Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak,eşin aile konutuyla ilgili tasarruf işlemi,açık rızası alınmayan bakımından “yolsuz tescil” niteliğinde olacağından;daha sonra eşle işleme girişen kimseden ayni hak iktisap eden kimse olursa,bu kişi TMK.1023.maddesindeki iyiniyet karinesinden yararlanabilecektir....

    KARŞI OY YAZISI Malik olmayan , açık rızası olmadan yapılan işleme icazet vermeyerek dava açmış bulunduğuna göre askıda hükümsüzlük “kesin hükümsüzlüğe” dönüşmüştür. Askıda kalan bir şey yoktur. Farklı düşünüyorum. Üye ... KARŞI OY YAZISI Aile konutu üzerinde tasarruf işleminde bulunan ,diğer eşin açık rızasını almak zorundadır (TMK md.194/1). Açık rıza yazılı veya sözlü olarak verilebilir. Örtülü yeterli kabul edilemez. Açık varlığını ispat yükü; tasarruf işleminini yapanların üzerindedir. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesindeki kısıtlama; evlilik birliği ve çocukların runmasını amaçlayan, bir kamusal menfaatin gereği olarak; “kanundan doğan bir kısıtlama”dır. Taşınmazın işlem tarihinde aile konutu olması koşuluyla, aile konutu olma durumu tapu kaydına şerh konulmuş veya konulmamış olsun; kanundan doğan bu kısıtlama mevcut sayılır....

      Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyulmasına karar verilen bozma ilamında da anlaşılacağı üzerine, davacı, aile konutu olduğunu iddia edilen taşınmazın bilgisi ve rızası olmaksızın davalı İsmail tarafından, diğer davalı ...’ye satıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile yeniden davalı adına tescilini ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil ile aile konutu şerhi konulması davasıdır. Aile konutunun, hak sahibi tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken , konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla ileri sürebilir....

        İhtiyati haciz isteyen vekili istinaf dilekçesinde; ihtiyati hacze konu senetlerin vadesinde ödenmediğini, bunun üzerine takip başlattıklarını, mahkemenin borçlu ... yönünden verdiği kaldırma kararının hatalı olduğunu, senet üzerinde yer alan kayıtların aval olarak kabul edilmesi hususunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, senedin ön yüzüne atılan imzaların aval hükmünde olup, yerleşik Yargıtay içtihatları aksine karar verildiğini, TTK'nın 701/3 maddesi gereğince poliçenin ön yüzüne atılan her imzanın aval şerhi niteliğinde bulunduğunu, aval için kefaletten farklı hükümlerin söz konusu olduğunu, rızası gerekmediğini, bu durumun Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 2017/4 E 2018/5 K sayılı İBK'sında vurgulandığını, mahkemenin tarafların talepleriyle bağlı olmakla birlikte itiraz eden tarafların kambiyo senetlerindeki kefalete ilişkin bir itirazları bulunmadığını, HMK'nın 26....

          Kefalet sözleşmesi tarihinin kefil yönünden 19/10/2015 olduğu, bu tarih itibariyle 6098 sayılı TBK'nun yürürlükte olduğu ve davalı murisin imza tarihi itibariyle evli olduğu , olayda TBK 584/2,3 maddelerinden birinin bulunmadığı, kefalet sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle TBK 584/1 maddesi uyarınca usulüne uygun olarak alınmış bir rızası da olmadığı bu haliyle davalı muris müteselsil kefil yönünden rızası bulunmaması nedeniyle kefalet sözleşmesindeki diğer bir şartın eksik olduğu anlaşılmakla; açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            Mahallesi 166 ada 3 parsel’de kayıtlı taşınmazın aile konutu olduğunu, eşinin bu taşınmazı rızasını almadan diğer davalıya 20/04/2007 tarihinde devrettiğini, yapılan devir işleminin rızası alınmadığı için geçersiz olduğunu, evlilik birliğinin devam ettiğini ileri sürerek taşınmazın davalı ...’e devrine ilişkin tapu kaydının iptaline, davalı adına tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu ve davacı kadının açık rızası alınmadan yapılan satış işleminin Türk Medeni Kanunu’nun 194. Maddesine göre geçersiz olduğu kabul edilerek, taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline karar verilmiştir....

              Buna göre, eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunu devredemez. Aile konutunun devredilmesi ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “açık” olması gerekir (GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk Medeni Kanununun Getirdiği Yeni Şerhler; Vedat Kitapçılık, İstanbul 2007, Birinci Basıdan İkinci Tıpkı Bası, 41-42 sh.). Somut olayda, davalı dava konusu aile konutunu diğer davalı ...'a devretmiş, bu işlem sırasında davalı tarafından davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Davalı tanığı ... de, davalı ...'...

                Buna göre, eşlerden biri diğer eşin "Açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan , aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun başkası adına devir edilerek, tescil edilmesi gibi "... başına" bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma "Ancak diğer eşin açık rızası alınarak" yapılabilir. Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "Açık" olması gerekir. Aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi olan tarafından üçüncü kişiye devri, davacının açık rızasını gerektirmektedir (TMK m. 194/1) (HGK'nun 24,05.2017 tarih 2017/2-1604 esas, 2017/967 karar sayılı kararı)....

                  DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı olarak açılmış, ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istemine ilişkin olup, mahkemece davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğu gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 12. maddesi gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu belirtilerek re'sen yetkisizlik kararı verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmüne göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu üzerinde hakkını sınırlayamaz ise de; bu kurala aykırı davranış durumunda malik olmayan aile konutu üzerindeki haklarını sınırlandırılmasına sebep olan işlemin iptali için dava açabilir....

                    . - K A R A R - Davacı vekili, davalı tarafından davacı ve dava dışı şirket aleyhine kambiyo takibi başlatıldığını, takibe dayanak bonoların tahrifat yapılarak bono vasfının kazandırılmaya çalışıldığını, tanzim yerinin olmadığını, bono vasfının bulunmadığını, bu evrakların teminat olarak verildiğini, aval verilmesinin mümkün olmadığını, rızasının da alınmadığını iddia ederek icra takibinden dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir . Davalı vekili, takip dayanağı evrakın bono olduğunu, ispat yükünün aval veren davacıda olduğunu, davacının şirket sahibi olduğunu, rızasının aranmayacağını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatı istemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu