Sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, bu kararın 06.04.2019 tarihinde kesinleştiği, ortak çocuk Miran Asaf'ın boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 16.05.2019 tarihinde doğduğu, velayetin askıda olduğu, mahkemece çocuğun yaşı ve babanın velayet talebinin olmaması dikkate alınarak velayet hakkının davacı anneye verildiği, anlaşmalı boşanma davasında tarafların karşılıklı olarak tedbir ve yoksulluk nafakası talebi olmadığını bildirdiklerinden kadının yoksulluk nafakası talebinin reddedildiği, ancak anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan ve feri nitelikte bulunmayan yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesine rağmen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davalı erkeğin vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin yerinde olduğu, Ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m.4) dikkate alındığında hükmedilen 500,00 TL iştirak nafakası miktarının fazla olduğu...
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı, dava dilekçesinde her ne kadar maddi durumunun bozulduğunu, davalının ailesinin maddi durumunun iyi olduğunu, davalının yoksulluk nafakasına ihtiyacı bulunmadığını belirterek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, bu talep yerinde görülmediği taktirde nafaka miktarının azaltılmasına karar verilmesi talep edilmiş ise de; davacı tarafça ileri sürülen nedenlerin somut olayda yoksulluk nafakasının kaldırılması veya miktarının azaltılması nedeni olarak kabulüne olanak bulunmadığı, boşanmadan sonra davalının yoksulluk durumunun ortadan kalktığına ilişkin, dosya içerisinde herhangi bir delilin bulunmadığı, bu anlamda TMK 176/3 maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmediğinin anlaşılması karşısında davacı tarafça açılan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacının yerinde görülemeyen istinaf talebinin tüm yönlerden, ayrı, ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile...
Bendindeki yoksulluk nafakası hükmünün KALDIRILARAK, yoksulluk nafakası yönünden YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2....
Ancak, davacı kadın yönünden; daha önce 24.05.2012 tarihinde açılan yoksulluk nafakasının artırılması davası sonucunda talebin reddine karar verilmiş olması nedeniyle, boşanma ilamında hükmedilen ve 15.09.2009 kesinleşme tarihinden itibaren kabul edilen 100 TL yoksulluk nafakası miktarının artırılmadığı ve davalı kadının ekonomik durumunda olumlu değişiklik olmadığı gibi yoksulluk durumunun devam ettiği saptandığına göre, TMK.'nın 176/ 4. maddesinde belirtilen “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir” hükmü gereğince yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece; davacı kadına ödenen yoksulluk nafakası miktarı, davalının ekonomik durumu ve ödeme koşulları dikkate alınarak, davalıyı zorlamayacak ölçüde, ÜFE artış oranları gözönünde bulundurularak, TMK.'...
Aile Mahkemesinin 2020/847 Esas 2020/758 Karar sayılı ilamında yoksulluk nafakasına ilişkin bir düzenleme getirilmemiş ise de, anlaşmalı boşanmaya karar verilmesi durumunda tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettiklerinin kabulünün gerekeceği, anlaşmalı boşanma davasında yoksulluk nafakası istenilmemişse/verilmemişse kesinleşmeden sonra bu konuda bir istekte bulunulamayacağı (Yargıtay 2. HD 31/03/2015 tarih 2014/14653 Esas 2015/6108 Karar) gözetildiğinde mahkemece bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken, belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi hatalı ise de, sonuç itibariyle davanın reddi kararının doğru olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin Hatay 2....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; reddedilen tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata, aylık 200 TL tedbir ve aylık 250 TL yoksulluk nafakasına, velayeti anneye verilen ortak çocuk yararına aylık 200 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmiş, davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf talebinde bulunulması üzerine bölge adliye mahkemesi kadının dava dilekçesinde yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinden feragat ettiği gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin...
Cilt İstanbul 2002.8.294) Mersin 5.Aile Mahkemesinin 2012/815 Esas 2012/839 Karar sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına ve davalı-kaşı davacı lehine aylık 500 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk Bennu Melek Dilmaç lehine aylık 250 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir. Somut olayımızda, davalı kadın boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 500,00 YTL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davalının çalışmaya başladığı iş, her an için sona erdirilebilecek bir iş olup, sabit ve güvenceli bir iş değildir. Geçici işlerde çalışmak yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Boşanmadan sonra da asgari ücretle işe girmiştir. Günümüz ekonomik koşullarında aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunluluk arzetmektedir. Davacı-karşı davalının boşanma kararından 1 yıl geçmeden kısa bir süre sonra, bu nafakanın kaldırılmasını istemesi objektif iyiniyet kuralları ile de bağdaşmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, tarafların Elazığ 1. Aile Mahkemesinin 2010/303 esas sayılı boşanma davasında boşanmalarına ve kendisi lehine aylık 200 TL nafakaya hükmedildiğini, almış olduğu nafakanın ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek 200 TL nafaka arttırımına gidilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, yeniden evlendiğini bir çocuğunun daha dünyaya geldiğini, davacının boşanmada kusurlu olduğunu, düzenli işinin olmadığını, boşanmadan sonra gelirinin artmadığı savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir....
DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı-karşı davalı vekili tarafından sunulan 02/04/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle: tarafların boşanmalarına, müvekkilininin aylık 3000,00 TL tutarında tedbir nafakasına, boşanmadan sonra işbu nafakanın yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamına, müvekkilinin lehine 300.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek kanuni faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinni davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/04/2014 NUMARASI : 2013/294-2014/327 Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının boşanma davasından sonra asgari ücretle çalışmaya başladığını belirterek, aylık 500 USD olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, cevap dilekçesinde; davacı ile 26.01.2012 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, anlaşmalı boşanma davasından bir yıl sonra bu davanın açılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....