davalının borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptal ile takibin devamına %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir....
Her dava ve şikayet, davanın açıldığı (şikayetin yapıldığı) andaki şartlara göre değerlendirilir.(Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/12-177 esas, 2011/300 karar sayılı 11.05.2011 tarihli kararı) Kaldı ki somut olayda icra takibine konu borç, şikayetçi borçlu tarafından değil, icra kefilince ödenmiştir. İcra kefili ....'ın, İİK'nun 106-110. maddeleri uyarınca süresinde satış istenilmediği gerekçesi ile haczin kaldırılması istemiyle ilgili olarak İcra Hukuk Mahkemesi'nin 25.03.2015 tarih, 2015/360 E.-2015/268 K. sayılı ilamı ile verilen karar, borçlunun zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması isteminin incelenmesine engel değildir. O halde, mahkemece, borçlunun zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması isteminin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte takibin kesinleşmesinden sonraki dönem için takibin zamanaşımına uğradığı iddia edilir ve mahkemece bu talep kabul edilirse İİK nun 71. maddesinin yollaması ile aynı yasanın 33/a maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilir. İİK nun 33/a-2 maddesinde ise “Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.” düzenlemesi bulunmaktadır. Madde metninde de açıklandığı üzere icra mahkemesince İİK nun 33/a maddesi kapsamında verilen icranın geri bırakılmasına ilişkin kararın kesin hüküm teşkil etmesi ancak genel mahkemelerde dava açılmaması halinde söz konusudur....
senetlerine özgü haciz yolu ile yapılacak takipte ödeme emrini 25/04/2017 tarihinde tebellüğ ettiğini, alacaklıya herhangi bir borcu olmadığını, alacaklının ibraz ettiği senetlerin altındaki imzaların kendisinin olmadığını, senetlerin üzerindeki imzaların hepsinin ayrı ayrı imzalar olduğunu, birbirini tutmadıklarını, alacaklıya bir borcu olmadığını, alacaklının kendisini kefil olarak gösterdiğini, alacaklıya herhangi bir senet vermediğini, alacaklının kötü niyetli olduğunu, haksız kazanç ile zengin olma amacında olduğunu, bu nedenle senet altındaki imzaya, borca, işlemiş yasal faizi ile birlikte yan ferilerine ve avukatlık ücretine itiraz ettiğini belirterek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169., 169/a. maddeleri uyarınca yetkiye ve borca itiraz, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz ve İİK'nın 170/a. maddesi uyarınca takibe konu senedin düzenleme tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasıyla takibin iptali istemine ilişkindir. Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. Bu durumda, eldeki davanın niteliği itibariyle imzanın borçluya ait olduğunu kanıtlama külfeti davalı alacaklıya aittir....
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; İİK'nın 33/a maddesinde öngörülen 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açılmış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacının alacaklı olduğu Selçuk İcra Müdürlüğünün 2010/2153 E. sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibine karşı, borçlu tarafından, takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek, icranın geri bırakılması istemiyle yapılan şikayet üzerine, Selçuk İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/45 E. ve 2016/67 K. sayılı kararı ile İİK'nın 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 12....
itirazlar yönünden dosyanın incelenmek üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi yönündeki talep hakkında karar verilmeden eksik inceleme ile imzaya itirazların reddine karar verildiğini, bu davanın sadece imzaya itirazların değil, aynı zamanda borca itirazları da içerdiğini, dava dilekçesi içeriğinden, böyle bir borcun bulunmadığını ifade ettiğiklerini yani borca da itiraz edildiğinin açık olduğunu, imzaya itiraz dışındaki tüm itirazlar borca itiraz olarak kabul edileceğinden, gerek dava dilekçesindeki borca itirazlar gerekse yargılama sırasında ortaya çıkan tahrifat hususu dikkate alındığında öncelikle haklı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken haklı borca itirazların reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, halbuki, mahkemeden, itirazların ve bilirkişi raporu ile tespit edilen tahrifat hususu doğrultusunda bilirkişilerce daha detaylı bir inceleme yapılmasının talep edildiğini, İzmir 19....
Mahkemece yapılması gereken, davacının dayandığı ödeme belgelerinde nafaka miktarına ve katlarına denk gelen ödemeler dikkate alınarak, takip talebinde istenilen aylık nafaka miktarlarına göre, davalının takip tarihi itibarı ile isteyebileceği nafaka alacağı ve işlemiş faiz miktarının belirlenmesi konusunda yeniden ek rapor alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesidir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu, icranın geri bırakılması istemi yönünden kararın usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin, HMK'nın 353/1- a/6 maddesi uyarınca icranın geri bırakılması istemi yönünden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı hakkında başlatılan 2015/380 Esas sayılı icra dosyasının bir yıl işlem yapılmadığı gerekçesiyle işlemden kaldırıldığını ve 2018/9 Esas sayısını aldığını, borçlu T1 yönünden takibin kesinleştiğini, takibe yapılan itirazın icra müdürlüğü tarafından 31/01/2018 tarihinde reddine karar verildiğini, borçlunun takipten haber olduğunu, zaman aşımının söz konusu olmadığını, davacının iddialarının takibin kesinleşmesine müteakip 7 günlük şikayet süresi içerisinde yapılması gereken iddialar olup bu iddiaların bu davada dinlenilmesine gerek olmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, zamanaşımı sebebiyle icranın geri bırakılması (İİK m.71/2, 33/a) istemine ilişkindir....
Alacaklı lehdar tarafından, keşideci Nihal Modaevi ve Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şirketinin tek imza ile keşide ettiği çeke dayalı olarak, TTK'nın 678. maddesi uyarınca keşide tarihinde keşideci şirketin müşterek imza ile temsil edildiği halde, tek imza ile çek düzenlediğinden imzasından şahsen sorumlu olduğunu belirterek şirket yetkilisi gerçek kişi hakkında başlattığı takibe, borçlunun imzaya ve borca itirazı üzerine dosyada imzaya itiraza yönelik bilirkişi incelemesi yapıldığı ve imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmekle birlikte, ilk derece mahkemesince takibin şirkete yönelik olduğu yanılgısına düşülmek suretiyle itiraz şirketin borca itirazı olarak değerlendirilmek suretiyle davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Oysa, takip şirkete yönelik olmayıp, borçlu şirket yetkilisinin şahsına karşı başlatılmıştır....