Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde diğer davalıların müteselsil kefil olarak imzalarının bulunduğunu ve müteselsil kefillerin usulüne uygun olarak rızalarının alındığını, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda şirket ortağı kefiller yönünden rızasının aranmayacağı yönünde görüş bildirildiğini, mahkemece bankadan rızasının alındığına dair belgelerin istenmemesine rağmen rızası alınmadığı gerekçesiyle davalı kefiller yönünden davanın reddine karar verildiğini, sözlü yargılamanın yapıldığı son celsede taraflarına genel kredi sözleşmesinde rızasının alınıp alınmadığı sorusunun yöneltildiğini, taraflarınca davalıların kefaletin geçerliliği hususunda bir savunma olmadığından kefillerin şirket ortağı olması nedeniyle rızası aranmayacağı şeklinde beyanda bulunulduğunu, buna karşılık zapta rızasının alınmadığı şeklinde beyanda bulunulduğunu, duruşma sırasında...

Karşı tarafın dilekçesinde yer vermiş olduğu ilk yargıtay kararı müvekkil banka ile davacı arasındaki duruma uygulanması mümkün olmayan tamamen kefalet sözleşmesi ve kefalet nedeniyle rızası alınmayan bu nedenle kefalet sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin bir karar olduğudur. Taşınmaz da aile konutu ya da konut niteliğinde olmadığından rızası aranması mümkün değildir. Davacı tarafça harç yatırılması gerekmekte olduğundan, ipotek bedeli 1.500.000,00- TL. olup bu bedel üzerinden karşı tarafa nispi harç ödenmesini, neticeten tedbir talebinin reddi ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece Mahkemesi tarafından 08/12/2020 tarihli ara kararı ile; Davacı tarafın icra takibiyle birlikte satış işleminin durdurulmasına dair tedbir isteminin reddine karar verildiği görülmüştür....

"İçtihat Metni"########## MAHKEMESİ :##########İcra Hukuk Mahkemesi ########## ########## ########## ########## Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi...tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda takip konusu senedin keşideci şirket yetkilisi olarak şirket adına imzalanması nedeniyle şahsi sorumluluğu bulunmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, keşidecinin sorumluluğu için tek imza yeterli olup bundan başka atılan her imzanın aval sayıldığı ve ikinci imzanın kaşe üzerinde olmasının da avalin sorumluluğunu etkilemediği gerekçesiyle istemin reddine...

    Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan , aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak da verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık” olması gerekir. Somut olayda, davalı dava konusu taşınmaz üzerinde diğer davalı lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır....

      Uyuşmazlık temel ilişkide asıl borçlunun davalıya sorumluluğunun kalıp kalmadığı, senette kefil olarak yer alan davacının, senedin kambiyo vasfında olmaması sebebiyle genel hükümler çerçevesinde kefil olarak temel ilişkideki borçtan sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Takip konusu bonoda vade tarihi olmadığından görüldüğünde ödenecek bir bono olup, ödenmek üzere düzenleme tarihinden itibaren 1 yıl içinde ibraz edilmesi şarttır. 1 yıl geçtikten sonra 3 yıllık zamanaşımı süresi başlamakta ve bu süre geçtikten sonra bono, kambiyo vasfını yitirmektedir. Somut olayda bononun düzenleme tarihi 2010 olup, belirtilen süreler çoktan dolmuş olduğundan bono kambiyo vasfını yitirmiş ve adi senet haline gelmiştir. Ki bu yüzden alacaklı tarafından ilamsız takibe konu edilmiştir....

        Şti. , lehtarının... olduğu, 01.09.2019 keşide ve 31.05.2020 vade tarihli, 80.000,00 TL bedelli 3 adet bononun müvekkili banka uhdesinde ve zilyetliğinde iken kaybedildiğini ve tüm aramalara rağmen bulunamadığını, müvekkili bankanın rızası hilafına elinden çıktığını ve halen kimin elinde ve nerede olduğu bilinmediğini, ilgili bonoların kötü niyetli kişilerin eline geçmesi durumunda müvekkili Bankanın zarara uğrayacağını, bu sebeple öncelikle mezkûr bono ile ilgili “ödeme yasağı kararı” verilerek kararın keşideciye tebliğini ve “bononun iptalini” talep ve dava etmiştir. DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; zayi nedeniyle bono iptali istemine ilişkindir. Davacı vekilinin dava konusu 3 adet bono ile ilgili tüm delil ve belgelerini dosyaya ibraz ettiği, zayi olduğu beyan edilen bonoya ait ilanların yapıldığı ve ilana ait gazete nüshalarının dosyaya ibraz edildiği görülmüştür....

          Toplanan deliller çerçevesinde; iptali istenen bono davacının rızası hilafına elinden çıkarak zayi olduğu, Türk Ticaret Kanununun 761. ve 762. maddeleri gözetilerek 3 ay önelli 3 ilan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yaptırıldığı, usulüne uygun olarak yapılan yasal ilanlara süresinde itiraz edilmediği, bononun da bulunamadığı anlaşılmış olmakla talep gibi karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden; 1-DAVANIN KABULÜ ile, Borçlusu ..., alacaklısı ......

            Toplanan deliller çerçevesinde; iptali istenen bono davacının rızası hilafına elinden çıkarak zayi olduğu, Türk Ticaret Kanununun 761. ve 762. maddeleri gözetilerek 3 ay önelli 3 ilan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yaptırıldığı, usulüne uygun olarak yapılan yasal ilanlara süresinde itiraz edilmediği, bononun da bulunamadığı anlaşılmış olmakla talep gibi karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden; 1-DAVANIN KABULÜ ile, Borçlusu ..., alacaklısı ......

              ın da imzasının bulunduğunu, mahkemeye sunulan vekaletnamede dahi davacının imzasının yer aldığını, davacı ..., müvekkili ... A.Ş.'...

                KARŞI OY YAZISI Malik olmayan , açık rızası olmadan yapılan işleme icazet vermeyerek dava açmış bulunduğuna göre askıda hükümsüzlük “kesin hükümsüzlüğe” dönüşmüştür. Askıda kalan bir şey yoktur. Farklı düşünüyorum. KARŞI OY YAZISI Aile konutu üzerinde tasarruf işleminde bulunan ,diğer eşin açık rızasını almak zorundadır (TMK md.194/1). Açık rıza yazılı veya sözlü olarak verilebilir. Örtülü rıza yeterli kabul edilemez. Açık rızanın varlığını ispat yükü; tasarruf işleminini yapanların üzerindedir. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesindeki kısıtlama; evlilik birliği ve çocukların korunmasını amaçlayan, bir kamusal menfaatin gereği olarak; “kanundan doğan bir kısıtlama”dır. Taşınmazın işlem tarihinde aile konutu olması koşuluyla, aile konutu olma durumu tapu kaydına şerh konulmuş veya konulmamış olsun; kanundan doğan bu kısıtlama mevcut sayılır....

                  UYAP Entegrasyonu