunu, davacı kadına sorduğunda kocasının kendisini dövdüğünü söylediğini ifade etmiştir. Bu durumda davacı kadının davalı erkekten şiddet gördüğü sabittir. Buna göre tarafların mahkemece belirlenen kusurları yanında davalı erkeğin davacı kadına şiddet uyguladığı da anlaşılmaktadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, davacı kadına göre, davalı erkek daha ağır kusurludur. Gerçekleşen bu durum karşısında az kusurlu davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK.m.174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur tespiti ile buna bağlı olarak davacı kadının tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmasına izin verilmesi istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2. Hukuk Dairesinindir. Ancak 11.04.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2797 Sayılı Yargıtay Kanunu'nun 6644 sayılı Kanun ile değiştirilen 60. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine, 22.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Toplanan delillerden boşanmaya neden olan olaylarda; kocasını sürekli olarak başka kadınlarla olmakla suçlayan, sık sık kocasının çalıştığı yere gidip kocasını kontrol eden, diğer memurların odalarına girip ".. kadını nereye sakladınız" diyerek çalışanları da huzursuz bırakan, kocasının üzerine bıçakla yürüyen kadının daha ziyade kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.Daha ağır kusurlu olan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmolunamaz. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir....

        Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.eeeei Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 1-Davacının soyadının "..." olarak değiştirilmesi isteği yönünden: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 2-Davacı, "..." soyadı ile birlikte boşandığı kocasının soyadını kullanmasına izin verilmesini istemiştir. Bu istek TMK'nın 173. maddesinin 2. fıkrasına dayanmaktadır. 4787 sayılı Aile Mahkemeleri Kanunu' nun 4. maddesi gereğince aile hukukuna dayalı dava ve işlerde aile mahkemeleri görevlidir. O halde davanın bu istek yönünden tefrik edilip, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Dosya incelendiğinde; tanık beyanlarına göre, davalı kadının, kıskançlık göstererek kocasının ailesiyle görüşmesini istemediği, baskıcı davrandığı, kocasının ablasına hakaret ettiği bu suretle kocasına duygusal şiddet uyguladığı, buna karşılık kadının tanıklarının geçimsizliğe dair bilgilerinin olmadığı, bu suretle kocaya atfı kabil kusurlu bir davranışın ispatlanmadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadın tam kusurlu olup, davacı koca dava açmakta haklıdır. Bu sebeple davalı kadının boşanma davasının kabulüne ve kusura yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

          Bu durumda somut olayda olduğu gibi davacı annenin velisi bulunduğu Fasel, Fahid, Azab, ..., Gurbet ve Semanur'un soyadlarının değiştirilmesi konusuda açtığı davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi davacı ..., ... ... ile evli iken ... 18.02.2009 tarihinde öldüğüne, Nüfus Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönergesinin 141. maddesinde "Kocası ölen kadın yeniden evlenmedikçe ölen kocasının aile kütüğünde kalır ve kocasının soyadını taşımaya devam eder. Yazılı talebi halinde bekarlık hanesine dönerek bekarlık soyadını alıp kapanmış olan nüfus kaydı açılabilir" hükmü karşısında kocası ölen davacı, eşi hanesinde kaldığına göre ölen eşinin soyadını taşıyacağı hususu da dikkate alınmadan davacı ...'nin soyadının değiştirilmesine karar verilmesi de yerinde değildir....

            İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonunda; Davacının davasının kabulü ile, davacının kızlık soyadını kullanmasına ve evlilik soyadının kaldırılmasına karar verdiği anlaşılmıştır. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı kurum: Mahkemenin vermiş olduğu kararın soy adı kanununa aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: HMK 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, evli kadının münhasıran evlenmeden önceki soyadının kullanılmasına izin verilmesine ilişkindir (TMK m. 187)....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile güncel yüksek yargı kararları gereği, evli iken bekarlık soyadını kullanma konusunda kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu, kadının bu hakkının anayasal eşitlik ilkesinin doğal sonucu olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda düzenlenen eşitlik ilkesi kapsamında kabulü gerektiği gerekçesiyle davacı kadının kendi soyadının değiştirilmesine yönelik davasının kabulüne, davacının evlilik soyadının iptaline, kızlık soyadı ile değiştirilmesine, değişikliğin nüfusa tesciline; ancak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 321 inci maddesi uyarınca evlilik devam ederken çocuğun ailenin soyadını taşıyacağı yönünden yasal düzenlemenin mevcut olduğu, aile soyadının ise babanın soyadı olduğunu, bu maddede yer alan düzenlemenin emredici nitelikte olduğunu, taraflarca aksi kararlaştırılamayacağını ve uyulmasının zorunlu olduğunu; aynı hükmün Soyadı Nizamnamesi'nde de yer aldığını...

              NÜFUS KANUNU (MÜLGA) [ Madde 46 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve hükmün tazminatlar, nafakalar ve izin talebiyle ilgili kurulan hüküm yönünün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalının, boşandıktan sonra kocasının soyadını kullanmasına izin verilmesine ilişkin bir davası veya karşı davası bulunmamaktadır. Davalı, 24.03.2005 tarihli dilekçesi ile boşanmadan sonra kocasının soyadını taşımasına izin verilmesini istemiştir. Bununla ilgili başvuru harcını 16.06.2005 tarihinde yatırmış olması, dava açıldığı anlamına gelmez....

                UYAP Entegrasyonu