WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/549 E.-848 K. sayılı ilamıyla düzeltildiği ancak bu soyadı değişikliğinin karar tarihinde reşit olan davacıya teşmil edilmediğinden soyadının baba hanesinde "..." olarak kaldığı, davacının halen evli olup kocasının hanesinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 14. maddesinin 1. fıkrasında kapalı kayıt üzerinden işlem yapılamayacağı, 2. fıkrasında ise kaydın kapatılmasına ilişkin sebebin ortadan kalkmasından sonra kişisel durumda meydana gelen olayların kayda işleneceği düzenlenmiştir. Somut olayda, mahkemece kapalı kayıtta düzeltme yapılamaz ise de "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereğince düzeltme isteminin tespiti de kapsayacağı dikkate alınarak tarafların göstereceği kanıtlar toplanıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan yazılı gerekçeyle istemin tamamen reddi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

    DAVALI-DAVACI DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı (koca) tarafından kusur, kadının kabul edilen boşanma davası, ziynetler yönünden, davalı-davacı (kadın) tarafından ise nafakalar ve tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı kadının Cumhuriyet Başsavcılığındaki kocası hakkındaki şikayetinden vazgeçmesinin, kocasının cezalandırılmasına engel olma niteliğinde olup, kocasının şikayete konu davranışlarını affetme veya hoşgörü ile karşılama niteliğinde olmadığının; davacı-davalı kocanın Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde de takmış olduğu altınları alarak ortak konuttan ayrıldığını bildirmek suretiyle ziynetlerin varlığı ve kendisinde olduğunu ikrar etmiş olduğunun anlaşılmasına...

      Gerekçesi ile '' Davanın kabulü ile, Ordu ili, Ünye İlçesi, Liseler Mah/Köy, cilt no: 69, hane no: 35 birey sıra no: 16'da kayıtlı Hüseyin ve Nurtop kızı, 16.10.1985 doğumlu T2 aynı hane noda kayıtlı İsmail Hakkı ve Nevin'den olma 10.07.1985 doğumlu T3 ile yapılan evlilik sonucu almış olduğu Genç Kara soyadının kaldırılarak sadece "GENÇ" soyadını kullanmasına izin verilmesine, bu şekilde nüfus kütüğüne tesciline karar verilmiştir. Davalı Kartal İlçe T1 temsilcisi, davacının evlenerek edindiği koca soyadı olmaksızın tek başına evlilik öncesi soyadını kullanamayacağını, bu durumun yasalara aykırı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı ve dahili davalı istinafa cevap vermemiştir. Dava, evli kadının münhasıran evlenmeden önceki soyadının kullanılmasına izin verilmesine ilişkindir (TMK m. 187). Mahkemece; davanın Türk Medeni Kanununun 187. maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir....

      Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, asıl dava yönünden, tarafların şirket ortakları olduğu, çekilen paranın evde şirket temsilcisine verilmesinin mümkün olup, hayatın olağan akışına uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine, karşı dava yönünden ise, boşanan kadının kocasının yetkilisi olduğu şirkette alacağını koymasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, her ne kadar şirket hesabına paralar yatırılmış ise de, karşı davacının bu parayı kendi öz kaynaklarından ekonomik durumu itibariyle sağlamasının mümkün bulunmadığı, karşı davacının vekaleten şirket kaynaklarından sağladığı parayı şirket hesabına yatırdığı yönünde kanaat oluştuğu, sırf banka kayıtları dikkate alınarak davanın kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir....

        Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 13.11.2009 günlü ve 2009/577-508 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.05.2010 gün ve Hukuk-2010/121824 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı tarafından açılan davada "D… ……" olan soyadının kızlık soyadı olan "S… ….." olarak değiştirilmesini istediği, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, ancak davacının kayıtlara göre hala J… ….. D… ….. ile evli olduğu anlaşılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 187. maddesinde "Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır, ancak evlenme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir....

          Kız çocuğu yönünden, "evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kız çocuklarına" aylık bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Madde metninde, boşanma kararından söz edilmeyip “bir olgu” tanımı yapıldığından, "boşanan" kelimesinin fiilen boşanan ve "yaşamsal olarak dul” kalan şeklinde anlaşılması gerekir. Ayrıca, 5510 sayılı yasanın 35. maddesinde yer alan, "Hak sahiplerine bağlanan aylık alma şartların ortadan kalktığı tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilir." düzenlemesi uyarınca kurum tarafından yapılan araştırmada kadının eski kocasıyla beraber yaşadığı tespit edilmesi durumunda kadına verilen aylık kesilmektedir. Beraber yaşadığı tespit edildiğinde aylığı kesildiğine göre, ilk kuruma başvuruda bulunulduğu sırada kurum bu durumu bilseydi aylık bağlamayacağı sonucu çıkmaktadır. O halde, yardım almanın ön koşulu “yaşamsal olarak dul” olmaktır....

            Kız çocuğu yönünden, "evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kız çocuklarına" aylık bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Madde metninde, boşanma kararından söz edilmeyip “bir olgu” tanımı yapıldığından, "boşanan" kelimesinin fiilen boşanan ve "yaşamsal olarak dul” kalan şeklinde anlaşılması gerekir. Ayrıca, 5510 sayılı yasanın 35. maddesinde yer alan, "Hak sahiplerine bağlanan aylık alma şartların ortadan kalktığı tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilir." düzenlemesi uyarınca kurum tarafından yapılan araştırmada kadının eski kocasıyla beraber yaşadığı tespit edilmesi durumunda kadına verilen aylık kesilmektedir. Beraber yaşadığı tespit edildiğinde aylığı kesildiğine göre, ilk kuruma başvuruda bulunulduğu sırada kurum bu durumu bilseydi aylık bağlamayacağı sonucu çıkmaktadır. O halde, yardım almanın ön koşulu “yaşamsal olarak dul” olmaktır....

              Bu durumda kadının velayet hakkına dayanılarak çocuğun soyadını belirleme hakkı kapsamında dava açabilmesine olanak bulunmakla bereber, açılan davada;annenin soyadının çocuğa verilmesi talebinin kabulünün zorunlu olacağı ; başka bir ifade ile davanın kabulü zorunluluğu bulunduğu anlamına gelmez .Boşanma sonucu velayet hakkının anneye verilmiş olması, yalnız başına çocuğun soyadının değiştirilmesi için bir gerekçe olamaz. Esasen hukuki mevzuat da buna onay vermemektedir. Yasal mevzuat ve Anayasa Mahkemesinin kararında bahsi geçen Uluslararası sözleşme hükümleri gereğince bu türden bir talebin yapılabileceği konusunda duraksama bulunmamakla beraber iş bu talebin yargılamasında “küçüğün yüksek menfaati”nin de soyadı değişikliğini haklı kılmasını ispat zorunluluğu mevcuttur. Bu haklılığı ispat yükümlülüğü de bunu iddia edecek olan davacı yana aittir....

                Dairemizin 12.12.2018 tarihli kararı ile sözlü yargılamanın usule uygun yapılmadığından bahisle karar bozulmuş, bozma ilamına uyan mahkeme en son 19.09.2019 tarihi kararı ile bu kez “Davalı kadının kocasının ailesini aşağıladığı, çocuklarıyla ilgilenmediği evde temizlik ve ev işlerini yapmadığı, davacı adamın ailesinin ise müdahale ettiği, davalı kadını hakir gördükleri ve şiddet izi bulunduğu” davacı erkeğin ağır kusurlu, davalı kadının ise az kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, söz konusu bu karar yine davalı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Kadın yönünden oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle ilk kararlarda kadına yüklenmeyen “Kocasının ailesini aşağıladığı, çocuklarıyla ilgilenmediği, evde temizlik ve ev işlerini yapmadığı” vakıaları kadına kusur olarak yüklenemeyecektir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Bekarlık Soyadının Evlendikten Sonra Tek Başına Kullanılmasına İzin Verilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın, kocasının soyadı bulunmaksızın, sadece evlenmeden önceki soyadını taşımasına izin verilmesini istemiş, davalı olarak Nüfus Müdürlüğü'nü göstermiştir. Dava sonucunda verilecek karar, davacının eşi ...'ın hukuki durumunu da etkileyeceğinden, adı geçenin davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir hüküm kurulması gerekirken, eksik hasım ve inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu