Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan asil ve avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava, davalıya rakam hanesinde 30.000.00 TL yazılı olarak verilen bononun yazı ile yazılan miktar hanesine doksanbin TL yazılarak faizi ile birlikte icra takibine konu edildiğinden bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti, takibin durdurulması istemine ilişkindir. Davacı vekili, bononun 30.000.00 TL için verildiğini ve bono bedelinin ödenmek istenmesine rağmen davalının ödemeyi kabul etmemesi nedeni ile tevdi mahalli tayin ettirilerek bono bedelinin tevdi mahallinde yatırıldığını bedel hanesinin yazı ile “doksanbin TL” yazılarak takibe konulduğunu iddia etmiştir....

    Davalı ..., davacı aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesi' nde tazminat davası açtığını ve bu davanın derdest olduğunu, davacının bu dava dosyasındaki dilekçelerinin senet olarak doldurulduğu iddiasının borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, takip konusu yapılan bononun gerçek bir bono olduğunu, lehtar olan diğer davalının savcılık dosyasında bonoyu müvekkiline ciro ettiğini açıkça beyan ettiğini, temel borç ilişkisinin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında vefat ettiği ve mirasçılarının davaya dahil edildiği anlaşılmıştır....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında nakliye işi nedeniyle ticari ilişki bulunduğu, davalı tarafından verilen hizmete karşılık olarak davaya ve takibe konu edilen faturanın düzenlendiği, alınan bilirkişi raporu ile takibe dayanak yapılan faturanın davacının ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı ve bono ile ödendiği yönünde bir kaydın bulunmadığının tespit edildiği, bu hali ile takibe konu alacağın mevcut ve davacıdan talep edilebilir nitelikte olduğu, davacı tarafından takibe dayanak fatura bedelinin ya da fatura bedelinin ödenmesi amacıyla verildiği öne sürülen bono bedelinin ödendiği ve takibe dayanak fatura nedeniyle davalıya borcunun bulunmadığı hususunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

        İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Davacı müvekkilce, yem alışverişi sebebiyle davalı tarafa senet düzenlenmiş olduğunu, bu yemler kendisine teslim edilmediği için bonoların kendisine iadesi istendiğini ancak davalı şirket bonoları teslim etmeyip icra takibine başladığını, davalı taraf başlangıçta sehven takibe geçildiğini belirtmesine rağmen takibe devam etmiş ve gayrimenkul, araç ve maaş hacizleri ile kamu personeli olan müvekkili davacının itibarı ve onurunu zedelediğini ve mağduriyet yaşadığını, bedelin iadesi için istirdat ve manevi tazminat davasını açtığını, borçlu olmadığının tespiti istendiğini, açılan dava üzerine davalı tarafından ispat yükünün davacıda olduğu ileri sürülmüşse de taraflarınca zaten, iş bu senetlerin bedelsiz kaldığına dair davalı tarafın ticari defterlerine; müvekkilin iyi niyetinin suistimaline dair ise uzun yıllardan beri süregelen sorunsuz alışverişin, vadesinde yapılan ödemelerin belgelerine dayanıldığını, yalnız buna rağmen...

          KARAR Davacı, davalı ile yaptıkları oto alım satım sözleşmesi gereği ödenmesi kararlaştırılan miktarın 2.000,00 TL sı için 4.12.2001 vade tarihli bono tanzim edildiğini, bono bedelinin banka havalesi yoluyla davalının sigortalı çalışanı ...'e havale edildiğini, açıklama kısmına da “4.12.2001 tarihli 2.000,00 TL lık ... senedinin iadesi” yazıldığını, banka çalışanlarının dikkatsizliği sonucu senet alınmadan havale bedeli ödendiği için davalının bu durumu fırsat bilerek hakkında icra takibi başlattığını ileri sürerek, icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

            Av. ... 3-....4-... aralarındaki araç iadesi-bono iptali davası hakkında Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08/04/2008 gün ve 2006/461-2008/89 sayılı hükmün davalılardan Müvlüt Borazan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - 492 Sayılı Harçlar Kanununda değişiklik yapan ve 06/06/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5766 sayılı Kanunun 11. maddesinin d. Bendi uyarınca Yargıtay temyiz başvurularında 60.00 YTL temyiz başvuru harcı alınması gerektiğinden ve bu harç ödenmedikçe müteakip işlem olan temyiz incelemesine başlanamayacağından HUMK.’nun 434/3. maddesi gereği işlem yapılmak üzere dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 25.09.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"... vekili avukat .... ile .... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında Küçükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.6.2008 gün ve 369-320 sayılı hükmün davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. K A R A R 1-İncelenmesine gerek görülen ve eldeki davaya konu edilen 11.800.000.000 TL meblağlı bono aslı veya tastik edilmiş suretinin bu bononun takibe konulduğu Küçükçekmece 1.İcra Müdürlüğünün 2006/9358 esas sayılı takip dosyası ile birlikte eklenerek gönderilmesi gerekir. 2-incelenmesine gerek görülen taraflarla ilgili Küçükçekmece İcra Hakimliğinin 2006/1118 esas sayılı dosyasının da eklenerek gönderilmesi gerekir. SONUÇ:Yukarıda birinci ve ikinci bentte belirlenen eksikliklerin ikmalinden sonra iadesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 23.6.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, takibe konu 30/12/2008 vade tarihli bono zamanaşımına uğradığından yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu ve bu bonoya dayalı alacağın varlığı ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça ispat edilemediği, diğer taraftan takip dayanağı olan 30/01/2009 vadeli bonoda düzenleme tarihi bulunmadığından adi senet hükmünde olduğu ve bu senet nedeniyle borçlu olmadığını davalının ispat etmesi gerektiği halde davalı tarafça yasal delillerle borçlu olunmadığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının ... İcra Müdürlüğünün 2012/2001 sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 30/01/2009 vade tarihli bono bedeli açısından devamına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  ın davacı şirkette icra takibine dayanak kılınan bono bedeline konu kıdem tazminatını hak edecek süreyle çalıştığını, kendisinin bu bonoyu davalı ...’a vererek davacı şirketi zaten ödemekle yükümlü olduğu kıdem tazminatı borcundan kurtardığını, bonoyu verirken bono fotokopisine diğer davalının kıdem tazminatı karşılığı olmak üzere bu bonoyu aldığına dair beyanını ve imzasını aldığını, davacı şirketin ödemekle yükümlü olduğu kıdem tazminatından bono bedelini ödeyerek kurtulması gerekirken bu davayı açarak haksız ve sebepsiz kazanç sağlamaya çalıştığını, bono senedinde kendisinin kefil gösterilmediğini, bononun ön yüzündeki ad ve soyadının sonradan doldurularak borçlu haline getirildiğini, davacı tarafın takibe konu bono sebebiyle diğer davalı ...'...

                    Şu durumda, açıklanan nedenle maddi tazminat isteminin tümden reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2-Davalının manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden davalının kötü niyetli veya ağır kusurlu olması ve zarar koşullarının oluşması gerekir. Somut olayda; davacı şirket aleyhine alınan ihtiyati haciz kararının, ... 9....

                      UYAP Entegrasyonu