Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinin tekrar ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu kredi genel sözleşmesinin 19. maddesinde belirtildiği üzere kredi borç senetlerinin bu sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğunu, ihtiyar heyetinin imzasının sadece kredi sözleşmesinde olmasının yeterli olduğunu, ayrıca kredi borç senetlerinde sadece borçlu ortağın imzasının alınacağı hususunun anılan yönetmelik hükümlere uygun olduğunu, takibe dayanak belgelerin İİK'nun 38. maddesinde sayılan belgelerden olduğunu, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK'nun 41. maddesi uygulanmasıyla İİK'nun 16. maddesi uyarınca açılmış ilamlı takibin iptali istemine yönelik şikayet davasıdır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, 1581 sayılı Kanunun 12....
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, davalı şirkete borç olarak verildiği ileri sürülen paranın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, ... 16. İcra Dairesinin 2012/3849 Esas sayılı dosyası ile 65.685,80 Euro asıl alacak, 19.948,15 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 85.633,95 Euro alacak için takip başlatmış, borcun sebebi olarak gösterdiği 7 ayrı işleme dayanmış, bu işlemlerin tarih ve miktarlarını da takip talebinde belirtmiştir. Davacı, itirazın iptalini talep ederken de, sermaye borcu kalmadığı halde bu ödemelerin kendisinden alındığını, aslında bunların davalıya verilmiş borç mahiyetinde olduğunu ileri sürmüştür....
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle, takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. İtirazın iptali davasında ispat edilecek olanın, takibe ve borçlunun itirazına konu alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası içinde bulunmadığındana kuşku bulunmamaktadır. Davacı vekili; davalıların icra takibinde borcu kabul ettiklerini ve ödediklerini savunarak ispat külfetinin davalı tarafa ait olduğunu ve borcun ödendiğinin ispat yükünün yer değiştirdiğini ileri sürmektedir. İstanbul Anadolu 15. İcra Müdürlüğü'nün 2020/ 7707 Esas sayılı dosyasında; davalılar vekili: "....Müvekkillerimizin, dosyanız alacaklısına herhangi bir borcu bulunmamaktadır....
Tasarrufun iptali davalarında alacağın doğum tarihinin dava şartı olduğu ve resen araştırılması zorunluluğuna değinilen bozma ilamı sonrasında davacı tarafından tanık gösterilmemiş ise de davalı 4. kişi tarafından gösterilen ve mahkemece dinlenen tanık beyanlarından 28/08/1998 tarihli belgeye dayalı alışveriş olmadığı ancak bir para alışverişine dayalı olarak çek verildiği açıktır. Çeklerin keşide tarihlerinin ilk satışın yapıldığı 27/10/2000 tarihinden 37 gün sonra başladığı da sunulan çeklerde bellidir. Dinlenen tanık ve borçlunun oğlu olan ... ’nın beyanına göre borç para alışverişinin 1996 sonrasında olduğu ve bundan dolayı çek keşide edildiği, tanık ... ’nin beyanına göre de 1996-1999 yılları arasında borçlu yanında çalıştığı ve çalıştığı dönem içinde davacının, davalı borçluya para verdiği anlaşılmıştır. İptali istenen ilk tasarruf tarihinin 27/10/2000 olduğu naza alındığından davacı alacağının iptali istenen tasarruftan önce doğduğu sonucuna varılmaktadır....
Davacı T1 tarafından Kayseri Genel İcra Dairesinin 2020/263280 sayılı dosyasında T7 ve T5 hakkında 30.500,00 TL asıl alacak, 4.856,55 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.356,55- TL alacak üzerinden takip başlatılıp akabinde itirazın iptali talebi ile dava açılmış ise de havale ile gönderildiği iddia edilen miktarların borç olarak verildiği hususunda ispat yükü davacıya ait olduğu, icra takibine konu miktarda paranın borç olarak gönderildiği kanıtlanamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. İtirazın iptali davasında borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için takibin haksız olması, davacı alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötüniyetli olması gerektiği alacaklının kötü niyetli olduğu konusunda ispat yükünün davalı borçluda olduğu, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu kanıtlanamamış olup, kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
30.000EURO luk borç senedi, 23.07.2008 düzenleme tarihli %7 faizli 2.000EURO luk borç senedi ile İskenderun 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/752 E sayılı dosya içeriğine dayandığını belirterek İTİRAZIN İPTALİNİ talep ve dava ettiğini, İtirazın İptali davalarında, takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamayacağını, belirterek, Davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
e verdiğini ancak davalının bu bedelin tahsili için aleyhine icra takibi başlattığını ileri sürerek , haksız takibin iptali ile borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının kendisinden 6 ay vadeli borç para isteyince takibe konu olan bedeli davacı hesabına gönderdiğini, ancak vadesi dolduğu halde ödenmediğinden icra takibi yaptığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, isbatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davalı, davacı aleyhine başlattığı icra takibinde, borcun sebebi olarak “ 10.1.2008 tarihinde hesaba nakden yatırılan 1.6.2008 vade tarihli borç “ açıklaması gösterilmiştir. Bu hali ile, davalı davacıya borç para verdiğini ve ödenmediğini ileri sürerek, karz hukuki ilişkisine dayanmış, delil olarak da 10.1.2008 tarihli havale belgesine dayanmıştır. Davacı ise, borç para almadığını ,davalının bacanağı olan ...'...
Yargıtay ilamında da belirtildiği gibi davacı tarafından davalı hesabına gönderilen havalelerde herhangi bir açıklama bulunmamakta olup, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 102. maddesinde “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır“ hükmü gereğince dosya kapsamı ve toplanan deliller dikkate alındığında davacının davalıya borç olarak gönderildiği iddia edilen paranın borç ödemesi olarak gönderildiği karine olarak kabul edilmektedir. Söz konusu karinenin aksı, yani gönderilen paraların borç olarak gönderildiği hususu davacı vekili tarafından ispat edilememiştir. Bu nedenlerle açılan davanın reddine, kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Birleşen, ihraç kararının iptali davası bakımından ise; ilke olarak, ihtarnamelerde yazılı borç ve faiz miktarına ilişkin olarak ihraç kararından önce menfi tespit davası açılması durumunda, bu davanın sonucu beklenmeden ortak hakkında ihraç kararı alınmaması gerekir. Eğer, menfi tespit davasının varlığına rağmen ihtarnamelerde yazılı borcu ödemediğinden bahisle üye hakkında ihraç kararı alınmışsa, alınan ihraç kararı geçersiz bulunmaktadır. Ancak, menfi tespit davası ihraç kararının alınmasından sonra açılmışsa, bu durumda da davacıya gönderilen ihtarnamelerde yazılı borcun doğru olup olmadığı hususu, o davanın sonucunda verilecek karar ile belirleneceğinden, mahkemece anılan dava dosyasının ihraç kararının iptali davası için bekletici sorun kabul edilmesi, anılan davada verilen karar kesinleştikten sonra bu davanın karara bağlanması gerekmektedir. Zira, ortağa bildirilen borç miktarı, gerçek borç miktarını yansıtmalıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacılar, murisleri ...'nın davalıya borç verdiğini, davalının da borcuna karşılık her biri 475 USD bedelli toplam 10 adet senet verdiğini, vadelerinde borcun ödenmemesi üzerine icra takibi yaptıklarını, ancak davalının senetlerdeki imzasını inkar etmeden ödeme itirazında bulunduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptali ile % 40 oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davacıların murisinden 4750 USD borç aldığını, borcuna karşılık da takibe konu edilen senetleri imzalayarak verdiğini, senetlerin karşılığını ödediğini, davacılara borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....