Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

taraf olacağını, bu nedenle eşlerden her ikisi tarafından verilmeyen tahliye taahhüdüne dayanılarak tahliye istenilemeyeceğini, TBK'nın 349/1. maddesi uyarınca eşin açık rızası olmadan kira sözleşmesinin feshedilemeyeceğini, şerhin kurucu değil açıklayıcı olduğunu, tahliye emrinin her iki hakkında düzenlenmesi gerektiğini, eşlerin zorunlu takip arkadaşı olduklarını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan , aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dâhi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık” olması gerekir. Somut olayda, davalı dava konusu aile konutunu, diğer davalıya satmıştır. Bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/734 Esas KARAR NO : 2023/296 Karar DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) DAVA TARİHİ : 11/08/2022 KARAR TARİHİ : 28/03/2023 GER. KARAR TARİHİ : 14/04/2023 Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bono alacaklısı müvekkili .... A.Ş. ile bono borçlusu ........

      Maddesi gereğince kefilin ve avalin sorumluluğunun sona erdiğini, daha sonra davalı banka, borçlu şirkete kefilin/ avalin sorumluluğunu, rızasını ve muvafakatını almadan tekrar başka krediler kullandırıldığını, davalı alacaklı iddiasında bulunduğu borç için .... İcra Müdürlüğünün 2020/... Esas sayılı icra dosyasından 18/09/2020 tarihli asıl borçlu ... A.Ş ve ... hakkında 10/01/2020 düzenlenme tarihli 12/08/2020 vadeli emre 5.000.000 TL bedelli muharrer senede dayalı 3.554.532,47 TL miktarlı icra takibi başlatıldığını, .... İcra Müdürlüğünün 2021/... Esas sayılı dosyasındaki senette gözüken ödeme tarihi 12/08/2020 ile .... İcra Müdürlüğünün 2020/......

        Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 701. maddesi uyarınca muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imzanın aval şerhi sayılacağı, takibe dayanak bonolar üzerinde üç ayrı imza bulunmakla birlikte senet ön yüzündeki borçlu ...’in imzasının şirket kaşesi üzerinde olmayıp, açıkta imza olduğunu, dolayısıyla borçlu ...’in imzasının aval niteliği taşıdığını, avalin geçerliliği için imzanın yeterli olduğunu, ayrıca ad soyadın yazılmasının gerekli olmadığını, borçlunun itiraz dilekçesinde imzanın kendisine ait olduğunu açıkça ifade ettiğini, takip konusu bonolarda kooperatif kaşesi üzerinde yalnızca bir imza bulunduğunu, diğer iki imzanın ise kaşe dışına atıldığını, bonolarda bulunan üç adet imzanın yalnız biri kooperatif (kaşesi) üzerinde Muammer Türkmen ve ...'...

          Davada uyuşmazlık; 24/06/2013 tarihli kredi sözleşmesindeki davacının kefaletinin geçerli olup olmadığı, kredi borcunun teminatı için verilen ipotekteki rızasının kredi sözleşmesinin kefaletinde de rızası olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, davacının menfi tespit talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır. TBK'nın 584. maddesi eşin rızası başlıklı olup, "1.fıkrası; Eşlerden biri mahkemece verilmiş ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. 2.fıkrası; Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez." hükmünü haizdir....

            Şti.’ne kullandırılan kredi sözleşmesi nedeniyle davacıdan alınan senette tahrifat yapıldığı, tahrifat olmasa bile rızası olmadan alınan kefaletin geçerli olmadığı gibi teminat niteliğindeki senedin de icra takibine konu edilemeyeceği gerekçesi ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, aldırılan ATK raporuna göre senette tahrifat bulunmadığı, dava konusu senedin teminat senedi olduğuna dair senet üzerinde bir ibare bulunmadığı gibi bu yönde bir sözleşmenin de olmadığı, öte yandan davacının kredi sözleşmesi ve senedi imzalarken dava dışı ... izin alınması gerektiğini, böyle bir izin olmadığından kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürdüğü, ancak bono üzerindeki davacı imzasının kefalet olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre bono üzerine kefil ibaresi konulsa dahi bunun avâl olarak nitelendirilmesi gerektiği, avâl verenin bononun diğer borçluları ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu, hakkında özel hükümler bulunan kambiyo...

              Somut uyuşmazlıkta, davalı taraf kredi sözleşmesindeki rızası kısmındaki imzanın eşine ait olmadığını ileri sürmüştür. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalının kefaleti Türk Borçlar Kanunu'nun 584/3. Maddesinde düzenlenen istisnalar arasında yer almamaktadır. Bu bakımdan dava konusu kefalette rızası geçerlilik şartıdır. Mahkememizce davaya konu sözleşme aslı ile davacının eşi Hatice Kızıltuğ'un imzalı belge asılları ilgili kurumlardan dosyaya celp edilmiş, adı geçenin imza örnekleri alınarak karşılaştırmalı imza incelemesi yaptırılmıştır. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın 2019/67981 Sayılı, 11/10/2019 tarihli raporunda, tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere Hatice Kızıltuğ'un eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği şeklinde kanaat bildirilmiştir....

              in davacının rızası dışında açığa atılmış imzayı kötüye kullanmak suretiyle bono düzenlediği ve davalı... ile işbirliği yaparak birlikte, iştirak halinde bonoyu icra takibine koydukları, davalıların anılı Asliye Ceza Mahkemesi dosyasından mahkum olup, kararın kesinleştiği, bu suretle senedin davacının rızası hilafına düzenlendiğinin sabit olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, icra takibine konu senetten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline, İİK'nun 72. maddesi gereğince senet tutarı olan 450.000,00 TL'nin %40'ı oranında tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiştir....

                Bu durumda; Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi uyarınca malik olan tarafından diğer eşin açık rızası alınmadan aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması durumunda yapılan bu işlemin “geçerli” kabul edilemeyeceği emredici hüküm gereğidir. Diğer eşin geçerli olmayan işlemin iptali için dava açabileceği kuşkusuzdur. Aile konutunun maliki olan tarafından, aile konutunun “tek başına” ipotek edilmesi, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, diğer eşin aile konutu üzerinde var olan hakkının sınırlandırılması sonucunu doğurur. Bu durumda malik olmayan eşin de “açık rızası” alınmalıdır. Bu açıklamalar, davaya konu taşınmazın aile konutu olduğunun sabit olması hali içindir. Taşınmazın aile konutu olduğunu ispat yükü ise TMK'nın 6. ve HMK'nın 190. maddeleri gereğince, bu yönde iddia sahibi olan davacıdır....

                UYAP Entegrasyonu