WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2016/1776 Esas sayılı dosyasından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin 17.02.2016 tarihinde tebliği üzerine borçlunun 22.02.2016 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takibe konu çek için öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğunu ve bu nedenle borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürerek takibin iptali isteminde bulunduğu, mahkemece, borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir. Takibin kesinleşmesinden önce gerçekleşen zamanaşımı itirazı hakkında, takibin şekline göre olayda uygulanması gereken İİK'nun 168/5 ve 169/a maddeleri koşullarında inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur. İİK.’nun 71. maddesine dayalı zamanaşımı şikayeti ise; takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali için geçerlidir....

    Borçlunun zamanaşımı ve itfa itirazı, takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin olup takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren icra dairesine yapılması gerekir. Somut olayda borçlunun yasal sürede borca itirazı üzerine takip kesinleşmemiştir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz sonuç doğurmayacağından, mahkemece, bu gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...

      İcra takibinin kesinleşmesinden önceki dönemde mirasın reddedilmiş olduğu hususu maddi hukuka dayalı bir borca itiraz sebebidir. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 19.11.2014 tarihli ve 2013/12- 2240 E., 2014/929 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. Dolayısıyla davacı tarafın talebi bir şikayet olmayıp borca itiraz mahiyetinde olduğundan aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davacı borçlu tarafın borca itirazları konusunda karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiği görülmüştür....

      Maddesi gereğince reddin tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır. 2021/3857 Esas sayılı takip dosyası kapsamında değerlendirme yapıldığında ise davacı T1'a ödeme emrinin tebliğ edilemediği, bu nedenle 22/04/2022 tarihinde yapılan itirazın T1 yönünden süresinde kabulü ile icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmesinde isabetsizlik olmayıp bu durumda mirasın reddine ilişkin karar borca itiraz sebebidir. Davacı Mustafa yönünden de bu sebebe dayalı olarak icra müdürlüğüne borca itirazda bulunulmuş ve icra müdürlüğünce Mustafa yönünden takip durdurulmuştur. Davacı Ozan yönünden ise 2021/3857 Esas sayılı takip kapmasında ödeme emri 24/08/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu tarih itibarı ile mirasın reddine ilişkin dava açılmakla birlikte açılan bu davada verilen bir karar bulunmamaktadır. Nazilli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi kararı 22/03/2022 tarihli olup davacı Ozan yönünden takibin kesinleşmesinden sonraki tarihte verilmiştir....

      Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrar ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı borçlunun icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde 12/03/2021 tarihi ve sonrası için işleyen nafaka borcunun kabul edildiğini, borcun tamamına değil kısmi itirazın söz konusu olduğunu, bu durumda takibin itiraz edilmeyen alacaklar yönünden devamına karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki davalı borçlunun itirazının da haksız ve yersiz olduğunu, nafaka alacaklarının takas ve mahsuba konu edilmeyeceğini, müvekkilinin mağduriyetinin sözkonusu olduğunu, borçlunun ikrarına istinaden yeni bir ilamsız icra takibi başlatılmasında hukuki yararın bulunmadığını, ayrıca Aile Mahkemesinde açtıkları ve halen derdest olan itirazın iptali davasında da takibin durduğu tarihten öncesi için şekli bir inceleme yapılacağını, takip tarihinden sonraki işleyecek nafakaların borçlunun kabulünde olduğunu, tüm bu nedenlerle kararın kaldırılarak şikayetin...

      Borçlunun bu başvurusu üzerine, icra mahkemesi, İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 10.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da yasal 5 günlük süre içinde (14.09.2015 tarihinde) takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, borçlunun başvurusunun takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı (borca itiraz) olduğu gözetilerek İİK'nun 169/a maddesi kapsamında inceleme yapılıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 71. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayetidir. İİK'nun 71/2. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a-l. maddesi gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığının belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 04.11.1998 tarih ve 1998/12-753 E. 1998/797 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti süreye bağlı değildir. Somut olayda, alacaklının haciz talep ettiği 11.10.2010 tarihi ile yenileme talep ettiği 27.05.2015 tarihi arasında zamanaşımını kesen bir işlem yapılmadığı görülmektedir....

          Tüm dosya kapsamından ; borçlu , alacaklı tarafından başlatılan ilamsız icra takibine karşı alacaklının ve vekilinin imzalayıp kendilerine verdiğini iddia ettiği ibraname başlıklı iki adet ayrı belgeye dayanarak İİK.nun 71/1. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun ödendiğine yönelik itfa nedeniyle takibin iptali isteminde bulunmuştur. İİK.nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilmesi için itfa itirazının İİK.nun 71/1.maddesinde açıklanan nitelikte bir belge veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Borçlu tarafından sunulan adi nitelikteki belge altındaki imzanın alacaklı tarafından inkarı halinde, icra mahkemesince imza incelemesi yapılması mümkün değildir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değilse de; Alacaklı tarafından 3 adet çeke dayalı olarak yapılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, çeklerin takibin kesinleşmeden sonraki dönemde zamanaşımına uğradığını ileri sürerek takibin geri bırakılmasını istediği anlaşılmıştır. 6762 Sayılı TTK'nun 726. maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay iken 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır...

            kesinleşmesinden sonraki dönemde ise takibin kesinleşme tarihinden itibaren henüz 3 yıl geçmediğinden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur....

            UYAP Entegrasyonu