Davalı/alacaklı, niza konusu ilamsız icra takibine itiraz edilmesi neticesinde takip durmuş, mahkemede itirazın kaldırılması yada itirazın iptali istemiyle dava açmamıştır. Davacı/borçlu ise hemen borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle iş bu davayı açmıştır. Borçlunun icra takibinden sonra menfi tespit davası açabilmesi için, borçlu olmadığının hemen tespit edilmesinde korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Alacaklının elinde İİK m. 68'de yazılı (itirazın kesin kaldırılmasını sağlayacak) nitelikte bir belge yoksa, borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Çünkü, borçlu, ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurduktan sonra, elinde İİK m. 68'de yazılı belgelerden biri olmayan alacaklı, ancak itirazın iptali davası (m.67) açabilir ve borçluda bu davaya karşı vereceği cevap lahiyasında, borçlu olmadığı savunmasında bulunabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık, kira alacağının tahsili istemi ile yapılan takibe vaki itirazın kaldırılması istemidir. Mahkemece, uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir. İİK'nun 269. maddesi gereğince yapılan icra takiplerinde, alacaklının adi yazılı sözleşmeye dayanması halinde, borçlunun “açıkça ve kesin olarak” imzayı reddetmesi halinde, uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden, itirazın kaldırılması talep edilemez....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 05.04.2012 gün ve 392-89 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin kaldırılması istemlerinden kaynaklandığından kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 19.Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 06.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, ipoteğin kaldırılması ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 14.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 17.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve hüküm; davalı banka tarafından çek karnesi karşılığı davacı tarafa ait taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması ve dava konusu çekler yönünden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 11.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 23.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164). Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır....
Eldeki dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takibe karşı menfi tespit istemine ilişkin olmakla, menfi tespit davaları ve kötüniyet tazminatına ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Borçlu, aslında borçlu olmadığı veya borçlu olmadığına inandığı bir borcu ödememek için, alacaklının takip yapmasını veya dava açmasını bekleyebilir. Bu durumda aleyhine başlatılan takibe itiraz edebilir. İtiraz üzerine takip duracağından, alacaklı bu itirazı bertaraf ettirmek için harekete geçtiğinde, alacaklının itirazın iptali veya kaldırılması talebi üzerine, borçlu bu konudaki savunmalarını genel mahkemede veya icra mahkemesinde ileri sürebilecektir. Diğer halde borçlu, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir....
Davalı vekili, taraflar arasında ticari ilişkinin gerçekleşmediğini ve müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise ipotek nedeniyle müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının tespitine, ipoteğin fekkine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, ipotek tesisinden sonra yanlar arasında ticari ilişki gerçekleşmediği ve buna bağlı olarak davacının davalıya borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, karşı davanın kabulüyle dayanağı bulunmayan ipoteğin kaldırılmasına ve ipotek nedeniyle davalının davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı- karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece, davalının davacıyı vekil olarak temsil ettiği davanın kabulle sonuçlandığı, o davada davalı yararına 400 TL vekalet ücretine hükmedildiği, yazılı ücret sözleşmesi olmaması nedeniyle davacının 400 TL ücret dışında bir miktardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davacının icra dosyasında 400 TL dışında borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2010/8570-12116 2-Davacı eldeki davada, icra dosyasında talep edilen miktardan borçlu olmadığının tesbiti ile yaptığı ödemelerin istirdadını istemiştir. Hal böyle olunca ve mahkemece de davacının 400 TL dışında borçlu olmadığının tesbitine karar verildiğine göre davacının icra dosyasına ödediği 400 TL dışındaki miktarın istirdadı gerekir....
Adi Ortaklığı lehine konulan 17.08.2006 tarih ve 17680 yevmiye no ile tesis edilen ipotekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile anılan ipoteğin kaldırılmasına, diğer davalılardan ... A.Ş. ve K-C Metal Ltd. Şti’nin ... 4. İcra Müdürlüğünün 2010/12508 ve 2010/12509 sayılı dosyalarında ipotek alacağı üzerine koydukları haciz şerhinin de terkinine karar verilmesini istemiştir. Davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece; davacının borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin kaldırılması istemlerinin kabulüne, davalılar ... A.Ş ve K-C Metal Ltd. Şti. lehine ipotek alacağı üzerine konulan haciz şerhlerinin terkini isteminin ise reddine karar verilmiştir....