Davalı-davacı (kadın)'ın çalışmadığı, düzenli ve sürekli bir gelirinin bulunmadığı ve boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Davalı-davacı (kadın)'ın yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerekirken, Türk Medeni Kanununun 175. maddenin yanlış yorumu ile isteğin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 3-Boşanma davalarında vekalet ücreti davanın kabul veya reddedilmesi durumuna göre takdir edilir. Tarafların kusur durumu, boşanmanın fer'i (eki) niteliğindeki yoksulluk ve iştirak nafakaları ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen veya tamamen kabul ya da reddi halinde; bunlar için ayrıca vekalet ücretine hükmedilemez. Açıklanan nedenlerle, davalı-davacı (kadın)'ın reddedilen nafaka ve tazminat talepleri gerekçe gösterilerek bu talepler yönünden de ayrıca davacı-davalı (koca) lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
O halde davalı-davacı kadın lehine tarafların sosyal, ekonomik durumları kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 52) dikkate alınarak uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. 3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadın daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı-davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir....
Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D., Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302). 15. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünüldüğünden, yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek olamaz. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlaki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir....
TMK'nın 174.maddesinde; mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında ilk derece mahkemesi tarafından belirlenen maddi tazminat miktarının dosya kapsamına göre az olduğu kanaatine varıldığından kadının bu yöndeki istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin maddi tazminat takdirine ilişkin 5 nolu bendinin kaldırılmasına, kadın lehine 25.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine, erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 22.12.2020 tarih, 2018/202 esas ve 2020/774 karar sayılı kararının kusura ilişkin gerekçesinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca "boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu" şeklinde DÜZELTİLMESİNE, II-Davalı-karşı davacı T3 vekilinin; kadının reddedilen maddi tazminat talebi, kadın yararına hükmedilen manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı ve erkek yararına hükmedilen manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, Antalya 9....
Yargıtay'ın yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/2-656 E., 688 K.; 26.12.2001 gün ve 2001/2-1158 E., 1185 K; 01.08.2002 gün ve 2002/2-397 E., 339 K.; 28.02.2007 gün ve 2007/3-84 E., 95 K.; 16.05.2007 gün ve 2007/2-275E., 275 K.; 11.03.2009 gün ve 2009/2-73 E, 118 K.; 13.05.2009 gün ve 2009/3-165 E., 186 K.; 04.05.2011 gün ve 2011/2-155 E., 2011/278 K. sayılı kararları). Ne var ki, asgari ücret seviyesinde gelir elde edilmesi yoksulluk nafakası bağlanmasına engel değilse de bu durumun nafaka miktarının tespitinde esas alınacağı da unutulmamalıdır. Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir....
sonucunda, her iki tarafın davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu belirlenerek kadının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, erkek lehine maddi ve manevi tazminata karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı kadının kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalara yönelik temyizi üzerine Dairemizin 16.09.2015 tarih ve 2015/2379 esas, 2015/16049 karar sayılı ilamı ile tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit oranda kusurlu bulundukları belirtilerek erkeğin maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine, kadın lehine yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına, diğer yönlerden ise hükmün onanmasına karar verilmiştir....
Ortada yoksulluk nafakasının kaldırılması koşulları varken yoksulluk nafakasına hükmetmek yasanın amacına uygun olamaz. Bu durumda davacı kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi koşulları oluşmamıştır. Bu sebeple mahkemenin davacı kadının ağır kusurlu olduğuna yönelik belirleme ve yoksulluk nafakasının reddi yönündeki gerekçesi yerinde değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonuç itibariyle doğru olan hükmün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin ve yoksulluk nafakasının reddine ilişkin gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/son)....
Aile Mahkemesi'nin 13.06.2019 tarih, 2017/1074 esas ve 2019/509 karar sayılı ilamının hüküm kısmının kadın yararına hükmolunan maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası ve çocuk için hükmolunan iştirak nafakası yönünden kaldırılmasına ve Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b,2 maddesi uyarınca bu yönden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, ''Davacı T1'ın maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile TMK'nun 174/1,2 maddeleri uyarınca 20.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı T3 alınarak davacı T1'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine.''...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki boşanma ve nafaka davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (koca) tarafından; kusur belirlemesi, davalı-davacı (kadın) yararın hükmedilen manevi tazminat, yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle ilk hükmün boşanmaya ilişkin bölümü ile tedbir ve yoksulluk nafakasına ve manevi tazminata ilişkin bölümleri kesinleşmiş olup, kesinleşen yönler hakkında yeniden hüküm tesis edilmesinin sonuca etkili bulunmamasına göre, davacı-davalı (koca)'nın yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yüklenmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00...