Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, yasal ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira davalı banka ile yapılan 15/02/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde 25.000- TL ye müşterek ve müteselsil kefil olduğunu, davacı ile kredinin asıl borçlusu Hüseyin ÇETİNER'in yakın akraba olduklarını, akrabalık ilişkisi içinde borçtan kurtulma yolları aradığını, Erbaa Noterliği'nin 01/11/2013 tarih 12263 yevmiye numarası ile kendisine ihtarname çekildiğini, iş yerine usulüne uygun tebligat yapıldığını, yapılan tebligata rağmen borçlunun borcunu ödemediğini, bu nedenle takip başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine borçluların malvarlıklarına haciz işlemi uygulandığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair hüküm kurulduğu anlaşılmıştır....
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; borçlu T4 Kavela Ahşap adlı şirketin birbirinin devamı olduklarını, davacı şirketin her iki şirketi tanıyan ve her ikisi ile iş yapan, borçtan kurtulma amacını bilen bir şirket olduğunu, davacı şirketin Ensar Mobilya'ya ait malları Kavela Ahşap adlı şirkete kiralamış gibi göstererek mal kaçırma konusundaki organizasyona dahil olduğunu, aynı adreste birden fazla yapılan hacizlerdin bir kısmında istihkak iddiasının ileri sürülmediğini, bir kısım hacizlerde mahcuzlara istihkak iddiasında bulunulması üzerine icra mahkemesi tarafından tümünde takibin devamına karar verildiğini, Kavela Ahşap adlı şirketin alacağa ilişkin mahkeme kararından kısa bir süre önce borçtan kurtulmak maksadıyla kurulduğunu, borçlu Ensar Mobilyanın çalışanlarının Kavela Ahşap'ın kurulmasıyla bu şirkete geçtiğini, borçlu T4 davacı Ayancık Kereste arasında çok sayıda mal ve hizmet alımlarının yapıldığını, taraflar arasında açık organik bağ bulunduğunu, davacı Ayancık Kerestenin...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ... tarihli istinaf dilekçesinde; Aralarında organik bağ bulunan davalı şirketlerin, müvekkili şirketle bir taşeronluk sözleşmesi imzaladığını, müvekkili şirketin tüm edimleri yerine getirmesine rağmen bakiye 78.420 USD alacağının ödenmediğini, bu alacağın tahsil edilmesine yönelik süreçte davalı şirketlerin sürekli kötü niyetli davranıp hiçbir olumlu adım atmadıklarını, Davalı şirketlerin alacağı sürüncemede bırakıp adeta yılgınlık politikası gütmesinin alacağın tahsil edilemeyeceğini gösterir nitelikte olduğunu, davalı şirketlerin kötüniyetli tavırlarının müvekkilin alacağını tehlikeye düşürmekte ve davalıların malvarlıklarını devrederek borçtan geçici de olsa kurtulma gibi bir düşünceyle muvazaalı birtakım işlemler, satışlar yapma tehlikesini arttırdığını, bu kadar sebebe rağmen ihtiyati haciz taleplerinin reddedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, Sonuç itibariyle; Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin ... tarihli...
Açıklanan maddi ve hukuki nedenlerle; borçtan müteselsilen sorumlu olan taraflardan ...'nın kendisine ilişkin şahsi def'i niteliğindeki ıslaha karşı zamanaşımı def'ini ileri sürerek sorumluluktan kurtulma imkanı bulunmasına rağmen, bunu ileri sürmeyerek 12.000,00 TL. maddi tazminat ile fer'ilerinden sorumluluk altına girmesinin, müteselsil sorumlu (davalımız) ...'ın durumunu ağırlaştıramayacağına ilişkin BK md. 165 hükmü dikkate alınarak, ...'nın davalıya rücu edebileceği miktar (davalı ...'ın müteselsil sorumluluk gereği sorumlu tutulduğu miktarın 1.000,00 TL. ile sınırlı olduğu; davacımız ...'nın aracın trafik sigortacısı iflas ettiği için ödediği 18.000,00 TL. için rücu hakkının bulunmadığı hususları gözden kaçırılmadan) bulunup bulunmadığının hükümde tartışılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir....
nın abonelik aldığı ve o şekilde elektrik kullanmaya devam ettiklerini, aralarında imzalanan Perakende Satış Sözleşmesi gereğince abonenin borçtan dolayı elektriğinin kesilmesinde şirket ile yapılan diğer aboneliklerinde elektriğinin kesilebileceği hükmünün bulunduğu, davacı ile eşi aynı çatı altında yaşadığı için elektriğin kesildiğini, davacı A.. K..'nın kendisine ait olan borçlarını ödediğini fakat A.K.'nın aboneliğine ait borcun ödenmediğini, davacı ile eşinin bu şekilde hareket etmelerinin borçtan kurtulma ve ödememe kastı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davalı kurumun elektrik kesme işleminde kusurlu olduğu, bu durumun dava için bağlayıcı olan kesinleşen İzmir 1. Tüketici Mahkemesinin 2010/1030 sayılı kararla belirlendiği, davacı A.. K.. ile çocukları S.. K.., A. K.'nın elektriğin kesilmesinden dolayı zor durumda kaldıkları, kişilik hakları yönünden manevi zarara uğradıkları gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacılardan R.. K.. için 2.000 TL, S.....
Taraflar arasında görülen menfi tespit davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 21.03.2012 gün ve .... sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü: - KARAR - Davacılar vekili, müvekkillerinin oğulları .... borcuna kefil oldukları için davalı tarafından iki icra takibine girişildiğini, 2001/1322 sayılı icra takibine haciz konulmuş olan davacı ...'a ait 3399 parsel sayılı taşınmazın oğulları tarafından vekaletnameyle dava dışı .... hacizli bir şekilde satış yoluyla devredildiğini, bu devir işlemiyle borcun .... nakledildiğini, satıştan sonra davalının taşınmaza satışa hars şerhini tescil ettirerek borcun naklini kabul ettiğini, sonrasında da davalının taşınmaz üzerindeki haczi kaldırarak borcu üstlenen ... borçtan kurtardığını ve borçtan feragat ettiğini, borcun nakli sebebiyle kendi borçlarının sona ermesine rağmen davalının diğer icra takibinde davacı ...'...
Kaçak elektrik kullanımı ile ilgili borçtan sorumlu olmadığını ileri sürerek davacı menfi tespit davası açmış, mahkemece 1.3.2001-1.3.2003 tarihleri arasında otelin davacıdan başka biri tarafından işletildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa menfi tespit davasına konu alacağın hangi döneme ait olduğu hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Mahkemece alacağın hangi döneme ait olduğu saptandıktan sonra davacının 4.7.2001 tarihli dilekçesinden öncesine ait elektrik borcundan sorumlu tutulması, daha sonra doğan borçtan sorumlu tutulmaması gerekirken tüm borçtan sorumlu olmadığının kabulü ile eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZUMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 450.00.-YTL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 9.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tespit davası ise 6100 sayılı HMK ' nın 106. maddesinde; 1- Tespit Davası yolu ile mahkemede bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının yada yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. 2- Tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. 3- Maddi vakıalar tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz." hükmü olarak düzenlenmiştir. Buna göre tespit davası davacı tarafın bir hukuki ilişkinin varlığı, yokluğu veya içeriğinin belirlenmesi hakkında tespit hükmü elde etmek amacıyla açtığı davadır. Tespit davası ile sadece taraflar arasında ki hukuki ilişkinin varlığı, yokluğu ya da tereddütlü içeriği tespit edilir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davalıların ikametgah adreslerinin Samsun yargı çevresi olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede ise ifa yerinin kararlaştırılmadığı, davalılar hakkında borçlu oldukları miktarın yanlış hesaplandığını, özellikle davalıların kefil olduğu da dikkate alındığında müvekkillerinin kredi kartı, çek depo bedeli ve artı para kredisinden sorumlu olamayacaklarını, davalı kefillerin asıl borçluya verilen kredi kartının kullanımından doğan borçtan, kredi kartının kullanımından doğan borçtan ve artı para kredisinden kefil sıfatı ile sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, 3. kişinin verdiği ipotek bedelinin icra takibinde borçtan mahsup edilip edilmediğinin belli olmadığını, ipotek ve teminat altına alınan bedelin borçtan mahsup edilmesini gerektiğini, davalılardan T4 ve T5 hesap kat ihtarnamesi gönderilmemiş olup davalıların hakkında alacağın muaccel hale gelmediğini, faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, davanın reddine...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davalıların ikametgah adreslerinin ... yargı çevresi olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede ise ifa yerinin kararlaştırılmadığı, davalılar hakkında borçlu oldukları miktarın yanlış hesaplandığını, özellikle davalıların kefil olduğu da dikkate alındığında müvekkillerinin kredi kartı, çek depo bedeli ve artı para kredisinden sorumlu olamayacaklarını, davalı kefillerin asıl borçluya verilen kredi kartının kullanımından doğan borçtan, kredi kartının kullanımından doğan borçtan ve artı para kredisinden kefil sıfatı ile sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, 3. kişinin verdiği ipotek bedelinin icra takibinde borçtan mahsup edilip edilmediğinin belli olmadığını, ipotek ve teminat altına alınan bedelin borçtan mahsup edilmesini gerektiğini, davalılardan ... ve...'...