Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

- K A R A R - Davacı vekili, davalı yanca müvekkili aleyhine 1.400.000.000.TL bedelli bir adet bonoya dayalı olarak takip yapılmış ve usulsüz tebligat sonucu kesinleşmiş ise de, bonodaki keşideci imzasının müvekkili şirketi temsile yetkili kişiye ait bulunmadığını belirterek, bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitine ve %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davacı iddialarının doğru olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, davacının bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine davalının kötüniyetli şekilde takip yaptığı takdir edilmediğinden davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

    Mahkemece, sahtecilik def'inin senedin hükümsüzlüğüne yönelik, mutlak def'ilerden olduğu, herkese karşı ileri sürülebileceği, bilirkişiden alınan ve benimsenen 04.12.2006 tarihli raporda icra takibine konu bono altındaki imzanın davacıya ait olmadığının bildirilmesine göre, icra takibine konu bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmadığından tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 01.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      - K A R A R - Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine başlattığı icra takibinin dayanağı olan bonoyu müvekkilinin kefil sıfatıyla imzaladığını, ancak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesi uyarınca müvekkilinin kefil olabilmesi için eşinin yazılı rızasının olmasının şart olduğunu ve müvekkilinin takip konusu bonoyu eşinin rızası bulunmadan imzalamış olması nedeniyle kefaletin geçerli olmadığını belirterek, müvekkilinin sözkonusu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının kambiyo senedi niteliğinde bulunan bonoyu imzalamış olması nedeniyle adi kefalet hükümlerinin uygulanamayacağını, davacının aval veren durumunda bulunduğundan müvekkiline karşı dava dışı bono borçlusu ile birlikte müteselsilen borçlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        /İstanbul adresine ulaştırılmak üzere teslim ettiğini, ancak kargo şirketi gönderinin akıbetinin belirsizlik kazandığı ve yapılan aramalarda da bulunamadığı ve kayıp statüsüne alındığını 30.09.2021 tarihinde müvekkil şirkete bildirdiğini, kaybolan bu kıymetli evrakta müvekkil şirketin cirosu da bulunduğundan ve kıymetli evrakın vadesi geldiğinden kıymetli evrakın karşılığının tahsil edilme imkanı bulunduğunu, bu nedenlerle davalarının kabulü ile, öncelikle müvekkiline ait ve ekte fotokopisini sundukları kıymetli evrakın ödenmesini, 3. kişiler tarafından kullanılmasını önlemek için ivedilikle ödeme yasağı konulmasına ve dava sonunda söz konusu kıymetli evrakın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun TTK 757/1 maddesi gereği zayii olduğu iddiası ile bono iptali talebine ilişkindir....

          Davalı vekili, bono nedeniyle müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, davacı iddialarının doğru bulunmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuş ve %20 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece, bono nedeniyle alacaklı olduğuna dair ispat yükünün davalıda olduğu, taraf beyanları tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalının alacaklı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde imzanın davacıya ait olmadığı ve hile ile alınmış olabileceği ileri sürülmüş, cevaba cevap dilekçesinde ise açıkca hile iddiasına da dayanılmıştır. Menfi tespit davalarında birbiriyle çelişmeyen birden çok sebebe dayanılabilir....

            Dava, TTK'nun bono iptaline ilişkin olup, yasal dayanağı 6102 sayılı 778/1-a,ı maddesi delaletiyle 6102 sayılı 757 ve devamı maddeleri gereğince açılmış kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptaline yönelik olup, Mahkememizce 6102 sayılı TTK.nun 762/1 maddesi delaletiyle 6102 sayılı TTK.nun 35/4 maddesi gereğince Türkiye genelinde sicil kayıtlarının ilanına özgü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde 1'er hafta ara ile 3 kez yapılan ilana ve 3 aylık süre dolmasına rağmen mahkememize herhangi bir ibraz veya müracaat olmamıştır. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre iptali istenen Davanın kabulü ile; Keşidecisi ...(... T.C ... ) olan, 06/07/2021 keşide tarihli, 15/10/2021 vade tarihli, 133.257,00 TL bedelli bononun 6102 sayılı TTK'nun 778/1-a-ı maddesi delaletiyle 6102 sayılı TTK'nun 757 ve devamı maddeleri gereğince zayi olması nedeniyle iptaline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              nin yetkili olmadığı halde davalıya bono düzenleyip verdiğini, müvekkili yönetim kurulunun davalıdan kalorifer yakıtı alıp bedelini ödediğini ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitine, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkilinden kalorifer yakıtı aldığını, önceki yönetim kurulu başkanı dava dışı ... ...'nin bakiye borç için 8.842.000.000.TL bedelli bono verdiğini, adı geçene duyulan güvenden dolayı faturaların kapalı olarak düzenlendiğini beyan ederek davanın reddini sauvnmuş, %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yönetim kurulunca yetkili kılınmadığı için senedi düzenleyen dava dışı ... ...'...

                E sayılı takibi ve bu takibe dayanak 19/12/2009 keşide tarihli, 01/06/2012 vade tarihli ve 15.000,00 TL bedelli bono nedeniyle; davacının 15.000,00 TL asıl alacak, 4.845,21 TL işlemiş faiz ve 45,00 komisyon olmak üzere toplam 19.890,21 TL tutarında davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı 20/01/2009 düzenleme tarihli, 20/03/2012 vade tarihli, 20.000,00 TL bedelli bono, 20/04/2009 düzenleme tarihli, 20/04/2012 vade tarihli, 59.400,00 TL bedelli bono ile 01/04/2009 düzenleme tarihli, 01/05/2012 vade tarihli,15.600,00 TL bedelli bononun teminat senedi olduğu ve bu bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığı iddialarının ispatına yarayan yazılı bir delil sunamamıştır. Davacının yemin deliline dayanması ve davalıya yemin teklif etmesi nedeniyle isticvabına karar verilen davalı "Davacı ... ile aramızda akdedilmiş olan ... ili ... İlçesi ... Mevkii ... ada ... parselde yer alan ... Konutları ......

                  Bedelli bono verdiğini, davalı ...'in bono ile takip başlattığını, ...'in evine haciz konulduğunu, davalıların aynı işyerinde çalıştığını ve arkadaş olduğunu bono ve takibin muvazaalı olduğunu, Borçlar Yasası'nın 18. maddesi gereğince iptalini istemiştir. İcra ve İflas Yasası'nın 283/1. maddesi gereğince "Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir." Eldeki davada davacının amacı, bono ve takibin iptali olmayıp alacağına kavuşmak olduğundan, davacının alacağını almasına olanak sağlayacak biçimde karar verilmesi; bu bağlamda, İcra ve İflas Yasası'nın 283/1. maddesinde yer alan kaydın iptaline gerek olmadan davacının alacağını isteyebileceğine ilişkin düzenlemeye benzer biçimde hüküm kurulması gerekir....

                    Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/03/2016 tarih ve 2015/421-2016/269 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24.10.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, tarafların ... San. Tic....

                      UYAP Entegrasyonu