döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacağı, kur farklarının bu kapsamda değerlendirilmeyeceği, "Borç verenin tam mükellef kurum olması" başlıklı 12.4.1. maddesinde, kullanılan borç nedeniyle, geçici vergi dönemi içinde örtülü sermaye şartlarının gerçekleşmesi halinde, o dönemde daha önce borç alan kurum tarafından giderleştirilen faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin, bu işlemin yapıldığı geçici vergi döneminde hesaben gerekli düzeltmeye tabi tutulabileceği, borç veren kurum tarafından da aynı dönem içinde düzeltme yapılabilmesinin mümkün olduğu, düzeltmenin, gider yazılan geçici vergi döneminden sonra yapılması halinde, borç alan kurum tarafından verilen düzeltme beyannamesi ile tahakkuk eden vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartıyla, borç veren kurum tarafından da (bir sonraki geçici vergi döneminde) düzeltme yapılabileceği, borç veren tarafından düzeltme yapılırken, faiz gelirlerinden örtülü sermayeye isabet...
döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacağı, kur farklarının bu kapsamda değerlendirilmeyeceği, "Borç verenin tam mükellef kurum olması" başlıklı 12.4.1. maddesinde, kullanılan borç nedeniyle, geçici vergi dönemi içinde örtülü sermaye şartlarının gerçekleşmesi halinde, o dönemde daha önce borç alan kurum tarafından giderleştirilen faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin, bu işlemin yapıldığı geçici vergi döneminde hesaben gerekli düzeltmeye tabi tutulabileceği, borç veren kurum tarafından da aynı dönem içinde düzeltme yapılabilmesinin mümkün olduğu, düzeltmenin, gider yazılan geçici vergi döneminden sonra yapılması halinde, borç alan kurum tarafından verilen düzeltme beyannamesi ile tahakkuk eden vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartıyla, borç veren kurum tarafından da (bir sonraki geçici vergi döneminde) düzeltme yapılabileceği, borç veren tarafından düzeltme yapılırken, faiz gelirlerinden örtülü sermayeye isabet...
Yerleşik Yargıtay Kararlarına göre; havale borç ödeme vasıtası, bir çeşit ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir. Somut durumda davacı, davalıya borç verdiği iddiası ile dekonta dayalı olarak takip başlatmış, itiraz üzerine eldeki davayı açmış ise de gerek takip dosyası kapsamında gerek dekontlarda paranın, davalıya borç verildiğine dair bilgi belge bulunmayıp, dekontlardan birinde "elden borç" ibaresinin de ispat külfetini yerine getirmeye elverişli olmadığı, zira paranın elden değil havale ile verilmesi karşısında borç olarak değil, borcun ödenmesi olarak gönderildiğine dair karinenin aksinin usulüne uygun deliller ile ispat edilemediği görülmektedir....
Borç verenin tam mükellef kurum olması" başlıklı kısmında; kullanılan borç nedeniyle, geçici vergi dönemi içinde örtülü sermaye şartlarının gerçekleşmesi halinde, o dönemde daha önce borç alan kurum tarafından giderleştirilen faiz, kur farkı ve benzeri giderleri bu işlemin yapıldığı geçici vergi döneminde hesaben gerekli düzeltmeye tabi tutulabileceği, borç veren kurum tarafından da aynı dönem içinde düzeltme yapılabilmesinin mümkün olduğu, düzeltmenin, gider yazılan geçici vergi döneminden sonra yapılması halinde, borç alan kurum tarafından verilen düzeltme beyannamesi ile tahakkuk eden vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartıyla, borç veren kurum tarafından da (bir sonraki geçici vergi döneminde) düzeltme yapılabileceği, hesap dönemi kapandıktan sonra, örtülü sermaye kullanan kurumun yapacağı düzeltme talebinin vergi dairesince 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca değerlendirilip sonuçlandırılacağı, bu düzeltme sonucu tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması halinde...
Davalı ... akdi ilişkiyi kabul etmeyerek eşinin verdiği borcun geri verildiğini savunmuş,diğer davalı ... ise tüm havalelerin davacıya vaktiyle verdiği borcun uyarlanarak ödenmesinden ibaret olduğunu,davacıdan elden para almadığını savunmuştur.Davalının bu savunması,borcun kabulü değil gerekçeli inkar niteliğindedir.Ayrıca banka havaleleri kural olarak ödeme vasıtası olup açıkça borç olarak verildiği şerhi taşımadıkça veya başkaca yasal delillerle ispatlanmadıkça borç verme belgesi olarak kabulü mümkün değildir.Buna göre davacı davalılara borç verdiğini yasal delillerle ispatlayamamıştır. Ne var ki davacı ... ... aleyhine açtığı davada da yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından bu davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davacının ...'...
Davacı senedin davalı ile birlikte ortak oldukları dava dışı şirkete verdiği borç para karşılığı aldığını, ancak şirketin borç ilişkisini kabul etmemesi ve iki imza ile borç altına sokulacağına dair temsil ve yetki şartına göre itiraz edildiğinden, şirket hakkındaki takipten sonuç alamadığını, senette imzası bulunan davalının şahsen sorumlu olması gerektiğinden senet bedelinin davalıdan tahsili için eldeki davayı açmıştır. Davalı ortaklıktan ayrılan davacının şirketin kredi borcundan sorumlu tutulmaması için bu senedin kendisi tarafından imzalanıp verildiğini, kredinin ödenmesi nedeniyle teminat senedinin iadesinin gerektiğini savunmuş, verilen süreye rağmen delil listesi sunmamıştır. Dosyaya sunulan senet fotokopisinde bedeli nakten yazdığı halde yan tarafında teminat senedi olduğu yazılıdır. Davacı senedin teminat senedi olduğunu kabul etmemiş, yargılama sırasında 2010/132-6456 davalıya verdiği borç para karşılığı aldığını bildirmiştir....
Davacı bu davada, davalıya 2005 mart ayı itibariyle vermiş olduğu 41,59 gram bombeli bilezik, 3 Ata lira altını ve 350,00 dolar borç para ve altının iade edilmemesi nedeniyle başlattığı icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptalini istemiş, davalı, borcunun bulunmadığını savunmuş, mahkemece, davalının borç miktarının 1.500,00 TL olduğunu ceza duruşması sırasında beyan ettiği ve alacaklının buna bir itirazı olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Somut olay bakımından yapılan incelemede, davalının ...Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2005/817 esas numaralı dosyasındaki 31.01.2006 tarihli savunmasında,” 2005 Mart ayında, 3 adet 21 nolu geniş bombe denen bileziklerden 41.49 gram bilezik, üç adet ata lira altını ve 350,00 dolar olmak üzere aldığım tarih itibariyle paraya çevrildiğinde 1.500,00 YTL borç para aldım...” borcunu ödemediğini beyan ettiği anlaşılmaktadır....
a kooperatif adına borçlanma yetkisi de verilmediğinden davacı tarafından dayanılan 25.4.2005 tarihli belge davalı ... borç altına sokmaya yeterli değildir. Davacı, davalı kooperatife ödünç verdiğini yasal delillerle ispatlayamamıştır. Hal böyle olunca mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.’ gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyma kararı sonucu yapılan yargılamada; davacı tarafından borç verildiği iddia edilen dönemde kooperatif başkanı olan ...'a kooperatif adına borçlanma yetkisi de verilmediği, kooperatif kayıtlarında bu konuda herhangi bir karar alınmadığı, davacı tarafından dayanılan belgenin davalı ... borç altına sokmaya yeterli olmadığı, davacının davalı kooperatife borç verdiğini yasal delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir....
Davacı ise, modaevi sahibi olduğunu, davalı ile sosyal hayat arkadaşı olduğundan yurt dışına ya da il dışına gittiği zamanlarda davacının, modaevinde kendisine yardım amacıyla bulunduğunu, davacının dosyaya sunduğu belgelerin, davacıya iş yerini emanet ettiği zamanlarda yapılan satışların bedellerini gösteren bilgiler olduğunu, davacıdan borç para almadığını, borç almış olsaydı bunu net olarak borç ilişkisini gösterir şekilde düzenleneceğini belirterek davanın reddini dilemiştir....
Dava, davacının yakını tarafından davalı hesabına gönderilen tutarın borç olarak gönderildiği ve bu borç nedeni ile doğan alacağın temlik alınması ile yapılan takibe itirazın iptali davasıdır. Davacı, takibe itirazın iptalini istemiş, davalı havalenin boşanma aşamasında kararlaştırılan tapu devri masrafı olarak gönderildiğini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 102. maddesinde “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır“ hükmü düzenlenmiştir. Davacının davasına dayanak yaptığı banka makbuzu, davalı hesabına yapılan havaleyi göstermektedir. Havale üzerinde “Borç Olarak” kaydı yer almaktadır. Hal böyle olunca, Somut olayda, davacının dayandığı belgede açıklama yer almakta olup, aksini ispat yükü davalı üzerinde bulunmaktadır....