DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava, genel haciz yolu ile başlatılan (örnek 7 nolu) takipte İİK'nın 16. maddesine dayalı ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği şikayeti ve borca itiraza ilişkindir. Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2021/800 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafından borçlu aleyhine 7 örnek ilamsız icra takibi başlatıldığı ,ödeme emrinin davacı borçluya 18/01/2021 tarihinde TK 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği, iş bu tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiası ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi 28/01/2021 tarihi olarak belirtilmiştir. Öğrenme tarihinin aksi ise ancak yazılı belge ile ispatlanabilir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Dairemizin kaldırma kararı uyarınca mahkemece usulsüz tebligat şikayeti incelenerek diğer şikayet sebepleri incelenmeksizin usulsüz tebligat şikayeti ile yetkisizlik itirazının kabulüne karar verildiği görülmüştür. Davalı alacaklı vekili tarafından dosya borcunun kapandığı, davanın konusuz kaldığı iddia etmiş ise de dava tarihinden önce borcun tamamen tahsil edilmediği, geçerli bir takibin bulunduğu, dava tarihinden sonra yapılan ödeme nedeniyle davacı borçlunun şikayetinden açıkça feragat etmediği anlaşılmıştır. Çek için takip alacaklısı tarafından, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK 6 maddesi), muhattap bankanın bulunduğu yer ile yine İİK'nın 50/1 maddesi uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde takip yapılabilir....
Borçlu, takip dosyasından kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile birlikte aynı davada itiraz ve şikayetlerini ileri sürebileceği gibi tebliğ usulsüzlüğünü ayrı bir davada, borca ve imzaya yönelik itirazlarını, ayrıca takibe yönelik şikayetlerini ayrı bir davada ileri sürmesi mümkündür. Borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti ile borca ve takibe yönelik itiraz ve şikayetlerini ayrı ayrı dava açarak talep etmesi halinde borca, imzaya itiraz ve şikayetin yasal süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı usulsüz tebliğ şikayetinin sonucuna bağlıdır. HMK'nın 166/1. maddesine göre, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına kadar yargılama bekletilebilir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/546 KARAR NO : 2022/572 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : NİĞDE İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/03/2022 NUMARASI : 2022/10 ESAS 2022/106 KARAR DAVA KONUSU : Şikayeti, Yetkiye ve Borca İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri haklarında icra takibi işleminin başlatıldığını, tebligattan alacaklı vekilince aranması sonucu müvekkillerinin haberi olduğunu, yapılan tebligatların usulsüz olup, takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, yetkili icra dairesinin Biga İcra Dairesi olduğunu, imzaların 15 sene öncesine ait olduğunu, para birimi YTL olarak belirtildiğini, tedavülde olmayan bir para birimine...
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ilgili verilen kararın doğru olduğunu, ancak itirazlarının reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira tebligatın usulsüz olması nedeniyle takibin kesinleştirilmesi ve müteakip işlemlerinin yapılmasının hukuken bir anlam ifade etmediğini, bu durumda takip tarihi olan 2012 yılından sonra 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun açık olduğunu, zamanaşımı itirazının kabulü yerine reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, yine borca itiraz yönünden takibe konu senedin kredinin teminatı olarak verildiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan bir diğer takip dosyasında kredi borcunun tahsil edildiğini, bu dosyada tahsil edilen miktarın dava konusu kambiyo takibindeki borçtan mahsup edilmemesinin ve hatta kambiyo takibinin kapatılmamasının usulsüz olduğunu, mahkemece borca itirazların değerlendirilmediğini, ayrıca usulsüz tebligat şikayeti kabul edildiği halde mahkemece...
Somut olayda; Dairemizin bozma ilamında; mirasın hükmen reddi şikayeti hakkında mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın kesinleşmediği görülür ise derdestlikten bu yöne ilişkin davanın reddine karar verilmesi, aksi halde mirasın reddi davasının bekletici mesele yapılması, bu dava sonunda mirasın hükmen reddi kararı verilir ise takibin iptali yönünde hüküm tesisi, anılan dava reddedilir ise borçluların meskeniyet şikayetinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, ancak mahkemece davanın derdestlik nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilâm doğrultusunda, terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddine ilişkin kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip kapsamında ödeme emrinin davacıya tebliği işleminin usulsüz olduğunu, iddialarının kambiyo şikayeti, imzaya ve borca itirazdan çok daha önemli boyutta olduğunu, ikiz ve sahte çek iddiası ve yazılara itiraz hususlarının süreye tabi olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, takibin iptaline karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170. maddesine dayalı imzaya itiraz, İİK'nın 169. maddesine dayalı borca itiraz, İİK'nın 170/a maddesi uyarınca borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetine ilişkindir. Borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetinin İİK'nın 170/a maddesi göndermesiyle aynı Kanunun 168/3. maddesi gereğince, borca itirazın İİK'nın 168/5 maddesi uyarınca ve imzaya itirazın İİK'nın 168/4. maddesine göre ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....
Davacının borca itirazı bakımından; takip alacaklısı, borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatmış, borçlu takip konusu senede ilişkin borcunu ödediğini, bu sebeple borcunun olmadığını belirterek takibin iptalini talep etmiştir. Dava, İİK nun 169/a maddesine dayanan takibe itiraz davası olup, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borcun olmadığının veya itfa veya ihmal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itiraz kabul edilebilir....
Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; borca konu senedin müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen 28.08.2020 tarihli Ankara Yenimahalle ilçesi, İvedik OSB 63183 Ada, 3 Parsel No'lu taşınmazın alım-satımı konulu sözleşme gereği ''Teminat Senedi'' olarak düzenlendiğini, bu sözleşme sebebiyle karşı tarafça Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2021/6926 E. sayılı dosyasıyla 09.06.2021 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, 15.06.2021 tarihinde icra dosyasına itiraz edildiğini, davalı tarafça, müvekkili aleyhine aynı alacak sebebiyle mükerrer takip başlatıldığını, takip talebinde ''Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla" şerhine de yer verilmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, borca itirazlarımızın kabulüne, takibin iptaline, alacaklı aleyhine İİK 170/5. madde gereğince alacağın %20'sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına ve alacağın %10 u oranında para cezasına karar verilmesini istemiştir....
açılmadan müvekkilini temerrüde düşürecek hiçbir hukuki işlem olmadığını beyanla davanın kabulüne, borca ve faize itiraz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir....