Aş lehine 5.500- TL değerinde senet imzalandığını, söz konusu alacağın tahsili için Kayseri 1.İcra Dairesinin 2018/9079 esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, borçlunun icra takibine itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, borçlunun yaptığı itirazda haksız olduğunu, borçlunun itirazının herhangi bir bilgi ve belgeye dayanmadığını, davalı borçlunun haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İİK'nun 170/a-2. maddesine göre; “İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” Somut olayda takibe dayanak bonoda lehtarın dava ve takip dışı Nalkıran Kardeşler Çay petrol Limited Şirketi keşidecinin ... olduğu, bononun arka yüzünde ilk cironun takip alacaklısı ...'a ait olduğu, senet arkasında senedin lehtardan alacaklıya geçtiğine dair bir ciro bulunmadığı anlaşılmıştır. Takibe dayanak yapılan bonoda, ilk cironun, lehtar Nalkıran Kardeşler Çay petrol Limited Şirketi tarafından yapılması gerekmekte olup, bono arkasında adı geçenin cirosu bulunmadığından, ciro silsilesinin kopuk olduğu ve alacaklının yetkili hamil olmadığı anlaşılmıştır....
Öte yandan, keşide yeri unsuru bulunmayan dayanak belge bono olarak kabul edilemeyeceğinden, TTK'nın 776/1-f maddesinde öngörülen koşulu taşımayan bu belgeye dayanarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılması da mümkün değildir. İİK'nın 170/a-2. maddesine göre; ''İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı husularını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.'' Somut olayda, takip konusu senetlerden 15.10.2017 tanzim, 30.04.2018 vade tarihli icraya konu senette tanzim yeri bulunmadığı görülmektedir. Bölge Adliye Mahkemesinin, istinaf edenin sıfatı dolayısıyla keşide yeri olmadığının göz ardı edileceği gerekçesi ile hüküm kurulmuş ise de; İİK 170/a-2 gereği re'sen incelenmesi gerekeceğinden hüküm yerinde görülmemiştir....
İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re’sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.'' şeklinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde borçlunun süresi içerisinde itiraz veya şikayette bulunması halinde alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunup bulunmadığı hususlarının resen nazara alınacağı ve takibin iptal edilebileceği düzenlenmiştir. Alacaklı tarafından açılan icra müdürlüğü işlemine karşı şikayet davasında borçlu tarafından yapılmış bir şikayet olmadığı halde takibin resen iptaline karar verilmesi yerinde değildir....
Baki Kuru-İcra ve İflas Hukuku El Kitabı s. 99) İstinaf incelemesi talep edilen olayda borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, borçlunun icra mahkemesinde borca itirazı üzerine mahkemenin 12.06.2017 tarihli ara kararı ile takibi tedbiren durdurduğu, akabinde 28.11.2019 tarihli kararı ile davayı reddettiği, borçlunun tedbirin HMK nın 397/2 maddesi gereğince devam ettiği bu nedenle hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi yönündeki talebinin müdürlüğün 10.07.2020 tarihli kararı ile kabul edilerek dosyadaki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, alacaklının 15.07.2020 tarihli talebi sonrası ise bu kez haciz taleplerinin kabulüne karar verildiği görülmüştür....
Zira yukarıda da vurgulandığı gibi kambiyo senedinden doğan sorumluluğun temini gayesi, doğal olarak bu teminatın esas alacakla birlikte devredilmesini gerektirir; kambiyo senedini ciro yoluyla devralacak kimsenin de bunu görebilmesi lazımdır (Sengir, T.: Aval Hukuku, Ankara 1967, s.10). Kambiyo senedi dışında verilmiş bir teminatın, aval olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Aval gerek üçüncü bir şahıs gerekse poliçeye imza koyan diğer bir şahıs tarafından verilebilir. Türk Ticaret Kanunu'nun 701/4 maddesine göre aval beyanında kimin için verildiği belirtilmemişse avalin keşideci hesabına verildiğinin kabulü gerekir. Bu aşamada kefalet sözleşmesine ilişkin hükümlerin aval bakımından uygulanmasının mümkün olup olmadığı da tartışılmalıdır. Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olan kefalet ve Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenmiş olan aval, bir borç ilişkisinde alacaklının alacağını tam olarak alabilmesi noktasında kişisel birer teminattır....
Zamanaşımına uğramış olan çekler yönünden kambiyo hukukuna dayalı haklar yitirilir ise de, taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde bu gibi çeklere yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve alacaklının alacağını her türlü delille ispatlaması mümkün hale gelir. Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; dava konusu çekin kambiyo hukuku yönünden zamanaşımına uğramış ise de; dava ve cevap dilekçesi dikkate alındığında taraflar arasındaki temel ilişkinin (ciro zinciri gereği) 10 yıllık genel zamanaşımına tabi olduğu, anılan sebeple davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve diğer deliller dikkate alındığında davacının dava konusu çek sebebiyle davalıya borçlu olduğu anlaşılmıştır. Aksi yönde davacı tarafça sunulmuş yeterli delil bulunmamaktadır. Dava konusu çekin---- davacı tarafından yapılan kısmi ödeme --------tarihidir....
Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkiden doğan talep hakkına ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (HGK'nun 2011/19-473 Esas 2011/607 Karar 2003/19-781 Esas 2003/768 Karar sayılı ilamları) Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında, senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebi karşılaştırılarak, ispat yükünün kime düşeceği belirlenir. Kural olarak menfi tespit davasında davacı, dava konusu borcun hiç doğmadığını davalı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını ileri sürerse ispat yükü davalıya aittir. Zira hukuki ilişkinin varlığını ileri süren davalıdır. Ancak davacı hukuki ilişkinin varlığını kabul edip başka bir nedenle geçersiz olduğunu (ya da sona erdiğini) ileri sürerse, bu durumda ise ispat yükü davacıdadır. Davacı bu durumda, varlığını kabul ettiği hukuki ilişkinin sona erdiğini ileri sürmekle ispat yükünü de üzerine almış olur....
Zira bir borç ilişkisi için kambiyo taahhüdünde bulunulması tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça TBK’nin 133/2 maddesi gereğince borcun yenilenmesi sonucunu doğurmaz; kambiyo senedinin ifa yerine değil ifa uğruna verilmiş olduğu kabul edilir. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü hâlinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Bu sebeple taraflar arasındaki temel borç ilişkisindeki bozukluklar kambiyo ilişkisini etkilemez....
Davacının istinaf başvurusu yönünden yapılan inceleme sonucunda; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Borçlunun Kambiyo Hukuku Bakımından Şikayeti” başlıklı 170/a-2 maddesinde; “İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” hükmü bulunmaktadır. Buna göre; icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını resen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir....