DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, usulsüz tebligat şikayeti ve İİK'nın 169. maddesine dayalı yetkiye ve borca itiraza ilişkindir. İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2021/9736 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı vekili tarafından davacı borçlu T1 ve diğer borçlu Ali Seliz aleyhine 30/09/2020 vade tarihli senet 16/07/2020 tanzim tarihli, 40.816,33 TL bedelli senet dayanak gösterilerek kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, ödeme emrinin davacı borçlu T1'e 22/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Ödeme emri tebliğ mazbatası incelendiğinde, aynı çatı altında yaşayan yeğeni Selim Seliz imzasına Yeniköy/Kale/Denizli adresinde tebliğ edildiği görülmüştür....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/30421 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takip konusu yapılan senedin gerçek bir ticari ilişki ve borca dayanmadığını, senet metninde “malen” kaydı bulunmasına rağmen müvekkiline herhangi bir mal tesliminin yapılmadığını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2011/71360 soruşturma numarasıyla yürütülen soruşturma dosyasında alacaklı şirket sahibi tarafından verilen ifadeden de bu durumun anlaşıldığını, senedin ikrah altında imzalatıldığını, davalı alacaklının iddiası olan kardeşinin borcunu müvekkilinin ikrah olmaksızın iradi olarak üstlendiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı şirket ile müvekkilinin kardeşi olan Hayk Kiraz hakkında ticari ilişki sonucu oluşan borcun müvekkili tarafında üstlenildiğine yönelik sözleşme imzalanmadığını ve bu kapsamda irade ortaya konmadığını belirterek başkasının borcu için müvekkilini sorumlu tutma çabasında başka bir şey olmayan takibe konu senetden dolayı müvekkilinin anılan takip dosyasında...
Somut olayda, davacı tarafından usulsüz tebliğ şikayeti ile takibin iptali talebi yanında icra emrinde asıl alacağın nelerden ibaret olduğu, aylık nafakanın kimler adına ve ne nafakası olarak talep edildiği icra emrinde yazmadığından ayrıca müşterek çocuk Batuhan 07/06/2020 tarihinde 18 yaşını doldurduğundan ve müşterek çocuk davacı annesi ile birlikte yaşadığından icra emrinin iptali talebinde de bulunulmuşsa da ilk derece mahkemesince, davacının usulsüz tebliğ şikayeti, icranın ve takibin iptali taleplerine dair hüküm kurulmasına rağmen hükmün gerekçe kısmında davacının dava dilekçesindeki gerekçeleri değerlendirilerek icra emrinin iptali talebi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır....
HD 2019/7056 E-2020/3985K sayılı kararında açıklandığı gibi İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tâbidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda; borçlunun adına kayıtlı taşınmaza 17.07.2019 tarihinde haciz konulduğu, borçlu vekili tarafından icra takip dosyasına 25.07.2019 tarihinde vekaletname sunulduğu, ve borca itiraz dilekçesi verildiği, bu durumda borçlunun şikayet konusu haczi en geç 25.07.2019 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla 10.10.2019 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır. Bu nedenle mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
- K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalının ödemelerini geciktirmesi nedeniyle cari hesap borcunun doğduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde ödeme emrinin davalı şirket sekreterine 20/12/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, bu arada 24/12/2012 tarihinde davalı şirket yetkililerinin kötüniyetli olarak müvekkili şirket yetkililerini aradıklarını ve sanki icra takibi yapıldığını bilmiyormuş gibi kendilerine icra takibi yapılmadığını ve yapılmayacağını bildiren bir yazı verilmesi şartıyla borcun ödeneceğini bildirdiklerini, müvekkil şirket muhasebecisinin icra takibi yapıldığından haberdar olmaması nedeniyle teklifi kabul ettiğini, söz konusu yazıyı verdiğini ve karşılığında ileri vadeli çekleri teslim aldığını, daha sonra durumun anlaşılması üzerine müvekkilinin TBK'nın 100.maddesi gereğince söz konusu çeklerin kısmi ödemelerinin öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilerine mahsup edileceğini davalı şirket muhasebecisine hem mail yoluyla...
İcra Müdürlüğünün 2007/227 (2009/13625) esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, müvekkilinin itirazının icra mahkemesince kaldırılmasına ve temerrüt nedeniyle tahliyesine karar verildiğini, bu icra takibi derdest iken davalının kira alacağının fer'ileri için taşınmazın tahliyesi talebiyle ... 4. İcra Müdürlüğünün 2007/7392 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yaptığını, ancak ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmemesine rağmen takibin kesinleştiğini, her iki icra takibi sonucunda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından müvekiline ödenen yetim aylığına haciz uygulandığını belirterek her bir kesintinin yapıldığı tarihten başlatılacak yasal faizi ile birlikte istirdadı ve haksız kesilen yetim aylıkları nedeniyle mağdur olduğu iddiasıyla manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....
Davacı aleyhine 08/08/2012 tarihinde, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davacı borçluya 18/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davacının 5 günlük süre içinde 23/12/2018 tarihinde dava açarak şikayet ve borca itirazlarını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davacı, ödeme emri ekinde takibe dayanak belgenin gönderilmediğini iddia etmiş ise de, davacıya çıkartılan ödeme emri tebliğ parçasında, örnek 10 ödeme emri ve senet fotokopisinin bulunduğu şerhinin yer aldığı, davacı tarafın bu durumun aksini ispat edecek herhangi bir yazılı delil sunmadığı anlaşıldığından, davacının ödeme emri ekinde dayanak belge suretinin gönderilmediğine dair şikayeti doğru görülmemiştir....
Bu durumda mahkemece; borçlunun, borca itirazından önce, dayanak belgenin ödeme emri ekinde tebliğ edilmediğine ilişkin şikayeti bulunduğu gözetilerek bu yönde inceleme yapılmalıdır (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/14736 Esas 2016/15306 Karar). Yeni ödeme emrinin tebliği ile birlikte borçlunun yetkiye, borca ve imzaya itiraz hakkı yeniden doğar. Somut olayda, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılan başvuruda, dayanak belgenin ödeme emri ile birlikte gönderilmediği iddia edilmiş, ödeme emri tebliğ belgesinin incelenmesinde, takip konusu bononun ödeme emri ekinde borçluya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır....
Şti ve T2 aleyhine 80.218,79- TL bedelli, haciz istemli icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf her iki müvekkil açısından icra emrinin tebliğ tarihini 10/10/2019 olduğunu bildirerek borca itirazda bulunmuş ise de, kanunda belirtilen 5 ve 7 günlük şikayet ve borca itiraz sürelerinin dava açılış tarihi olan 06/11/2019 tarihi itibariyle geçmiş olduğu anlaşılmakla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine" şeklinde karar verilmiştir....
-Koza Şirketi tarafından temlik edildiğini, vadesinde alacağın ödenmemesi üzerine ödememe protestosu gönderilip takip başlatıldığını, senet metninde senetlerin teminat olduğuna dair şerhin bulunmadığını, borçlu takibin iptalini talep etmişse de talebinin borca itiraz olarak değerlendirilmesi gerektiğini, borçlunun borca itirazını kesin delille ispatlayamadığını, takip konusu çeklerin usul ve yasaya uygun olarak temlik alındığını beyan ederek kararın kaldırılmasını istemiştir. C....