Davalılar vekili, satışın gerçek olduğunu, borcun doğum tarihinin 27/06/2012 tarihi olduğunu, iptali istenen tasarrufun doğum tarihinin ise 04/04/2012 olduğunu tasarrufun iptali davasının ilk şartı olan tasarrufun borçtan sonra gerçekleşmesi kuralının gerçekleşmediğini, davacının 4.000,00 TL elden para verdiği iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin 2010 yılında davacıdan 10.000,00 TL borç aldığını ve borcunu ödeyerek borç ilişkisini 2010 yılında sona erdirdiğini belirterek ve mal kaçırma amacı olmadığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
İthalat ve ihracat birimleri ile Türkiye'den yurtdışına gidecek mallar, yurtdışından Türkiye'ye gelecek mallar ve farklı iki yurtdışı ülkeleri arasındaki uluslararası nakliye işlerini yürüttüğünü, tarafların ticari defterlerine göre 2021 yılından davalı yanın devrettiği borç bakiyesi 7.437,12 USD olup, 2022 yılından devreden borç bakiyesi de 2.864,75 USD olup, 2023 yıl içerisinde davalıya takip tarihine kadar 3 adet fatura kesilmiş olup, 29/3/2023 takip tarihinde ekstrede 2.125,10 USD borç için müvekkili şirketten yasal takibe geçilmesi talebi gelmiş olup, icra takibinin başlandığı aynı gün (29.03.2023) davalı yanca 350,-USD kısmi ödeme yapıldığı tespit edildiğini, işbu nedenle itirazın iptali davalarında takip tutarı olan 2.125,10 USD üzerinden değil, (haricen müvekkil şirkete yapılan tahsilat icra müdürlüğüne beyan edilmiş ve harcı ödenmiştir ) bakiye borç tutarı olan 1.775,10 USD üzerinden açıldığını, tüm bu açıklanan nedenlerle fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak...
Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasındaki borç ilişkisinin kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, davalı bankanın ilamsız icra takibine girişilmesine rağmen kredi sözleşmesine binaen aldığı kambiyo senedi ile yeni bir takip başlattığını, senedi borç miktarından daha yüksek bir meblağ ile doldurarak mükerrer ve haksız bir takip başlattığını belirterek, senede dayalı başlatılan ... İcra Müdürlüğünün 2007/2104 sayılı dosyadaki icra takibinin iptaline, senetten dolayı borçlu olunmadığının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı banka vekili, açılan davayı kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere, bilirkişi asıl ve ek raporuna göre, asıl dava da itirazın iptali davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile asıl borçlu ... Ltd. Şti’nin ......
Davacı alacaklı, 29.05.2009 günlü icra takibiyle 120.300,00 TL asıl kira alacağı ile işlemiş faizi 4.683,46 TL'nin toplamı 124.983,46 TL borcun davalı kiracıdan tahsili talebinde bulunmuş, davalı icra takibine vaki itirazında, icra takibine konu kira borcundan 16.886,40 TL ile buna tekabül eden faiz bedeli 667,13 TL'nin varlığını kabul ederek, bu miktarı icra dosyasına ödeyeceğini, geri kalan 103.413,60 TL asıl borç ve faiz olarak da 4.016,33 TL'lik kısmına kısmi itirazda bulunmuştur. Davacı, dava dilekçesinde, takibe konu toplam borç miktarından davalı tarafça icra dosyasına 16.06.2009 tarihinde yatırılan 19.843,38 TL'nin mahsubundan sonraki geriye kalan ve itiraza uğrayan 105.140,08 TL borç yönünden itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesini istemiştir....
DAVA : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 27/12/2021 KARAR TARİHİ : 11/05/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/05/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde;Müvekkilinin davalı şirkete 28.12.2020 tarihinde ... hesabından borç olarak 36.000 TL davalı şirketin Yapı ve kredi bankası hesabına göndermiş olduğunu, 24.09.2021 tarihinde 14. İcra dairesi 2021/......
Dosyaya getirtilen icra takip dosyasında 40.042,48 TL sağlık yardımı için icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı ile takibin durduğu ve 40.042,48 TL sağlık yardımı için başlatılan icra takibine itirazın iptali için dava açıldığı, dosya kapsamında bulunan borç tablosunda sağlık yardım miktarının 4.781,80 TL olduğu, başlatılan icra takibine konu alacağında sağlık yardımı adı altında başlatıldığı anlaşıldığından, borç tablosu ile çelişen bu durumun tespiti için mahkemece kurumca yazışma yapılarak sağlık yardımının miktarı, takipte belirtilen miktar ile borç tablosu arasındaki çelişkinin sebebi sorularak, kurum yazı cevabından sonra yeniden dairemize gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 23.03.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesinin 26/02/2019 tarih, 2019/388 Esas, 2019/434 Karar sayılı "Somut olay da, davacı alacaklı alacak talebinde borcun sebebini belirtmemiş ancak genel hükümlere göre görülen itirazın iptali davası esnasında sebep olarak avans artığı belirtmesini yapmıştır. Davalı borçlu ise borcun sebebini bilmeden borca itiraz etmiştir. Şu durumda takipte dayanılmayan sebebe itirazın iptali davasında ileri sürülmesi davanın açıklanan niteliği ile bağdaşmamaktadır. "şeklindeki ilamında da belirtildiği üzere İtirazın iptali davası takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamını amaçlayan bir dava türü olup, takip talebinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. İİK’nun 58. maddesine göre takip talebinde borcun sebebinin gösterilmesi ve borç bir belgeye dayanıyorsa bu belgenin takip talebine eklenmesi gerekir. İcra takibinde dayanak gösterilen borç ve belgeden başka belgeye dayanılamaz....
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile dava konusu taşınmazı babası... sattığını, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, borç kaynağı çek tarihinden önce satışın yapıldığını ve gerçek olduğunu haksız açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece, tasarrufun iptali davalarında iptali istenilen tasarrufun borcun doğumundan sonra olması gerektiği, takip dayanağı çekin 15.11.2001 tarihli olduğu tasarrufun ise bundan önce 12.08.2011 tarihinde yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İlamsız icra takibine itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın iptali davası açılmış ise böyle bir dava açıldıktan sonra, aynı borç ile ilgili menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı kabul edilmektedir. Ancak takibe itiraz edilmiş olmasına rağmen alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılmamış olan hallerde borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü doğru görülemez. Zira alacaklının elinde her an tehdit unsuru taşıyan bir senet ya da borç belgesinin mevcudiyeti karşısında borçlunun bu tehdit unsurundan kurtulmak ve maddi hukuk açısından borçsuzluğunun tesbitine dair kesin hüküm elde edebilmek amacıyla dava açmakta hukuki yararı mevcuttur....
Mahkemece , iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, ihtarnamelerde belirtilen alacağın kaynağı teşkil eden genel kurul kararlarının iptali isteminin reddine ilişkin mahkeme kararlarının kesinleştiği, davacının ihtarnamelerde talep edilen miktar kadar kooperatife borçlu bulunduğu, yönetim kurulu ihraç kararının yasaya ve anasözleşmeye uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1)Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Kooperatif anasözleşmesinin 14/2. maddesine göre, parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktiren ortaklara ihtarname gönderilmesi gerektiği öngörülmüş olup, davalı kooperatif tarafından keşide edilen 11.08.2006 tarihli birinci ihtarnamede, hangi tarih itibariyle borç bildirimi yapıldığı açıklanmamış olduğundan, ihtarname tarihi itibariyle borç bildirimi yapıldığının kabülü gerekir....