"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun icra mahkemesine başvurarak senedin zamanaşımına uğradığından bahisle takibin iptalini talep ettiği, mahkemece davanın süresinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
İİK.nun 170/a-2. maddesi gereğince, icra mahkemesince, alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkının bulunup bulunmadığı re'sen araştırılmak zorundadır. Somut olayda, muteriz borçlunun, takibe konu bonoda ikinci ciranta konumunda olmasına rağmen, alacaklı tarafından senedi düzenleyene protesto keşide edilmeksizin anılan borçlu hakkında takibe geçildiği görülmektedir. Bu durumda, alacaklının, takibe dayanak bono yönünden, muteriz borçluyu (cirantayı) takip hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, bu husus re'sen gözetilerek, dayanak bono için, İİK.nun 170/a maddesi uyarınca itiraz eden borçlu (ciranta) yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptaline hükmolunması doğru değil ise de, sonuçta takip iptal edildiğinden sonucu itibari ile doğru olan mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...
İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince, icra mahkemesince, alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkının bulunup bulunmadığı re'sen araştırılmak zorundadır. O halde, dosyada keşidecinin protesto edildiğine dair bir belgeye rastlanmadığından mahkemece bu husus İİK'nun 170/a-2.maddesi gereğince resen nazara alınarak takibin muteriz borçlu yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nun 168/5. maddesi hükmü gereğince borçlunun, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması gerekir. Diğer taraftan, borçlular vekilinin dilekçesindeki açıklamaları itibariyle de; İİK.nun 170/a maddesi uyarınca, icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını gerek talep üzerine gerek resen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Somut olayda, borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusu, İİK.nun 168/5 maddesine dayalı, borcun bulunmadığı ve zamanaşımına uğradığına dair, borca itiraz ile İİK.nun 170/a maddesine dayalı şikayetidir....
İcra kefillerinin taahhüdü, kambiyo taahhüdü niteliğinde bulunmadığından, onlar bakımından uygulanacak zamanaşımı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipteki dayanak belge için TTK'nun ilgili hükümleri gereğince uygulanması gereken zamanaşımı süresi değildir. İcra kefilinin borcunun icra kefaletinden kaynaklandığı, icra kefaletinin ise İİK'nun 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğinde bulunduğu tartışmasız olup, bu gibi hallerde İİK'nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı tabiidir. O halde, mahkemece, yukarıda yapılan açıklama ve ilkeler doğrultusunda 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçip geçmediği belirlendikten sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden soraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...Dosya tüm kapsamıyla birlikte değerlendirildiğinde davanın, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takibe karşı borca itiraz mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır. İİK'nun 168. maddesi uyarınca icra müdürü, takip konusu belgenin kambiyo senedi olup olmadığını, alacaklının kambiyo hukukuna göre takip hakkının bulunup bulunmadığını incelemekle ve takip talebini anılan maddeye aykırılık halinde reddetmekle yükümlüdür. Aksi halde takip şikayet üzerine veya re'sen İİK'nun 170/a maddesine göre icra mahkemesince iptal edilir. İİK'nun 170/a maddesi borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayetini özel olarak düzenlemiş ve İİK'nun 168/3. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabi kılmıştır. Öte yandan İİK'nun 16. maddesi şikayeti düzenlemiş olup; şikayet, icra dairesinin icra ve iflas hukuku ile ilgili hükümlerini uygulamaması veya yanlış uygulaması nedenine dayanır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak, imzaya ve borca itirazlarını bildirdiği, mahkemece, pasif husumet yokluğu nedeni ile itirazın reddine karar verildiği görülmektedir. İcra mahkemesine yapılan başvuru, İİK'nun l69/a ve 170 maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz olup, yasal hasım, icra takibinin alacaklısı olan ...dir. İtiraz, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp, hasmın yanlış gösterilmesi veya hiç gösterilmemiş olması, istemin bu nedenle reddini gerektirmez....
Dava konusu senet kambiyo senedi olduğuna göre davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlaması gerekmektedir. Uyuşmazlık kambiyo hukuku yönünden değerlendirildiğinde; bilindiği üzere kambiyo senetleri (ticari senetler) ihdasi (kurucu) nitelikteki senetlerdendir. Gerçekten, bir borç için kambiyo yükleniminde bulunulması borcun yenilenmesi (tecdidi) sonucunu doğurmaz (BK., m. 133). Bu durumdaki bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri asıl borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü halinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Dava dosyamıza ait yargılama konusu çekler bakımından da durum kambiyo senedinin ihdası ve sonrasında ki tedavülünden kaynaklanmaktadır....
Bununla birlikte; İİK.’nun 170/a-2 maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Somut olayda, davacı borçlu vekili takip dayanağı senetlerde tanzim yeri bulunmadığını ve kambiyo senedi niteliği bulunmadığını ileri sürmüştür. Başvuru İİK'nun 170/a maddesi kapsamında kalan kambiyo şikayeti niteliğinde olup yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri gereğince, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde ileri sürülmesi gerekir. Borçluya gönderilen ödeme emrinin 03/12/2009 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise, icra mahkemesine 04/09/2020 tarihinde başvurduğu görülmekte olup, şikayetin yasal 5 günlük süreden sonra yapıldığı anlaşılmaktadır ( Yargıtay 12....
nin ticari teamüllere göre de alacağını aldığının kabulünün aksi halin yargılamayı gerektiği, bunun yanı sıra alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı, İİK.'nun 170/3. maddesi gereğince yargılama sırasında borçlunun borcu kısmen dahi olsa kabul etmediği anlaşılmakla İstanbul Anadolu 8. İcra Müdürlüğünün 2018/13073 esas sayılı takibinin davacı yönünden İİK 170/a-2 maddesi gereğince re'sen iptaline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "İstanbul Anadolu 8. İcra Müdürlüğünün 2018/13073 esas sayılı takibinin davacı yönünden İİK 170/a maddesi gereğince iptaline" karar verildiği görülmüştür....