Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; İİK'nın 33/a maddesinde öngörülen 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açılmış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacının alacaklı olduğu Selçuk İcra Müdürlüğünün 2010/2153 E. sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibine karşı, borçlu tarafından, takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek, icranın geri bırakılması istemiyle yapılan şikayet üzerine, Selçuk İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/45 E. ve 2016/67 K. sayılı kararı ile İİK'nın 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 12....

    davalının borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptal ile takibin devamına %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir....

    Mahkemece yapılması gereken, davacının dayandığı ödeme belgelerinde nafaka miktarına ve katlarına denk gelen ödemeler dikkate alınarak, takip talebinde istenilen aylık nafaka miktarlarına göre, davalının takip tarihi itibarı ile isteyebileceği nafaka alacağı ve işlemiş faiz miktarının belirlenmesi konusunda yeniden ek rapor alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesidir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu, icranın geri bırakılması istemi yönünden kararın usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin, HMK'nın 353/1- a/6 maddesi uyarınca icranın geri bırakılması istemi yönünden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....

    DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169., 169/a. maddeleri uyarınca yetkiye ve borca itiraz, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz ve İİK'nın 170/a. maddesi uyarınca takibe konu senedin düzenleme tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasıyla takibin iptali istemine ilişkindir. Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. Bu durumda, eldeki davanın niteliği itibariyle imzanın borçluya ait olduğunu kanıtlama külfeti davalı alacaklıya aittir....

    Aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da, inkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Somut olayda, ilk derece mahkemesince tensiple icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verildiğinden, imzaya itirazı reddedilen davacı borçlunun İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilmesi usul ve yasaya uygundur....

    Alacaklı lehdar tarafından, keşideci Nihal Modaevi ve Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şirketinin tek imza ile keşide ettiği çeke dayalı olarak, TTK'nın 678. maddesi uyarınca keşide tarihinde keşideci şirketin müşterek imza ile temsil edildiği halde, tek imza ile çek düzenlediğinden imzasından şahsen sorumlu olduğunu belirterek şirket yetkilisi gerçek kişi hakkında başlattığı takibe, borçlunun imzaya ve borca itirazı üzerine dosyada imzaya itiraza yönelik bilirkişi incelemesi yapıldığı ve imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmekle birlikte, ilk derece mahkemesince takibin şirkete yönelik olduğu yanılgısına düşülmek suretiyle itiraz şirketin borca itirazı olarak değerlendirilmek suretiyle davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Oysa, takip şirkete yönelik olmayıp, borçlu şirket yetkilisinin şahsına karşı başlatılmıştır....

    İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili tarafından, müvekkillerine murisin ölümü üzerine ödeme emri gönderildiği, ödeme emrinde beş gün içinde imza ve borca itirazda bulunulabileceği belirtildiği için imzaya itirazda bulundukları, deliller toplanmadan karar verildiği, ayrıca müvekkilleri aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin de yasaya aykırı olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip kesinleştikten sonra ölen borçlunun mirasçıları tarafından açılan imzaya ve borca itiraz davasına ilişkindir. Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Somut olayda alacaklı vekilinin, takipten sonra ölen borçlunun mirasçılarına takibi yönelttiği anlaşılmış olup, İİK'nın 53. maddesi gereğince mirasçılar hakkındaki takip, ilk takibin devamından ibaret bulunduğu için mirasçılara ödeme emri çıkarılmasına gerek yoktur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte, borçluların icra mahkemesine başvurusunda, hacizler ve taşınmaz ihalesi sonucu dosya borcunun fazlası ile ödenmiş olması nedeni ile ... 31. İcra Müdürlüğü’nün 2002/2633 Esas sayılı dosyasında ve satış işlemleri sonucu devamı niteliğinde olan 22. İcra Müdürlüğü’nün 2009/4094 Esas (önceki 2002/533 Esas) sayılı dosyasında icranın geri bırakılması ve iptalinin talep edildiği; mahkemece 22....

      İİK'nun 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, imzaya itirazın, yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Borçlunun iddiası, İİK'nun 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olup, yasal süresi içerisindeki itirazında takip konusu çekteki imzasına açıkça itirazda bulunmamıştır. Yargılama sırasında 26.04.2016 tarihli celsede ileri sürdüğü imza itirazı ise İİK'nun 168/4. maddesi uyarınca yasada öngörülen beş günlük süreden sonra yapıldığından imza itirazı geçerli değildir. O halde, mahkemece, borçlunun borca itirazı incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken, imzaya itirazı incelenerek alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi isabetsizdir....

        itirazlar yönünden dosyanın incelenmek üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi yönündeki talep hakkında karar verilmeden eksik inceleme ile imzaya itirazların reddine karar verildiğini, bu davanın sadece imzaya itirazların değil, aynı zamanda borca itirazları da içerdiğini, dava dilekçesi içeriğinden, böyle bir borcun bulunmadığını ifade ettiğiklerini yani borca da itiraz edildiğinin açık olduğunu, imzaya itiraz dışındaki tüm itirazlar borca itiraz olarak kabul edileceğinden, gerek dava dilekçesindeki borca itirazlar gerekse yargılama sırasında ortaya çıkan tahrifat hususu dikkate alındığında öncelikle haklı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken haklı borca itirazların reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, halbuki, mahkemeden, itirazların ve bilirkişi raporu ile tespit edilen tahrifat hususu doğrultusunda bilirkişilerce daha detaylı bir inceleme yapılmasının talep edildiğini, İzmir 19....

          UYAP Entegrasyonu