Bankacı bilirkişinin 21/10/2021 tarihli raporunda özetle: Riski teşkil eden borç; 1544 - 7813686 No.lu Taksitli Kredi, 5400 3719 2133 0015 Nolu Kredi Kartı, 1544/6692704 No.lu Kredili Mevduat Hesabı (Tek Hesap), Banka Çek Sorumluluk Tutarı, Kredilerinden oluşan Nakdi Krediler ve Tazmin edilmemiş çeklerle ilgili Banka Sorumluluk tutarlarından, oluşan ve mer'i risk teşkil eden Gayrinakdi Krediden, kaynaklanmakta olduğu, 1544-7813686 taksitli ihtiyaç kredisi yönünden 20.928,99TL, çek tazmin borcu 4.127,46TL, 5378**8011 nolu kredi kartından 25.442,61TL, 1544-6692704 nolu tek hesaptan 514,27TL, toplam nakit borç 51.013,33TL, gayrinakit borç depo talebi 26.390,00TL olmak üzere toplam borç 77.403,33TL olduğu, davalı asıl borçlu ... hakkındaki takibin, asıl alacak 48.251,52TL, işlemiş faiz 2.684,65TL, BSMV 77,16TL, nakit borç 51.013,33TL, gayrinakit (depo) 26,390,00TL olmak üzere toplam 77.403,33TL borç borç tutarı üzerinden devamı, toplam borç tutarının 51.013,33 TL olan nakit kısmının icra...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali ve tahliye Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali ve tahliye davasına dair karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. HMK 297/2 (HMUK.nun 388/5) maddesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan, 1.5.2010 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesini davalı ... kiracı, davalı ... ise kefil sıfatıyla imzalamıştır....
Davalı ise sözleşme içeriğinin başka borçlara ilişkin olduğunu, sözleşmede üstlenilen borç miktarının belli olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, sözleşmede borcun esaslı unsuru olan borç miktarının gösterilmediği, davacının davranışının dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki 05.08.2009 tarihli adi yazılı belge ile davacının dava dışı şirketle yaptığı komisyon sözleşmesinden dolayı bir borç çıktığı taktirde davalı tarafından ödemenin üstlenildiği açık olup, davacının talebinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak burada tartışılması gereken husus davacının icra marifeti ile dava dışı şirkete ödediği meblağın tamamını davalıdan isteyip isteyemeyeceği noktasındadır. Dava dışı şirket tarafından davacı aleyhine komisyon ücreti ve cezai şartın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davası sonucunda Kadıköy 4....
Anılan maddede “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme,muaccel borç için yapılmış olur. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu durumda davalı tarafından yapılan ödemelerin tamamının dava konusu 16.08.2007 tarihli takipten önce yapılmış olması karşısında, davalının açıklamasız olarak yaptığı bu ödemelerin hangi borca yönelik yapıldığı yukarıda açıklanan TBK'nun 102. maddesine göre değerlendirildiğinde bu ödemelerin ilk muaccel faturadan itibaren mevcut borcu söndürmeye başlayacağı açıktır....
Dava ödeme emrine itiraz süresinde asıl borcun ödenmesi nedeniyle icra takip masrafları ve faturalara yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup asıl borç dava konusu edilmediği halde hüküm fıkrasının 1. bendinde ödenerek kabul edilen asıl borç yönünden karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş olması isabetsizdir. Diğer yandan takip öncesi temerrüt oluşmadığı için işlemiş faiz talebinin reddi yerinde ise de takip giderleri ve takip vekalet ücreti yönünden takibin devamına imkan sağlayacak şekilde karar verilmesi gerekirken bu konuda da karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm oluşturulması da usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 03/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir. Somut olayda borcun kaynağı olan 2 adet senedin tanzim tarihi 20.05.2008 olup iptali istenilen tasarrufa konu taşınmaz ise 21.08.2008 tarihinde borçlu Necdet tarafından diğer davalı ...’e satılmıştır. Tasarruf tarihi olarak Tapu Sicil Müdürlüğünde yapılan satış işleminin tarihi esas alındığında borç tasarruf tarihinden önce doğmuş olmaktadır. Ancak mahkemenin tasarruf tarihi olarak kabul ettiği boşanma kararı 26.03.2008 tarihi olup bu durumda ise borç tasarruf tarihinden sonra doğmuş olmaktadır. Borç kaynağı kambiyo senedi olduğu hallerde senedin düzenlenmesini gerektiren hukuki veya ticari ilişkinin başladığı tarihin araştırılması ve sözü edilen bu ilişki daha önceki tarih ise borcun doğum tarihi olarak kabul edilmesi gerekir....
Hukuk Genel Kurulunun 4.4.2007 gün ve 2007/13-153 E.,2007/183 sayılı kararında da benimsendiği gibi "Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir." Buna göre zamanaşımına uğramış bir bono, kambiyo senedi vasfını yitireceğinden, eldeki uyuşmazlığın da kambiyo senedinden kaynaklandığı kabul edilemeyecektir. Bu durumda uyuşmazlık temeldeki borç ilişkisine dayalı itirazın iptali istemine ilşkin olup, tarafların tacir olmamasına ve davanın da mutlak ticari nitelikte bulunmamasına göre uyuşmazlığın, genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ DAVA :Davacı, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı, işçi işveren ilişkisine dayalı olarak davalıya geri almak üzere 2.000,00 TL borç verdiğini, ödenmemesi nedeni ile icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı çekin ödeme aracı olduğunu, borç almadığını, işçilik alacaklarına karşılık çekin verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Belirtilen açıklamalar ışığında dava dosyasına dönüldüğünde, davanın kurum işleminin iptali, kesintilerin durdurulması ve menfi tespit olması karşısında, her ne kadar davalı Kurum tarafından 27.01.2009 - 27.01.2014 tarihleri arası yersiz ödenen 26363,94 TL borç tutarının tahsil edilmekte olduğu belirtilmiş ise de, mahkemece konusuz kaldığı belirtilen 01/11/2005 - 27/01/2009 arası döneme ilişkin borç tahakkukunun ayrıca ve açıkça iptal edildiği belirtilmemiştir. Zira, işbu dava ile iptali istenen işlemde, davacıya 01.11.2005 tarihinden itibaren yapılan ödemelerin tahsil edileceği belirtilmiştir. Mahkemece, söz konusu dönem yönünden ayrıntılı açıklama istenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davacı müvekkilinin, kooperatif tarafından parasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle 14.11.2006 tarihinde ihraç edildiğini, ihtarlardaki borcun dayanağı genel kurul kararlarının iptali için dava açtıklarını, ihtar içeriğinde borç kalemlerinin gösterilmediğini, başka üyeler hakkında işlem yapılmayarak eşitlik ilkesine aykırı davranıldığını ileri sürerek, ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....