Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ile 24.03.2020 tarihinde icra takibine ve borca itiraz edildiğini, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, ancak bu itirazın hukuki temelden yoksun olduğunu, söz konusu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, uyuşmazlığın çözülmesi amacıyla zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu ancak uzlaşma sağlanamadığını, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin takip tarihinden itibaren takipte istenen şartlarla devamına, davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, her halükarda yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır. 28.12.2003 tarihinde Kırıkkale/Keskin’de meydana gelen trafik kazasında davacı Kurum sigortalısı ......yaralanmış, Kurumca sigortalıya yapılan masrafların tahsili amacıyla davalı ile dava dışı.....ı icra takibi yapılmış, bu takibe karşı davalı borçlu vekili; borçlunun adresinin ..... olduğunu, dolayısıyla icra takibine yetkili icra dairelerinin .... dairesi olup, ...... icra dairesinin yetkili olmadığını ifade ederek, yetkiye ve ayrıca borca itiraz etmiş ve bu itiraz nedeniyle takip durmuştur. İlamsız takipte borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması karşısında, bunu kabul etmeyen alacaklıya takibin devamını sağlamak için yasada iki yol tanınmıştır....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacı hakkında kira alacağına dayalı olarak haciz ve tahliye talepli icra takibinde bulunulduğu, davacı vekili tarafından kira sözleşmesinin döviz cinsinden olduğu ve kesin hükümsüz olduğu ve alacağın likit olmadığı iddiası ile takibin iptalinin talep edildiği, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından takibin iptali talep edilmiş ise de ileri sürülen hususların takip yasağı kapsamında takibin iptali sebebi niteliğinde olmadığından iddiaların borca itiraz sonrasında itirazın kaldırılması veya iptali davasında değerlendirilmesi mümkün olduğundan mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Esas sayılı icra dosyasının bir suretinin celbi ile yapılan tetkikinde; alacaklısının T. ...Bankası ..., borçlusunun ... olup, ... tarihinde toplam 362.734,40-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu tarafından ... tarihinde borca itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, daha sonra yine borçlu tarafça ... tarihli dilekçe ile itirazından vazgeçtiğinin bildirildiği, bunun üzerine icra müdürlüğünce takibin kesinleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Kayseri ...İcra Dairesi'nin ......

        İcra dosyasının incelenmesinde icra takibinin genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi olduğu, borçlunun icra dairesine sunduğu dilekçe ile borca ve yetkiye itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin borç ve yetki yönünden durduğu, alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda 09/08/2018 tarihinde dosyanın yetkisizlik nedeniyle kapatılmasına, talep olması halinde dosyanın Çarşamba İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş olduğu, bu durumda Samsun İcra Müdürlüğünde geçerli bir icra takibi olmadığı görülmektedir. Bilindiği üzere itirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılmış geçerli bir icra takibinin olması zorunludur. Bu husus dava şartı olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilmek durumundadır. Somut olayda, yetkili icra dairesi olan Samsun icra dairelerinde usulüne uygun yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunmadığı sabittir....

          Davalı tarafça hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz edildikten sonra açılan itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine de itirazda bulunulmuştur. İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartlarından olduğundan mahkemece İİK.m.50 uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.02.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi. -KARŞI OY YAZISI- Davalı borçlu, icra dairesinin yetkilisi ve borca itiraz ettikten sonra açılan itirazın iptali davasına bakan mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir....

            Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur (Hukuk Genel Kurulunun 09.02.2011 tarih ve 2011/13-29 E., 2011/56 K., 23.05.2018 tarih ve 2017/19-910 E., 2018/1111 K. sayılı kararları)....

              Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne, 124,45 TL üzerinden takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık davanın esası hakkında karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden davacı Sendika vekilinin dava konusu ettiğini bildirdiği sendika üyelik aidatının tahsili için İcra Müdürlüğü'nün 2012/12285 sayılı ilamsız icra takibini başlattığı, davalı (kapatılan) Belediye'nin icra dairesinin yetkisine, borca ve fer'ilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davacı Sendikanın itirazın iptali için eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davasına bakan İş Mahkemesi bu davalarda davalının yerleşim yeri mahkemesinin kesin yetkili olması nedeni ile Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir....

                İş bu şartlar, itirazın iptali davasında, 6100 sayılı HMK'nun 114/2 hükmünde düzenleme yeri bulan diğer kanunlarda düzenleme yeri bulan dava şartlarındandır. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesinin usulen imkanı yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve bu itirazın olumlu veya olumsuz sonuçlandırılmadığı hallerde geçerli bir takibin bulunamayacağı açıktır. O halde bu husus İİK' nun 67. maddesi uyarınca bir dava şartıdır ve dava şartları da mahkemece re'sen gözetilmek zorundadır....

                Dolayısıyla, mahkemenin önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, icra dairesinin yetkili olmadığını tesbit etmesi halinde, borcun esasına ilişkin itirazın incelemesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı gözetilerek itirazın iptali davasının da salt bu nedenle reddine karar vermesi gerekmektedir. Buna göre, davaya konu takipte borçlunun borca itiraz ile birlikte yetkiye de itiraz ettikleri, buna karşın davacı tarafça borca yönelik itirazın iptali talep edilip yetkiye ilişkin itirazın davaya konu yapılmayarak zımnen kabul edilmiş sayılması gerektiği, böylelikle; yetkili bir icra dairesinde başlatılmış geçerli bir icra takibinin varlığı kabul edilemeyeceğinden borcun esasına girilmeksizin davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 17....

                  UYAP Entegrasyonu